Twitter ve Facebook'a karşı yeni 'sanal gettolar'

Dünyada en iyi korunan noktalardan olduğu düşünülen ABD Kongresi’nin bu kadar kolay basılması başta herkesi şaşırttı. Ancak gazetecilerin ve emniyet güçlerinin soruşturmaları ilerledikçe ortaya çıktı ki aslında polisin zafiyeti dışında hiçbir şey sürpriz değildi. New York Times ve Buzzfeed’den siber güvenlik üzerine çalışan gazeteciler, eylem hazırlığının günler değil, haftalardır sosyal medya üzerinden yapıldığını anlattılar.

Google Haberlere Abone ol

Can Ertuna*

Bazı kullanıcıların sosyal medya hesaplarını askıya alırsanız ya da kaldırırsanız ne olur?

Onlar da kendi sosyal medya platformlarını kurar.

Ve sonda söylenecek şeyi başta aktaralım: Bu yeni sosyal medya “gettolarında” çeşitlilik o kadar azalır, yankı odası etkisi öyle artar, sosyal medya kullanıcıları öylesine ayrışırlar ki en çılgınca gözüken komplo teorisinin peşinde sürüklenen binlerce kişiyi bir araya toplayabilirsiniz.

ABD Kongresi’nin 6 Ocak’ta Trump destekçileri tarafından “işgal edilmesi”, Parler, Gab gibi sosyal medya platformları, The Donald gibi sayfalar ve yaygın gündelik kullanımının yanı sıra bir dönem sohbet odalarında anti tank füzelerinin dahi satıldığı Telegram gibi sohbet uygulamalarını gündeme yeniden getirdi.

Dünyada en iyi korunan noktalardan olduğu düşünülen ABD Kongresi’nin bu kadar kolay basılması başta herkesi şaşırttı. Ancak gazetecilerin ve emniyet güçlerinin soruşturmaları ilerledikçe ortaya çıktı ki aslında polisin zafiyeti dışında hiçbir şey sürpriz değildi.

New York Times ve Buzzfeed’den siber güvenlik üzerine çalışan gazeteciler, eylem hazırlığının günler değil, haftalardır sosyal medya üzerinden yapıldığını anlattılar.

KONGRE’Yİ BASAN ŞAMAN KIYAFETLİ EYLEMCİ VE KOMPLO TEORİLERİ

Qanon gibi, Trump’ın, şeytana tapan çocuk istismarcısı Demokratlar’a karşı mücadele ettiğini savunanlar, evcil köpeklerin çip numaralarıyla seçmen kaydı oluşturulduğunu ve sahte oylar kullanıldığını düşünenler ile daha nice komplo teorisiyle seçimin çalındığına inananlar internet üzerinden örgütlenmişti.

Irkçı, sağ gruplar arasında popüler olan Viking figürlü dövmeler ve kürklü şaman kıyafetleri ile Kongre basan adamın neden öyle giyindiği çok konuşuldu ama bir TV kanalına söylediği gibi, “yer altında inşa edilen gizli üslerde sınırsız enerji ve yerçekimini ortadan kaldıran teknoloji saklayan üst akıla” karşı neden Trump’a güvendiği pek sorgulanmadı.

Dezenformasyon ve komplo teorilerinin büyülediği binlerce farklı insan nasıl olmuştu da Washington DC’de buluşmuştu?

Oysa Twitter ve Facebook (genellikle geç de olsa) özellikle son dönemde şiddet çağrısı içeren ve dezenformasyon yayan hesapları askıya alıyordu.

Bu uygulamalar Trump ile yaşanan sanal bilek güreşi kadar dikkat çekmiyordu elbette.

Kongre baskını sonrasında ABD Başkanı Donald Trump’ın sosyal medya hesapları şiddet olaylarını teşvik ettiği gerekçesiyle önce Facebook ve ardından Twitter tarafından engellendi. Trump’ın ABD Kongresi’ni basanlara "sizi seviyoruz”, “çok özelsiniz” dediği mesaj silindi. Bu, özellikle Twitter ile ABD Başkanı Trump arasındaki mücadelenin son aşamasıydı. Trump’ın kaybettiği seçimin usulsüz olduğu yönündeki asılsız iddialar ya da seçim kampanyası sürecindeki gerçeklikle ilgisi olmayan mesajlar, Twitter tarafından “bu iddia tartışmalı” gibi uyarı ifadeleri ile etiketlenerek ya da iletme ve beğenme kısıtlamaları getirilerek karşılandı.

Bu durum, sınırsız ifade özgürlüğünün mabedi, ezilenlerin sesi, Wall Street’ten Gezi’ye, Arap isyanları boyunca Kuzey Afrika’dan, Ortadoğu’ya tarihin akışını biçimlendiren teknoloji olarak aceleyle kutsanan ve üzerine ciltlerce kitap yazılan sosyal medya platformları üzerine yeni bir tartışma başlattı. Tartışmanın bir tarafında dünyanın en değerli “işletmeleri” arasında yer alan bu platformların nefret söylemi, yalan haber ve dezenformasyon için kullanılmasının engellenmesini isteyenler var. Diğer tarafta ise böylesi bir “eşik bekçiliğine” girişildiği takdirde bunun kaçınılmaz olarak çifte standartlara yol açabileceği, sansür silahının ne zaman kime yönelebileceğinin belirsiz olduğu yönünde endişeler var.

Ülkemizde de ifade ve basın özgürlüğüne karşı sürdürülen amansız mücadelenin neferi olarak atanan ve dezenformasyon çarkının yağlı dişlisi olarak işletilen bazı isimlerin sosyal medyaya “çakmak” için bir fırsat olarak dahil oldukları bir tartışma bu.

(Sosyal) medya etiği üzerine sürdürülen bu tartışma ayrı bir yazı konusu. Ancak ortada bir gerçek var, o da Twitter, Facebook Reddit gibi yaygın ağlardan kovulan “Trumpistlerin” kendi sosyal medyalarında paralel bir evrende buluşmuş olduğu.

'ALTERNATİF' TEKNOLOJİ, BÜYÜK TEKNOLOJİYE KARŞI

Sanal alemdeki gelişmeleri yakından takip eden gazeteci İlkan Akgül’ün de hatırlattığı gibi kendi yankı odalarını aslında çoktan kurdular. İstenmedikleri platformları, düzenin uzantısı, “big tech” büyük teknoloji şirketleri olarak, kendi platformlarını “alt tech” (alternatif teknoloji) olarak adlandırıyorlar. Örneğin bunlardan, “Parler” kendini “İfade özgürlüğü sosyal ağı” olarak tanıtıyor. Sayfaya üye olduğunuzda karşınıza gelen izleme önerileri sizi aynı notaların farklı enstrümanlarla çalındığı “muhafazakar yankı odasına” davet ediyor. Evanjelik Hıristiyan mizah sitesi “Babylon Bee” hesabı (bizdeki Zaytung’un, ABD’deki Onion’un muhafazakar sağ versiyonu), yeri geldiğinde Cumhuriyetçi Parti’nin de sağ kanadında duran, Trump destekçisi “American Greatness” (Amerikan Büyüklüğü) ve Amerikan askeri haberleri gibi kurumsal hesaplar önerilerin bir bölümü. Bunların yanı sıra, sağ siyasetin partizan kanalı Fox News’un ekran yüzleri Sean Hannity, Tucker Carlson gibi isimler, Devin Nunes gibi Trump’a yakın Cumhuriyetçi Parti Kongre üyeleri ve Tito Ortiz gibi dövüş sporu ile ünlenip gündelik siyaset yorumcusuna dönüşen kanaat önderleri de öneri listesinde. 2016 yılında kurulan ve Irkçı, Neo-Nazi kullanıcıların “Twitter”ına dönüşmekle suçlanan “Gab” de son günlerde yeniden hatırlanan bir başka platform. Henüz 2017’de Fox News kanalında “büyük teknolojiye alternatif” diye sunularak tanıtılmıştı. 2020 itibariyle 1 milyondan fazla kayıtlı kullanıcısı olduğu açıklanan platformun kurucusu, 800 binden fazla takipçisi olan Andrew Torba, binlerce beğeni alan yorumunda “Gab, dijital Nuh’un gemisidir... Böyle zamanlar için yapılmıştı ve fırtına geldi” yazıyordu.

Ortaya çıkan tablo siyaset, geleneksel medya ve sosyal medyanın iç içe geçmiş halkalar şeklinde gerçeklik ötesi anlatıyı ortaya çıkarıp kitleleri mobilize edebildiğini yeniden gösterdi. Twitter, Facebook ve Instagram gibi platformlar sosyal medyanın “ana akımı”, ancak elbette internetin tamamı değil. Bu ana akım sosyal medyada bile kendi tercihlerimiz ve algoritmaların hoşumuza giden içeriği önümüze çıkarmaya programlanan işleyişi nedeniyle farklı sesleri duyamaz hale gelmekten ve sonucunda artan kutuplaşmadan şikayetçiyiz. Yine de bazen bir tanıdığın önümüze düşürebildiği ya da olumsuzlanma üzerinden yayılan farklı mesaj ve içerikleri görmek mümkün. Yankı odası etkisi nedeniyle her geçen gün azalsa da yer yer faklı görüşlerin değiş tokuş edildiği bir platform olma özelliği hâlâ var. Her olayda sağduyulu bir ses baskın olmasa da arada fısıltı olarak dahi olsa kulağa çalınabiliyor. Ancak az önce sıralanan yeni sanal gettolarda dezenformasyonun da komploların da yayılma hızı ve etkisi çok daha fazla. Ana akım sosyal medya ile bağını koparan geniş kalabalıklar ise bu “alternatif” mecralara akmaya çoktan başladı. Toplumsal hareketleri anlamak, popülist siyasi söylemleri çözümlemek ve kutuplaşmayı ortadan kaldırmaya dönük çözüm arayışı için buralara da bakmak da gerekiyor. Büyük sosyal ağların yalan, nefret söylemi ve dezenformasyonun yayılmasına karşı attığı adımların ne kadar kapsayıcı ve yerinde olduğu tartışması bir yana, toplumdaki sorunların çözümü için ne kadar yeterli olacağı sorusu da son yaşananlarla birlikte yeniden sorulan sorulardan.

* Gazeteci ve Doktor Öğretim Üyesi, Bahçeşehir Üniversitesi