Türkiye’de üst gelir grubu dürtülebilir mi?

Dürtme politikaları sırf alt gelir grubunun tasarruflarına yönelik yöntemler geliştirmek için tasarlanmış politikalar olmamalıdır.

Google Haberlere Abone ol

Hatime Kamilçelebi* [email protected] 

İnsanların tasarruf edememelerinin pek çok nedeni olabilir. Çalışanların aldıkları ücretlerin az olması veya bazılarına elde ettikleri parayı hemen harcamanın daha cazip gelmesi bunlar arasında yer alabilir. Günümüzde tasarruf oranlarının düşük olmasının sebebini insanların sınırlı rasyonaliteye sahip olması, tasarruflarını ertelemesi ve otokontrol sorunu gibi etmenlerle açıklayan çalışmalar revaçta.

“Dürtme” ile ilgili yaptığı çalışmalarla 2017 yılında Nobel Ekonomi ödülü alan Richard Thaler sayesinde insanların neden tasarruf edemediklerini detaylarıyla biliyoruz. Kamuda dürtme politikalarının amaçları arasında insanların tasarruf etmelerini sağlamaya yönelik onlara rehberlik etmek de yer alıyor. Dürtme, bireylerin tercih hakları elinden alınmadan, onların ve/veya kamunun faydasına olacak şekilde, politika yapıcılar tarafından olumlu bir yöne doğru yönlendirilmeleridir.

Örneğin, yurt dışında tasarrufla ilgili bir deney tasarlandı. Deneye katılanlara (günümüzde sıklıkla rastladığımız bazı yüz yaşlandırma uygulamalarının benzeri gibi) tasarruflarına göre şu anda ve gelecekte nasıl görüneceklerini gösteren görsel temsillerinden oluşan bir uygulama sunuldu. Bu uygulamayla şu anda yapacakları/yapmayacakları tasarruflarına göre deneye katılanların gelecekteki yüzlerine baktıklarında tasarruf davranışlarını değiştirip değiştirmeyeceği test edildi. Bu deneyde katılımcılar kendileri bir yatırım planı seçti. Yaptıkları yatırımın nasıl sonuçlanacağının simülasyonu yapılarak emeklilikteki maddi durumları ve kendi görüntüleri gösterildi. Emeklilik için şu anda tasarruf etmeyi seçtilerse şu andaki görüntüleri mutsuz ama emeklilikteki görüntüsü mutlu çıktı. Tasarruf etmedilerse şu andaki görüntüleri mutlu ama emeklilikteki görüntüleri mutsuz çıktı. Deney sonunda gelecekteki yüzlerini ve maddi durumlarını gören katılımcıların çoğunluğu şu anda tasarruf yapma kararı verdi.

Tasarruf etme üzerine yapılan bir başka dürtme çalışmasında ise sadece emeklilik formunda küçük bir değişiklikle katılım oranı arttı. Yaklaşık yirmi yıl önce ABD’de bir firmada bir işçi işe girdiğinde, vergi avantajına sahip bir emeklilik hesabı olan plana katılmak isterse katılmak istediği tasarruf planını kendisinin oluşturması, katkı paylarını, portföyünü kendisinin belirlemesi ve formdaki kutucuğu işaretlemesi istenmekteydi. Bu emeklilik planına katılım yüzde 49’du. Firmalar bunun yerine emeklilik planı formunu değiştirip işçilerden emeklilik planına belli bir miktar ödeme yapmak istemiyorlarsa kutucuğu “işaretlememelerini” istedi. Bireyler genellikle formları ayrıntılı okumadıklarından kutucuğu işaretlememiş ve otomatik olarak sisteme dahil oldular. Sonuçta plana katılım oranını yüzde 86’ya çıktı, hatta genç veya düşük gelirli grupların da katılım oranlarını arttı. Buna rağmen katılım sağlayan bireylerin ataletten dolayı otomatik katılım portföylerinde değişiklik yapmadığından birikimlerinin pek de artmadığı ortaya çıktı. Daha sonra “Yarın daha fazla tasarruf et” planı oluşturularak, otomatik katılımdan sonra, bireylerin maaşlarına yapılacak zamdan kesintiler yapıldı, dolayısıyla maaşlarındaki azalışı çok fazla fark etmeyeceklerinden bireylerin çoğunluğu bu plana da dahil oldu.

Bilindiği üzere içlerinde Türkiye’nin de bulunduğu birçok ülkede dürtme birimleri oluşturuldu. Yukarıda söz ettiğim otomatik katılım sistemi 2017 yılından bu yana Türkiye’de de uygulanmaya başlandı. Uyarlanılan bu sisteme katılım oranı her geçen gün artıyor. Fakat Türkiye’de tasarrufla ilgili henüz bu kadar kapsamlı orijinal bir fikir ortaya çıkarılamadı. Örneğin, Türkiye’de çalışan maaşlarına çok düşük zam verildiği göz önünde bulundurulduğunda “Yarın daha fazla tasarruf et” planı gibi bir tasarruf dürtmesiyle dar gelirlilerin zamlarından kesinti yapılarak tasarruf etmelerini sağlanması makul bir çözüm değil. Zaten böyle bir uygulama gündeme dahi getirilmedi. Özellikle dar gelirli grubun temel tüketim maddelerinin fiyatlarındaki sürekli artışla beraber geçimlerini sağlamakta zorlandıklarını biliyoruz. İnsanların artık satın alma güçleri bu kadar azalmışken maaşlarına yapılacak zamdan da kesinti yapılması gibi bir dürtme politikası bu kişiler için doğru bir tasarruf metodu olmasa gerek!

Dürtme politikaları sırf alt gelir grubunun tasarruflarına yönelik yöntemler geliştirmek için tasarlanmış politikalar olmamalıdır. Bu politikaların üst gelir grubunun belirlediği ücret politikaları, servet vergilerinin daha adil olması vb. farklı uygulamalarla da geliştirilmesi yönünde adımlar atılmalıdır. Tüm bu bilgiler göz önünde bulundurulduğunda özellikle Türkiye’de dar gelirli kesimin tasarruf davranışının ardında yatan sebepler daha iyi anlaşılabilir. Öncelikle bireylerin yaşam standardını arttırmalarına yönelik iş, yaşam kalitesini artıracak maaş, yeni bir iş kurmak için destek vb. sağlanması gerekir. Türkiye’de pek çok alanda dürtülecek kesim sadece alt gelir grubu değil özellikle üst gelir grubu olmalıdır.

*Dr. Öğr. Üyesi