Profesöre 'derste bunu niye anlattın' soruşturması

Uludağ Üniversitesi rektörlüğü bir öğrencinin şikayeti üzerine Prof. Dr. Şermin Külahoğlu hakkında derste anlattıkları nedeniyle soruşturma açtı. Külahoğlu'nun tüm dersleri de elinden alındı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Uludağ Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şermin Külahoğlu, hakkında derste anlattıkları nedeniyle nedeniyle soruşturma açıldı. Bir öğrencinin şikayeti üzerine hakkında soruşturma açılan ve dersleri elinden alının Prof. Külahoğlu, “devlet aleyhinde propaganda yapmak, eğitim sistemini kötülemek”le suçlanıyor.

Evrensel'den Uğur Ökdemir'in haberine göre, Uludağ Üniversitesi 'soruşturmanın selameti için' Külahoğlu'nun otomasyon sistemine ve kendi derslerine ait verileri paylaştığı Uludağ Üniversitesi Kurum, Eğitim ve Araştırma Faaliyetleri Yönetişim Sistemi’ndeki hesabına da girişine de engel getirdi.

Ayrıca, soruşturmayı yürüten dekanlık öğrencilere 'Tanık İfade Tutanağı' dağıttı. Tutanakta öğrencilere "Prof. Dr. Şermin Önder Külahoğlu derste herhangi bir partinin lehinde veya aleyhinde propaganda yaptı mı? İstiklal Marşımızın aleyhinde konuştu mu? Şehitlerimize hakaret içeren sözler söyledi mi?" gibi sorular yönetildi.

Prof. Dr. Şermin Külahoğlu hakkında başlatılan soruşturmaya KESK Bursa Dönem Sözcüsü Süleyman Ayyıldız  "Barış için imza veren akademisyenlerle başlayan baskılar ne yazık ki devam ediyor. Bu baskıların bizleri yıldıramayacağını bilmeleri gerekir. KESK olarak Şermin Külahoğlu hocamızın sonuna kadar yanındayız” diyerek tepki gösterdi.

REKTÖRLÜĞE AÇIK MEKTUP

Prof. Dr. Şermin Önder Külahoğlu, da hakkında açılan soruşturmaya rektörlüğe açık bir mektup yazarak tepki gösterdi. Külahoğlu'nun mektubu şöyle:

Üniversitemiz, “Bilimde Özgün, Düşüncede Özgür” sloganını ilke edinmiş bir “üçüncü nesil” üniversitedir. Belli ki bu bağlamda, aşağıdaki örneklerin hiçbirisi, “düşüncede özgür üniversite” tablosuna ters düşmemektedir.

Örneğin, üniversitemizin bir akademisyeni, dersinde onu, “Erdoğancı yandaş olmakla suçlayan” öğrencisine, dersin sınavından kaç aldığını sorup, yüz üzerinden otuz cevabını alınca, öğrencisinin “beğenmediği, nefret ettiği Erdoğan'ın en az dokuz politika sınavından yüz çektiğini” dersin konusu yapabilir. (Kaynak, rektöre gönderilen kopyada belirtilmiştir).

“Atatürk bir mitti ve bu mit öldü” görüşünü işleyebilir (Kaynak, rektöre gönderilen kopyada belirtilmiştir).

“9 yaşındaki kız çocuğuyla evlenilebilir” söylemiyle bilinen, bir hoca efendi (Nurettin Yıldız), Üniversitemizde “Hür gençlerin seküler dünya ile imtihanı” konusunda vaaz verebilir (Uludağ Mescit Topluluğu, 28 Aralık 2015, Mete Cengiz Kültür Merkezi),

Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) bayrağı ile Uludağ Üniversitesi ambleminin yan yana yer aldığı afişlerle, "Biz Ümmetiz-Grup Yürüyüş konseri" duyurulup, gerçekleştirilebilir. (21 Nisan 2016, Mete Cengiz Kültür Merkezi)

13-17 Nisan 2016 da Kutlu Doğum haftasında, Üniversite Cami bahçesindeki kermeste Kâbe maketi kurulur ve içinde bulunduğu söylenen sakalı şerife dualar edilir, ilahiler okunur. (http://testanasayfa.uludag.edu.tr/haberler/oku/dn/1513)

Bu örnekler, “üniversitemizin “Bilimde Özgün, Düşüncede Özgür” sloganının bilim yönüne pek uygun düşmese de, özgür düşünce uygulamaları olarak görülebilir. Ancak, madalyonun öteki yüzünde, yukarıda örneklenenlerden farklı bir yerde duran ve bu nedenle, özgür düşünce tablosunda yer alamayan bilim insanlarının, benim durumumda olduğu gibi, EĞİTİM SİSTEMİNİ ELEŞTİRMESİ bile suç sayılmakta, düşünmesine ve düşündüklerini özgürce ifade etmesine engel konulmaktadır.

Fakültemizin Akademik Genel Kurulunda bazı aykırı görüşlerimi belirttiğim için, hemen ertesi gününde (31 Mayıs 2016 tarihinde) Rektörlük tarafından 25 Mayıs 2016 tarihinde, bazı öğrencilerin şikayet ettikleri gerekçesiyle, hakkımda açıldığı belirtilen bir soruşturma başlatıldı. Dönemin bitmesine bir hafta kala derslere girmem yasaklandı, derslerimin UKEY platformunda, bana ait tüm ders bilgileri, (sunumlarım, ders materyallerim, öğrenci değerlendirmelerim), tarafıma hiçbir haber verilmeden, benim kullanımıma kapatılıp, tanımadığım bir öğretim görevlisinin bilgisine ve kullanımına açıldı.

İstiklal marşımız, şehitlerimiz, peygamberimiz, polislerimiz, devletimiz vb. aleyhine konuşmalar yaptığım iddialarıyla suçlanıyorum. Bunlara bir de EĞİTİM SİSTEMİNİ ELEŞTİRME suçu eklenmiş durumdadır.

Bu suçlamalar, şikâyetçilerden birisi olduğunu bildiğim bir öğrencinin, ırkçı mesajlarının ve kişiliğime yönelik hakaretlerinin yer aldığı twitter sitesindeki asılsız ifadeleriyle birebir aynıdır.

Üniversiteler yalnızca egemen ideolojinin ve ülkeyi yönetenlerin politikasının topluma kabul ettirilmesinin ve yeniden üretmesinin bir aracı olmamalıdır. Özgürlüğü yalnızca "düzene uygun” düşüncelerin ifadesine bir ayrıcalık olarak sunan bir ortam, üniversite olamaz. Üniversitenin, herkes için özgür düşünce ortamını öncelikle akademisyenleri için sunması, olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Ben, öğrencilerimin merak eden, okuyan, araştıran, sorgulayan erdemli, çalışkan bireyler olmalarını, gördükleri olumsuzluklara ‘’Hayır’’ demeyi bilmelerini amaçlayan bir üniversite hocasıyım. Üniversite hocası, hizmetinde bulunduğu toplumun yürürlükteki normlarını sorgusuz benimsemek, ters düşmekten korkarak bütünleşmek zorunda değildir. Özgür düşüncenin olmadığı yerde evrensel bilim de olmayacaktır.

“Bilim insanlarının düşünmesi ve düşündüklerini özgürce ifade etmesi, kesinlikle sınırlandırılamayacak özgürlükler arasında yer alır ve olabildiğince geniş bir biçimde kullanılabilmelidir. Üniversite, hiçbir üyesinin bireysel görüşünü ya da bu görüşün kamuoyu önünde ifade edilmesini etkilemeye ya da denetlemeye teşebbüs etmemelidir”. (http://www.sabanciuniv.edu/tr/hakkimizda/akademik-ozgurluk-anlayisimiz)

Üniversitemin, “Bilimde Özgün, Düşüncede Özgür” soğanının içeriğini, bu perspektifle birleştirerek, hakkımdaki asılsız iddialara dayanan ve akademik özgürlük haklarımı gasp eden soruşturmacı tutumuna son vermesini talep ediyorum.

Gereği için bilginize sunulur.