Turuncu tehlike: Türkiye çöl tozunun etkisinde

Dr. Öğr. Üyesi Sabri Serhan Olcay, hava kirliliği ve çöl tozlarının çok değişken içeriği nedeniyle önemli sağlık sorunlarına yol açtığını söyledi.

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Sabri Serhan Olcay, çöl tozlarının fırtınalarla birlikte birkaç bin kilometre yol alabildiğini, kıtalar arası etkilere sebep olabildiğini belirtti.

Olcay, günümüzde iklim krizinin yol açtığı kuraklık ve çölleşme sonucunda olağan dışı bir şekilde kırmızı renkli tabakalı silikat ile şehirlerin adeta turuncuya boyandığını ve insanların daha sık çöl tozlarına maruz kaldığını belirterek, bu hava kirliliği ve çöl tozlarının çok değişken içeriği nedeniyle önemli sağlık sorunlarına yol açtığını söyledi. 

Olcay, şu açıklamalarda bulundu:

"Sahra Çölü'nden Türkiye ve Avrupa'ya doğru çöl tozu hareketi, örneğin, Sahra Çölü’nden kalkan tozların yüzde 12'si Avrupa'ya, yüzde 28'i Amerika'nın batısına kadar ulaşabilmektedir. Türkiye, Doğu Akdeniz havzasında yer almakta ve azımsanmayacak bir alanı kaplayan dünyanın büyük toz kaynakları Sahra Çölü, Arabistan Yarımadası ve İran çöllerinden her yıl ortalama 20 milyon ton çöl tozu, özellikle Mart, Nisan ve Mayıs aylarında Anadolu'ya ulaşmaktadır. Sahra Çölü’nden her yıl Akdeniz bölgesine 4 milyon ton toz ulaşmakta, ulaşan bu tozlar bölge havasındaki parçacık madde miktarını yüzde 35 oranında arttırmaktadır. Normalde doğal bir döngü halinde çöl tozları içindeki demir, bulut içerisinde güneş ışığının etkisiyle +3’ten +2’ye indirgenerek yağışlarla birlikte yeryüzüne iner ve bitki, toprak ve su kaynakları için önemli işlevler görür. Fakat günümüzde iklim krizinin yol açtığı kuraklık ve çölleşme sonucunda olağan dışı bir şekilde kırmızı renkli tabakalı silikat ile şehirler adeta turuncuya boyanmakta, insanlar daha sık çöl tozlarına maruz kalmakta ve bu hava kirliliği ve çöl tozlarının çok değişken içeriği nedeniyle önemli sağlık sorunları yaşamaktadır. Sahra Çölü’ndeki fırtınadan kalkan tozlar ile her yıl bir kez karşılaşan Avrupa, bu yıl şimdiden iki kez çöl fırtına tozu ile karşılaşmıştır. 2022 yılında da Sahra Çölü’ndeki son fırtına Avrupa’daki birçok kentte gökyüzünü ve yeryüzünü turuncuya boyamıştır. Öyle ki İsviçre’de Alp dağlarının karları turuncu renk almıştır.”

'ASTIM VE KOAH İLİŞKİLİ ACİL SERVİS BAŞVURULAR İLE ASTIMLA İLİŞKİLİ ÖLÜMLER ARTIYOR'

İçinde bulunduğumuz hafta boyunca çöl tozlarının ülkemizde etkisini göstermekte olduğuna dikkat çeken Türk Toraks Derneği Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu Sekreteri Uzm. Dr. Selin Çakmakcı Karakaya ise, “Bu tozlar ile en fazla karşılaşan illerden biri olan Gaziantep’te maruz kalınan çöl fırtınalarının, günlük sıcaklık ve havadaki parçacık madde, ayaktan tedavi, acil servis ve hastane yatışları ile ölümler üzerine etkisi araştırılmış, Prof. Dr. Hasan Bayram ve arkadaşlarının 2009-2014 yılları arasında yaptıkları çalışmada, toz fırtınası olan günlerde astım ve KOAH ilişkili acil servis başvurularının ve astımla ilişkili ölümlerin arttığı ortaya konulmuştur. Ayrıca, toz fırtınası ile kalp yetmezliği nedeniyle yatarak tedavi gören hastaların sayısında bir artış gözlemlenmiş, akut koroner sendrom kaynaklı ayaktan tedavi, hastaneye yatış ve ölüm oranlarında artış görülmüştür.” dedi.

'AĞIZ VE BURNU PARÇACIK TUTUCU MASKE İLE KAPATIN'

Uzm. Dr. Karakaya, çöl tozlarının içeriği farklı farklı olsa da yapılan bir çalışmada, Sahra Çölü tozunun kimyasal içeriği; yüzde 64 silikatlar, yüzde 14 sülfatlar, yüzde 6 kuvars, yüzde 5 yüksek kalsiyum parçacıkları, yüzde 1 demir açısından zengin (hematit), yüzde 1 kurum ve yüzde 9 diğer karbon bakımından zengin parçacıklar şeklinde saptanmakla birlikte diğer kimyasal ve biyolojik risk faktörlerinin de taşınabildiğinin bilindiğini ifade ederek, açıklamasına şöyle devam etti:

“Kilometrelerce mesafe kat edebilen çöl tozları yapısında çok yoğun miktarda polen bulundurabilir. Bu durum özellikle bebekler, çocuklar, yaşlılar, alerjik rinit, astım, KOAH, kalp hastalığı, diyabeti olanlar için daha da tehlikelidir. Yapılan çalışmalarda bu dönemde öksürük, nefes darlığı gibi şikayetlerde ve solunum hastalıkları nedenli acil servis başvurularında artış olduğu gösterilmiştir. Çöl fırtınaları ile soluduğumuz havada sanayi ve tarım etkinlikleri ile oluşan kimyasal parçacık maddeler de bulunabilir. Havada olmaması gereken bu parçacık maddeler, bağışıklık sistemi yanı sıra kalp ve damar, solunum ve üreme sistemlerine zarar vermektedir. 10 mikronun üzerindeki parçacıklar, akciğer hava keseciklerine ulaşamazken cilt tahrişi, göz sulanması, burun akıntısına neden olabilir; 2,5 mikrondan küçük parçacıklar (PM2,5) solunum sisteminin en ucundaki nefes alış-veriş bölümüne kadar ulaşarak ve buradan sistemik dolaşıma geçerek vücutta yangı oluşturabilmektedir. PM2,5 ve çöl tozları birleşiminin sağlık etkilerini daha da kötüleştirdiği gösterilmiştir. Gerçekleşen bu yangının çöl tozları içeriğindeki toksik madde miktarı ile doğru orantılı olduğu anlaşılmıştır. Havada çöl tozu olduğunda; kapalı ortamda kalmak, dışarı çıkılacaksa ağız ve burnu mümkünse parçacık tutucu maske (FFP2, FFP3) veya normal maske veya ıslak bezle kapatmak, açık havada egzersiz yapmamak, araba kullanırken havalandırmayı çalıştırmamak yararlıdır.”