Kuşadası JES buluşması

Son yıllarda Aydın’ın çevre sorunları giderek artan bir sıklıkla gündem oluyor. Nedenleri arasında da sayıları gün geçtikçe artan jeotermal enerji santralleri (JES) başı çekiyor. JES’lerin çoğalmasıyla birlikte sorunlar kendini göstermeye başlamış. Sorunların en çok dile getirileni havadaki pis, çürük yumurta kokusu...

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - Kuşadası-Söke Çevre Platformu ve AYÇEP (Aydın Çevre ve Kültür Derneği) çevre sorunlarını konuşmak için 5 Ağustos’ta Aydın Kuşadası, Caferli Köyünde bir araya geliyor. İki ayrı panelin düzenlendiği etkinliğe Tolga Çandar ve Ekrem Ataer de türküleriyle eşlik edecek. "Yerel Yönetimler ve Çevre duyarlılığı" konulu panele konuşmacı olarak Kuşadası Belediye Başkanı Özer Kayalı ve Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer katılıyor.

Bilimsel verilerin sunulacağı "JES’ler ve Bölgemize Etkileri" konulu panelde ise JES’lerin sağlık, doğal yaşam ile tarım ve hayvancılık üzerine etkileri değerlendirilecek ve bu süreçte köylerine kurulan JES’lerden etkilenen köylüler konuşacak. Etkinlikte ayrıca çevre duyarlılığını yansıtan resim, fotoğraf ve karikatür sergilerinin yanı sıra Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi dansçıları Doğaçlama Dans Performansı sergileyecekler.

'İSTEDİKLERİ GİBİ AT OYNATTILAR'

Aydın'da şu ana kadar 27 tane santral, 500'e yakın kuyu açıldığına dikkat çeken AYÇEP Başkanı Mehmet Vergili şunları söylüyor:

''Halihazırda 30 tane jeotermal şirketi de yeni kuyular açmak için ruhsat aşamasındalar. Yani bu Aydın coğrafyasındaki her türlü imkânın yüzde 85'inin jeotermal şirketlerine göre düzenlenmesi anlamına geliyor.

"Bu bölgede jeotermal şirketleri 2007'den 2012 yılına kadar halkın bilinçsizliğinden dolayı istedikleri gibi at oynattılar. Bu anlamda Yılmazköy davası bu bölgedeki ilk ve en önemli jeotermal davasıdır. Halk kazandı bu davayı. Bu şirketlerin geldikleri yerde yaptıkları ilk iş, çeşitli vaatlerle halkı kandırmak oldu. Ama Aydın halkı artık jeotermalin ne anlama geldiğini anladı. Etle, kemikle kendisine bir faydası olmadığını, kendisini yok ettiğini gördü. Jeotermallerin kokusu çürük yumurta kokusu gibi bir şeydir. Jeotermallerden sonra köylü sabahın en güzel saatlerinde kapısını penceresini açamaz hale geldi.

'YAŞAM HAKKINI SAVUNMAYA ÇAĞIRIYORUZ'

"Bu bölgede dört bine yakın kuyu açılacak. Bu kuyuların açılması demek yeraltı sularının, havanın kirlenmesi demek. Bu da halkın resmen Aydın'ı terk etmesine sebep olacaktır. Eğer bu hızla giderse 3-4 yıl içinde burası yaşanmaz hale gelir. Bizler burada yaşayan bir milyon elli bin insanı kaderiyle baş başa bırakmayalım diyoruz. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu insanların yaşam hakkını elinden almaktır. Zor durumdaki Suriyeliler en azından Türkiye'ye geldi. Peki, biz nereye gideceğiz?

Burası Türkiye için çok önemli bir bölge. Türkiye'nin, Aydın ilinin yetişmiş insan gücüne, tarım coğrafyasına, incirine, zeytinine, kestanesine ihtiyacı var. Jeotermallerden elde edilecek yüzde birlik elektriğine değil.

İşte bu yüzden, 5 Ağustos'ta yapacağımız çevre buluşması yerel ve ulusal anlamda duyurulmasını istediğimiz bir etkinlik. Bu buluşmayı jeotermalin Ağaçlı köy davasına dikkat çekmek ve bu coğrafyanın yok olmasına engel olmak için yapıyoruz. Bu yüzden çevre buluşmasına yaşam hakkını savunmaya çağırıyoruz."

Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri ve Üzüm-Sen Genel Başkanı Adnan Çobanoğlu ise jeotermal elektrik santrallerinin doğaya verdiği zararları şöyle değerlendiriyor:

'BOR DAHİL CİDDİ AĞIR METALLER SÖZ KONUSU'

"Jeotermal elektrik santralleri çevreye iki şekilde zarar verir: Birincisi sondaj çalışmaları sırasında, ikincisi elektrik santrali çalışmaya başladığında. Jeotermal su sondajları sırasında doğaya salınan ağır metalli sular toprağı yok ettiği gibi, yeraltı ve yer üstü su kaynaklarının da kirlenmesine, yok olmasına neden olmaktadır. Bu suların içinde bor dahil ciddi ağır metaller söz konusudur. JES’lerin olduğu bölgelerde örneğin Alaşehir’de sulama suyu için sondaj yapan çiftçilerin sıcak suyla karşılaşması olağan hale gelmiştir.

'AYDIN YÖRESİNDEKİ İNCİRLER ÇÜRÜMEYE BAŞLADI'

"Jeotermal elektrik santralleri çalışmaya başladıkları andan itibaren de atmosfere sürekli kükürtdioksit ve nem salarlar. Bu durum havada ciddi bir kirliliğe neden olmaktadır ki,JES’ler çalışmaya başladığı andan itibaren Aydın yöresindeki İncirler ağaçlarında hastalanmaya, kurutulmaya çalışıldığında ise çürümeye başladı.Alaşehir de de üzüm üreticileri benzer sorunlar yaşamakta. İhracatçı Birlikleri’nin, Ticaret Borsası’nın v.b ortak hazırladıkları 2016 yılı üzüm rekolte raporlarında bile jeotermal elektrik santrallerinin olduğu bölgelerde toprakta bor fazlalığı görüldüğü, küllenme, ölü kol hastalıklarının yoğun olduğu, üzümde ilaç kalıntılarının da fazla olduğu yazmaktadır.

Ekolojik dengenin bozulmaması, tarımsal üretimde sorunlar yaşanmaması ve canlıların sağlığının bozulmaması isteniyorsa bu tür tehlikeli enerji yatırımlarından vazgeçilmelidir."