Meclis’in adı 'Kemal Paşa Külliyesi' çıktı

TBMM Başkanlığı, son yıllarda resmi yazışmalarda kullanılmaya başlanan "Meclis Külliyesi" ifadesini Meclis’in inşa sürecinde görev alan Yüksek Mimar Ziya Payzın’ı referans göstererek savundu. Mimar Payzın’ın “Kemal Paşa Külliyesi ve Yedi İlkesi” adlı kitapta TBMM alanı, “Kemal Paşa Külliyesi” olarak adlandırılıyor.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA- Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)  yerleşkesi için son yıllarda "TBMM Külliyesi" ifadesinin kullanılması Meclis gündemine taşındı.

CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Meclis Başkanı Mustafa Şentop'ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, TBMM İdari Teşkilatı Kanunu’nda “külliye” ifadesi yokken belgelerde ‘külliye’ olarak anılmasının gerekçesini sordu. Çelebi, "Bu ifade sehven mi yoksa bilinçli olarak mı metne konulmuştur” dedi.

Çelebi'ye yanıt TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç'ten geldi. Külliye, kampüs, yerleşke kelimelerinin zaman zaman birbirlerinin yerine kullanılabileceğini ifade eden Bilgiç, TBMM’nin yapımı sürecinde görev alan Mimar Ziya Payzın'ı referans gösterdi. Bilgiç'in verdiği yanıta göre Mimar Payzın’ın 2012 yılında yayımlanan “Kemal Paşa Külliyesi ve Yedi İlkesi” adlı kitapta TBMM alanından “Kemal Paşa Külliyesi” olarak bahsediliyor.

‘BİNANIN YAPIM TARİHİNDE TASAVVUR EDİLEN KARŞIĞILIĞI KÜLLİYE’

TDK’nın “külliye” sözcüğüne ilişkin “Belli bir idari, ekonomik, kültürel ve sosyal amaca yönelik çeşitli kuruluşların toplu bir biçimde bulunduğu yer” tanımını hatırlatan TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç konuya ilişkin şunlar söyledi:

‘Meclis Külliyesi’ sorusuna TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, TBMM’nin yapımında da görev alan Yüksek Mimar Ziya Payzın’ın kitabını referans göstererek yanıt verdi.

“Soru önergenizde bahsi geçen yazıda kullanılan ‘TBMM Külliyesi’ ibaresi ile kastedilen, içinde TBMM Ana Binasının, Halkla İlişkiler Binasının, Tabur Binasının, Meclis Camiinin, otoparkların ve bahçelerin bulunduğu yerleşke bütününün, binanın yapım tarihinde tasavvur edilen karşılığının ‘külliye’ olduğunu ortaya koymaktadır. TBMM Ana Binasının mimarı Holzmesiter’in 1948 yılında tüm yetkilerini devrettiği, Meclis Binasının yapımını tamamlamış olan Yüksek Mimar Ziya Payzın’ın 2012 yılında yayımlanan kitabında TBMM’nin içinde bulunduğu alandan “Kemal Paşa Külliyesi” olarak bahsedilmektedir.”

YÜKSEK MİMAR ZİYA PAYZIN NE DEDİ?

Soru önergesine verilen yanıtın ekine konulan Payzın’ın “Kemal Paşa Külliyesi ve Yedi İlkesi” adlı kitabında, TBMM’ye ilişkin, “Mustafa Kemal Paşa yıkılan bir imparatorluktan kalan bir parsel üzerine genç bir devlet kurmuştur. Bu devletin başkentinde bir külliye yaptırmıştır. Adı Kemal Paşa Külliyesi olarak konmamış olsa da gerçekte külliyedir. Bugün Devlet Mahallesi, Bakanlıklar semti olarak bilinir. Ancak devlet büyüdükçe mahallesi de büyümekte ve bu mimari kompozisyonun dışına taşmaktadır” ifadeleri yer alıyor.

MECLİS BAŞKANLIĞI TDK’NIN İKİNCİ TANIMINA YER VERDİ

Öte yandan Çelebi soru önergesinde “külliye” kelimesinin tanımına ilişkin Türk Dil Kurumu’nun (TDK), “Bir caminin çevresinde cami ile birlikte kurulmuş medrese, imaret, sebil, kitaplık, hastane vb. yapıların bütünü” tanımını hatırlattı. Meclis Başkanvekili Bilgiç tarafından verilen yanıtta ise TDK’nın sadece ikinci tanımına yer verildi. TDK’nın “külliye” kelimesine ilişkin ikinci tanımı ise şu şekilde:

“Belli bir idari, ekonomik, kültürel ve sosyal amaca yönelik çeşitli kuruluşların toplu bir biçimde bulunduğu yer.”

‘REJİMLE HESAPLAŞMANIN YANSIMASI’

Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Meclis’in “Külliye” olarak anılmasına, “Külliye kavramının TBMM’de, hastanelerde, üniversitelerde yaygınlaştırılması dilde yürütülen rejimle hesaplaşmanın yansımasıdır” yorumunu yaptı. Candan sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Mekânsal olarak külliye kavramı cami etrafında örgütlenen idari kültürel ve sosyal yapı bütünlüğünü ifade eder. Cumhuriyet’in ilanı ile rejim değişmiştir. Türkiye bir imparatorluk, bir saltanat olmadığına ve olmayacağına göre, külliye kavramı saltanat yaklaşımının mekânsal dile yansıması, rejimle hesaplaşmanın başka bir boyutudur. Öte yandan bu yaklaşım, dönemsel olarak özgün bir bütünlüğü ifade eden külliye kavramının da içini boşaltmaktadır.

‘KÜLLİYE’ DAHA ÖNCE DE GÜNDEME GELDİ

“Külliye” tartışması daha önce de Meclis gündemine gelmiş konuyla ilgili soru önergeleri verilmişti. Meclis Başkanvekili Bilgiç, 26’ncı Yasama Döneminde Meclis tarafından konuya ilişkin verilen bir yanıtı da Çelebi’ye hatırlattı.

“26. Yasama Donemi 7/14301 esas numaralı ve 13.06.2017 tarihli yazılı soru önergesine TBMM Başkanlığı tarafından verilen 12.07.2017 tarihli yanıtta ‘TBMM bina, sosyal idari tesisleri ile eklentilerinin bulunduğu alana dair herhangi bir resmi isimlendirme söz konusu değildir. Belirtilen alan için kampüs, yerleşke ve külliye kelimeleri zaman zaman birbirlerinin yerine kullanılmaktadır. Çeşitli sözlüklerde, eş anlamlı kampüs ve yerleşke kelimeleri ‘bir üniversitenin genelde kent dışında derslik, öğrenci yurdu gibi her türlü yapı ve etkinlik alanlarıyla toplu bir biçimde bulunduğu yer’ şeklinde; külliye ise ‘Bütünlük, umumilik ve çokluk’ şeklinde tanımlanmıştır’ açıklamalarına yer verilmiştir.”