'Türkiye'ye gelenler artık mülteci değil'

Türkiye’ye gelen göçmenler hakkında ne kadar doğru bilgiye sahibiz? Örneğin: “3 milyon Suriyeliye bakıyoruz” ifadesi ne kadar doğru?

Google Haberlere Abone ol

Orbay Soydan

DUVAR - Göçmenler Türkiye ekonomisine yük mü yoksa yeni istihdam alanları, girişimcilik ve sosyal güvenlik çarkının devam etmesi için fırsat mı oluşturuyor? Ya da suç işleme oranları medyada gösterilmek istenen kadar yüksek mi?

Bu soruların cevabını; Beraberce Derneği Başkanı Ayşe Öktem, Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bekir Berat Özipek, Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi ve göç araştırmaları uzmanı Doç. Dr. Deniz Sert  ve Hepimiz Göçmeniz Aktivisti Yıldız Önen veriyor.

Göçmen olmanın kalıcılık ifade ettiğini belirterek söze başlayan Beraberce Derneği Başkanı Ayşe Öktem,  "Bu kavramı kullanmayı tercih ediyoruz çünkü mülteci olarak Türkiye’ye gelen insanlar artık mülteci değiller; Suriye kökenli olmak tıpkı balkan göçmeni olmak gibi ayrı bir alt kimlik oluşturuyor” diyor.

Göç araştırmaları uzmanı Doç. Dr. Deniz Sert ise, “Kurtuluş savaşından sonra göç olmasaydı Türkiye’nin nüfusunun bu şekilde artması mümkün olmazdı. Bu ülkeyi göçmenler kurdu. Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan ve Türkiye’nin yeni sınırlarının dışında kalan bir sürü insan cumhuriyetin kuruluş yıllarında bu ülkeye geldi ve ülkenin kurulmasına yardımcı oldu. Çoğunluk ister kabul etsin ister etmesin. Türkiye bir göçmen ülkesidir. “Göç sorunu”, “göçmen sorunu” gibi ifadelerle bu olgunun ele alınmasından rahatsızım” şeklinde özetliyor.

Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bekir Berat Özipek’te, Avrupa kökenli Türkiyeli gençler üzerinde yaptıkları çalışmadan örnek vererek; Çocuklar o ülkede doğmuşsa, özellikle orayı tanımışsa, ailelerinin dışında ilk sosyalleşmeler orada gerçekleşmişse geriye dönmeye istekli olma düzeyinin düştüğünü belirtti.

Hepimiz Göçmeniz Aktivisti Yıldız Önen ise Suriyeli mültecilerle ilgili şunları söyledi: En az yedi 8 senedir Türkiye’de yaşayan insanlar var, üç yüz binden fazla burada doğan çocuk var, Türkiyelilerle evlenen Suriyeliler var ve Suriye’de yakın bir zamanda huzurlu bir yaşama dönüş imkanı yok. Halep gibi şehirlerden gelenler açısından zaten dönebilecekleri bir şehir kalmadı.

3 MİLYON SURİYELİYE BAKTIĞIMIZ DOĞRU DEĞİL

Öte yandan Özipek, ekonomi üzerinden göçmenlere yönelik yaratılan algıların gerçeği yansıtmadığını belirtiyor ve ekliyor;  “Şu an kamplarda kalan Suriyeli sayısı 260 bin civarında. Geri kalanların hepsi kendi ayaklarının üstünde duruyor, kendileri çalışıyorlar, kendileri ailelerini geçindiriyorlar ve aynı zamanda ekonomiye katkı yapıyorlar. Bir de ciddi anlamda gelen uluslararası kaynaklar var. Beslenmeden okul malzemelerine pek çok şey bu kaynaklardan sağlanıyor. Dolayısıyla ‘3 milyon göçmeni besliyoruz’ sözündeki ima gerçeği yansıtmıyor.”

AYDA 120 LİRA YARDIM ALIYORLAR

Önen, Kızılay’ın açıkladığı verileri paylaşırken,  “Bir milyondan fazla Suriyeli sığınmacı ayda 120 lira gibi kendilerini bayağı geçindirecek (!) para alıyor. Bunların büyük çoğunluğunu kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Bu parayı ise kartlarda adının yazılı olduğu şehirlerde alabiliyorlar. Bu yüzden her sığınmacı istediği şehire gidemiyor, genellikle başvuru yaptıkları şehirde kayıtlı oluyor. İstanbul’da ise artık geçici kart verilmiyor. Dolayısıyla bu kart parasını alabilmeniz için o şehirde yaşamaya devam etmeleri gerekiyor.” diye devam ediyor sözlerine.

HAKLARINI ARAYAMADIKLARI İÇİN MAĞDURLAR

Göçmenlerin haklarını arayacak bir mekanizma olmadığı için mağdur olduğuna dikkat çeken Özipek, tanıdığı bir ailenin başından geçen olayı anlattı: Anneanneleri evlere temizliğe gidiyor, anneleri çocuklarının başında. Babaları hayatını kaybetmiş. Kadını bütün gün evini temizlettiği halde akşam parasını vermeden gönderenler oluyor. ‘Nasılsa Suriyelidir, hakkınız arayamaz’ diyenler oluyor. Hukuku süreçleri bilmedikleri için, Türkiye’de sığınmacı ombudsmanı diye bir şey olmadığı için zaman zaman haklarını kendileri aramaya çalışabiliyorlar ve bunda da ciddi anlamda hem başarısız oluyor hem de daha çok mağdur oluyorlar. Örneğin: beraberce toplanıp gidiyorlar ve sonuç almak yerine Suriyeliler olay çıkar diye haber oluyorlar

Uluslararası Mülteciler Derneği’nden bir avukatla görüştüklerini belirten Önen,  “Kendileri burada Suriyelilere ilişkin davaları üstleniyorlar. İki binden fazla davaları olduğunu söylediler. Bunların yarısı patronlarından ücret alamayan işçiler için açılmış davalar. Çünkü kaçak çalışmanın en önemli dezavantajı maaşınızı alamadığınızda şikayet edebileceğimiz bir kurum yok. Anlayacağınız sigortasız çalışmaları en son kertede bir sorun; maaşlarını alamıyorlar, eşit işe eşit ücret alamıyorlar, hiçbir sosyal hakları yok, tehlikeli işlerde gerekli sağlık ve koruma hizmetleri kendilerine sağlanmadan çalıştırılıyorlar” sözleriyle göçmenlerin yaşam mücadelesini özetliyor