Ekonomistler değerlendirdi: Türkiye'nin doğal gaz borcunu ertelemek istemesi seçim hamlesi mi?

Türkiye’nin Rusya’ya olan doğal gaz borcunu ertelemek istediği öne sürüldü. Ekonomistler, bu iddiayı seçim öncesi doların yukarı yönlü hareketinin engellenme çabası olarak değerlendiriyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türkiye’nin Rusya'ya olan doğal gaz borçlarını 2024 yılına ertelemek istediği iddia edildi. Uzmanların bir kısmı bu iddiayı seçime yönelik yeni bir hamle olarak değerlendirdi. CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat’ın da dahil olduğu bazı isimler, Türkiye’nin 'moratoryum' yaşadığını öne sürdü.

Türkiye'nin doğal gaz borcunu 2024’e ertelemek istemesinin ekonomik ve siyasi sonuçlarını Gazete Duvar yazarı-akademisyen Oğuz Demir ve ekonomist Barış Soydan'la konuştuk. Her iki isme göre hükümet, seçim öncesi doların yukarı doğru hamle yapmasının önüne geçmeye çalışıyor.

‘SEÇİM ÖNCESİ DÖVİZ TALEBİ AŞAĞIYA ÇEKİLMEYE ÇALIŞILIYOR’

Türkiye’nin Rusya’ya yönelik doğal gaz borcu ile ilgili ilk sinyaller, birkaç hafta önce gerçekleşen Şanghay İşbirliği Örgütü 22’nci Devlet Başkanları Zirvesi’nde gündeme gelmişti. Burada bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, iki ülke arasında tahıl ticareti, doğal gaz hattı ve Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili görüştüklerini açıklamıştı. Putin, Rus gazının Türkiye’ye sevkiyatında ödemelerin yüzde 25’inin Rus rublesi olarak yapılmasıyla ilişkin anlaşmanın da yakında yürürlüğe gireceğini ifade etmişti.  

Gazete Duvar yazarı Oğuz Demir...

Türkiye doğal gaz ihtiyacının yüzde 40-45’ini Rusya’dan karşılıyor. Kalan kısım ise İran, Libya ve ABD gibi ülkelerden ithal ediliyor. Doç. Dr. Oğuz Demir, Türkiye’nin enerji ithalatçısı bir ülke konumunda olmasına dikkat çekerek “Türkiye’ye gelen her varil petrol, her metreküp gaz için dövizle ödeme yapmak zorundayız. Bu döviz bir şekilde iç piyasadan çıkmak zorunda. Bugüne kadar Merkez Bankası, BOTAŞ’a dövizi doğrudan verdi. Şimdi Merkez Bankası rezervleri ekside. BOTAŞ bir noktada piyasadan döviz almak durumunda kalırsa dövizde yukarı doğru bir hareket olabilir” diyor.

Hükümetin, borcu erteleyerek BOTAŞ’ın içeriden ya da dışarıdan döviz bulmak zorunda kalmasının önüne geçmeye çalıştığını ifade ediyor. Demir’e göre seçim öncesi döviz talebi aşağıya çekilmeye çalışılıyor.

‘TÜRKİYE MORATORYUMA GİDİYOR’ DEMEK DOĞRU DEĞİL’

Borçlanıcının, ödeme gücünü kaybetmesi nedeniyle borçlarının bir kısmını ya da hepsini ödemeyeceğini ilan etmesi anlamına gelen ‘moratoryum’, durumu tanımlamak için sosyal medyada kullanılan kavramlardan biri oldu. Demir, Türkiye’nin moratoryuma uzak olduğunu belirterek bu kavramın dikkatsiz bir biçimde kullanılmasına tepkili. Demir “Bunu dile getirenler tabiri caizse saçmalıyor” diyerek Türkiye’nin tarihinde borcunu hep ödediğinin altını çiziyor. Borçların taksitlendirilebileceğini hatta ertelenebileceğini söyleyen Demir, asıl soruna dikkat çekiyor: “Hazine borçlanıyor, ödüyor, asıl sorun olan döviz sıkıntısı…”

“İşlerin hiç bu noktaya gelmemesi gerekiyordu” diyen Demir, “İçinde bulunduğumuz durumda hükümet dövizin sıçramasını seçim öncesi engelleyerek bundan bir siyasi sonuç elde etmeye çalışıyor. Durum bundan ibaret. Doğru olan bu değil ama bunu alıp 'Türkiye moratoryuma gidiyor' demek de doğru değil.”

‘KENDİ YAPTIKLARI HATALARIN BEDELİNİ BİR BAŞKA BEDELLE ÇÖZMEYE ÇALIŞIYORLAR’

Hükümet, geçen yıl dövizde yaşanan sıçrama sonrası konuttaki enerji faturalarına destek vermeye başladı. Buna göre 100 liralık doğal gaz faturasının 80 lirasını devlet ödüyor. Demir, bunun iyilik olarak gözükse de bir bedeli olduğunu vurguluyor: “Bu, devletin bize yaptığı bir iyilik değil, geçtiğimiz sene kurdaki sıçramanın bedeli… Kur bu kadar sıçramasaydı biz çok daha düşük faturalar ödeyebilirdik. Şu anda kendi yaptıkları hataların bedelini bir başka bedelle çözmeye çalışıyorlar.”

Gündeme gelen ‘hükümetin borcu erteleyerek seçim sonrası değişecek iktidara bunu havale etme’ yorumlarıyla ilgili de konuşan Demir “Bütün iktidarlar seçimi kaybetmek değil kazanmak üzerine plan yapar, iktidar da kazanmak için bu hamleleri yapıyor” diyor. 

Ekonomist Barış Soydan... 
‘AK PARTİ’YE KARŞI EN CİDDİ MUHALEFETİ EKONOMİ VE DOLAR YAPIYOR’

Halk TV yazarı, ekonomist Barış Soydan da Demir ile benzer fikirde. “Geçen sene dolar yüzde 44 yükseldi. Yine benzer bir şey olursa bu bence AK Parti’nin ipini çeker” diyen Soydan, hükümetin dövizi tutmak gibi bir kaygıyla hareket ettiğini söylüyor.

Doların çok hızlı yükseldiği dönemlerde iktidara güvende azalma yaşandığını hatırlatan Soydan, “Bir diğer sebep de dolardan enflasyona bir geçişkenlik olması. Şöyle ki, teorik olarak dolar bir kat arttığında enflasyon da yüzde 50 artıyor. Dolayısıyla iktidar bunu istemiyor. Seçim öncesi en kötü senaryo bu olur.”

AK Parti’ye karşı en ciddi muhalefeti ekonomi ve doların yaptığını belirten Soydan, muhalefetin bu konuda güçlü olmadığını vurguluyor.

"Planlar ve stratejiler işlemezse dolar ne olur?" sorumuza Soydan’ın yanıtı şu oluyor:

“Bu konuyla ilgili farklı görüşler var. Uluslararası Finans Enstitüsü’nün dolar-lira adil değer yorumu var, 21,5 lira. Ciddi bir kuruluş. Ancak 30 lira olur diyen de var. Kestirmek güç. Çünkü böyle dönemlerde doların değeri olması gerekenin üzerine çıkabiliyor. Diyelim ki adil değeri 21,5 lira gerçekten ama bir panik yaşanması halinde 25 lira da olabilir.”

Böyle bir senaryonun önüne geçebilmek için Merkez Bankası rezervlerinin satılarak doların tutulduğunu anlatan Soydan, “Merkez Bankası’nın net rezervleri 9 milyar dolar. Dolayısıyla Rusya için ya para bulacak ya da para çıkışını azaltacak. Ağustosta para bulundu ama devamı gelmedi, çıkışı azaltmak için de Rusya’ya böyle bir teklif yapıldı” diyor.

‘AK PARTİ KAZANIRSA SONUCU FELAKET OLUR’

Seçime kadar doların tutulduğunu, enflasyonun belli bir oranda seyrettiğini varsayarsak şimdiye kadar yürütülen ekonomi politikaların geri dönüşü nasıl olur? Soydan, AK Parti iktidarının seçimi kazanması halinde ekonominin geleceği durumu ‘felaket’ olarak tanımlıyor. Soydan, olası 'felaketi' şöyle açıklıyor: “Türkiye ya IMF’ye gidecek ya da aşırı kemer sıkma tedbiri uygulayacak. Örnek vereyim; doğal gaza yüzde 70 zam yapılacak bir günde. İğneden ipliğe her şeye zaman gelecek. IMF’ye giderlerse zaten benzer bir şey olacak, gitmezlerse de kendileri yapmak zorunda kalacak. Bunu yapmazlarsa Türkiye Venezuela gibi olacak. Türkiye iflas etmez de enflasyon yüzde 200’e gider, şirketler batar… Eğer AK Parti kazanırsa Türkiye yaşanmaz bir hale gelir.”

Soydan, mevcut iktidarın değişmesi ve güven ortamının tesis edilmesi halinde Türkiye’ye yabancı sermaye girişi olacağını ve bunun da ciddi rahatlama yaratacağını ifade ediyor. Soydan, son olarak “Yabancı akışı için dünya piyasalarının koşullarının da uygun olması lazım. Bu da Türk Lirası’nın değer kazanması demek. TL değer kazanınca enflasyona yansıyacak. İktidar değişikliğinde işler hızlı bir şekilde toparlanabilir. En azından böylece Türkiye bir yıl, iki yıl zaman kazanabilir. Bu süreç, doğru ekonomi politikaları oluşturmak ve uygulamak için kullanılırsa, çıkış için şansımız var" ifadelerini kullanıyor.