TTB Yüksek Onur Kurulu üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp için tahliye kararı

DTK soruşturmasında tutuklanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yüksek Onur Kurulu üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp hakkında ilk duruşmada tahliye kararı verildi.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Demokratik Toplum Kongresi'ne (DTK) ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturması kapsamında 25 Kasım 2020’de tutuklanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yüksek Onur Kurulu üyesi ve önceki dönem Merkez Konseyi üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp, ilk kez hakim karşısına çıktı. DTK’nin delege listesinde adı geçtiği iddia edilen ve itirafçı Hicran Berna Ayverdi’nin beyanlarına dayandırılan iddianameyle 'silahlı örgüt üyesi olma' suçundan 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar cezalandırılması talep edilen Gökalp'la ilgili tahliye kararı verildi.

Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve konsey üyeleri, TTB Yüksek Onur Kurulu Üyeleri, önceki dönem TTB Merkez Konsey Başkanı Sinan Adıyaman, Toplum ve Hekîm Dergisi Editörü Onur Hamzaoğlu, TTB İkinci Başkanı Ali İhsan Ökten, Diyarbakır, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Eskişehir, Van, Antep, Mardin, Batman, Şırnak, Urfa ve Mersin Tabib Odası başkanları, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey, HDP Milletvekilleri ve Diyarbakır'da bulunan sivil toplum örgütleri temsilcileri duruşmayı izledi.

TTB Merkez Konsey üyeleri ve sivil toplum örgütleri temsilcileri duruşma öncesi adliye önünde toplu fotoğraf çekti. Bu arada TTB Başkanı Fincancı'nın "Hep birlikte göğe bakalım" sözleri dikkat çekti. Toplu fotoğrafın ardından "Herkes için adalet, Şeyhmus Gökalp için özgürlük" sloganıyla alkışlandı. Polis toplu fotoğraf çekimini kamerayla kayıt altına aldı. Duruşma öncesi adliye önünde iki TOMA, üç çevik kuvvet ekip otobüsü ve onlarca polisle yoğun güvenlik önlemleri alındı.

Mahkeme Başkanı, 18 kişi dışında duruşmayı izlemek isteyenleri duruşmaya almadı. İzleyici sınırının konulması uzun süre tartışmaya neden oldu.

‘ALKIŞLANAN HEKİMLERDENİM’

Duruşma SEGBİS kaydıyla başladı. Hakkındaki iddialara karşı savunma yapan Gökalp şunları söyledi: "Bugün, bu yargılamanın gerçeğe düşen karanlığa, aydınlık olacağına inanıyorum. Salgınla mücadele eden, balkonlarda alkışlanan bir hekimim. Sağlık bakanı memurunun istifa ve izinlerini durdurmuşken gözaltına alındım. Birçok yerde iş yeri hekimliği yaptım. 3 bin kişi için koruyucu hekimlik yaptım. Salgın sürecinde birçok ülkenin sağlık sistemi çöktü. Yaklaşık 180 bin meslektaşımla birlikte sağlık sistemimiz çökmesin diye çalıştık. Sadece gönüllü olarak TTB'de çalışıyorum. Savcılık ve kolluğa rahat gidecek bir kimliğe sahipken, evim basıldı. Dört gün boyunca kirli, havasız ve 6 metre karelik bir alanda gözaltında kaldım. Sonra hiçbir zaman tanımadığım, çalışmadığım bir kişinin uyduruk ifadesiyle tutuklandım. Silahlı örgüt üyesi olmakla suçlanıyorum. 3 aydır bu şaşkınlıkla yatıyorum, aynı şaşkınlıkla uyanıyorum. Silahlı örgüt üyesi suçlaması bu kadar kolay yapılmamalıdır. 17 yıldır Diyarbakır'da koyucu hekimlik yapıyorum. Mesleğim gereği insan hakları savunucusuyum. Daima silaha ve çatışmaya karşı durdum."

‘HAKSIZLIĞA UĞRADIM’

Hipokrat yeminine her zaman sadık kaldığını vurgulayan Gökalp, “Hak ve hukuku savunurken haksızlığa maruz kaldım. Suçlamayı tamamıyla reddediyorum. Beni tanımayan bir şahsın yalan beyanlarına inanmayın. DTK veya KCK üyesi değilim. Türk Tabipler Birliği’nin Yüksek Onur Kurulu üyesiyim. Sivil toplum örgütlerinden sayısız davetiye aldım. Hangisine katılıp katılmadığımı hatırlamıyorum. Tutuklanmayı değil, gözaltına alınmayı dahi beklemiyordum. Yapılan hatadan vazgeçilmesini talep ediyorum” diye ekledi.

Mahkeme başkanı Gökalp’e 26 Mart 2016 ve 16 Eylül 2017 tarihli DTK kongrelerine katılıp katılmadığını sordu. Gökalp ise belirtilen DTK kongrelerine katılıp katılmadığını hatırlayamadığı şeklinde cevap verdi.

AVUKAT ÖZÇELİK: İSİM VERİLMİYOR ŞAHISLAR DENİYOR

Gökalp’in avukatı Ziynet Özçelik, müvekkiline yönelik suçlamaların çelişkili ve hukuka aykırı olduğunu savundu. Özçelik, müvekkilinin itirafçı Hicran Berna Ayverdi’nin beyanları ve katıldığı iddia edilen DTK’nin iki kongresine katılmakla suçlandığını hatırlattı. İtirafçı beyanlarının hukuka aykırı bir şekilde alındığına dikkat çeken Özçelik, “26 Mart 2016’da teslim olmuş ve etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen birinin 3 yıl sonra DTK’nin sağlık komitesiyle ilgili ifade vermiş. Böyle bir içerik dosyada yok. Bunu sadece Bağlar Jandarma Komutanlığı tutanağından biliyoruz. İtirafçı Mart 2019’da iki beyanda bulunmuş. Ertesi gün müvekkil hakkında beyan vermiş. Bu şekilde 3 tutanak var. İki tutanak 2018’de düzenleşmiş olmasına rağmen tarihin üzeri kalemle çizilmiş ve 2019 yazılmış. 2018’in 2019’a dönüştürenlerin Jandarma görevlilerin olduğunu tutanaklardaki imzalardan anlıyoruz. Çünkü katip imzası yok. Jandarma görevlisine tarih değiştirme yetkisi ne zamandan beri verildi” diye sordu.

Müvekkili Gökalp için tutulan teşhis tutanaklarının hukuka aykırı düzenlendiğine işaret eden Özçelik, “Bir itirafçının aynı saate ve yerde iki ayrı kişi hakkında teşhiste bulunması hukuka aykırıdır. Tanık bilgi alma tutanağında isim verilmiyor, şahıslar deniyor. Bu tutanaklar kendi kendini yalanlıyor. Teşhis yapıldığı tarihte müvekkil gözaltında değil ve hakkında arama kararı yoktur. Tek bir kişinin fotoğrafıyla teşhis yapılamaz. Müvekkilin iki fotoğrafı gösterilerek teşhis yapılmış. Başka kimsenin fotoğrafı gösterilmemiş. İtirafçı, müvekkilin çalıştığı dediği hastanede çalışmıyor. Savcı, müvekkilin hangi hastanede çalıştığını İl Sağlık Müdürlüğüne sorma gereği duymuyor” diye tepki gösterdi.

İddianameyi hazırlayan savcının belgeleri mahkemeden sakladığını belirten Özçelik, DTK soruşturması içinde yargılanan kişilerin avukatlarına ulaşarak, müvekkilerine dair bilgiler topladıklarını ve hazırladıkları 487 sayfalık klasörde yer alan hiçbir belgenin savcılık tarafından dosyaya konulmadığını vurguladı. DTK’nin 16 Eylül 2017 tarihli kongresine katılmadığının polisin kayıtlarına giren belgelerle kanıtlı olduğunu ifade eden Özçelik, “Elde ettiğimiz belgeler bütün işlemlerin hukuka aykırı olduğunu gösteriyor. Savcının dosyaya sunmadığı polis belgelerine göre müvekkilin kongreye katılmadığı belidir. Sizden bütün dosya içerini dikkate alınarak müvekkilin beraatını talep ediyorum.

AVUKAT YAVUZ: SADECE ADI VE NUMARASI VAR

Gökalp’in bir diğer avukatı Barış Yavuz da soruşturmanın, müvekkiline ait telefon numarasıyla DTK’de elde edilen belgelerde bulunan telefon numarasının aynı olmasıyla başladığını söyledi. Yavuz ayrıca mahkemeler arasında DTK ile ilgili yapılan yazışmalara ait belgelerde müvekkilinin olmadığını aktardı. Dosyada itirafçı olan Hicran Berna Ayverdi’nin Mardin Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada, tanık ifadesinden başkaca yeterli delil bulunmadığı için beraat ettirildiğini hatırlatan Yavuz, “Müvekkilin şahsiyet listesinde adı ve telefon numarası var. Delege olup olmadığı bilinmiyor. Ancak iddianame bunun üzerine hazırlandı” dedi. Yargı kararlarına atıfta bulunan Yavuz, müvekkilinin beraatını talep etti.

SAVCI MÜTALAASI

Duruşma savcısı sunduğu mütalaasında, gelecek celse dosya tanığı olan Hicran Berna Ayverdi’nin dinlenmesi için müzekere yazılmasını istedi. Savcı ayrıca, mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesi ile tutukluluğun ölçülü olması gerekçesiyle, Gökalp’in tutukluluğunun devamını talep etti.

Gökalp, avukatlarının dosyaya sunduğu belgelerle itirafçı beyanlarının yalanlandığını belirterek, tahliyesini istedi.
Gökalp’in avukatı Kerem Altıparmak ise Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Ahmet Şık’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları’nı hatırlatarak, tutukluluk için yeterli ve somut delillerin olması gerektiğini vurguladı. Altıparmak, “Mart 2019’da soruşturma başlıyor. Suç olduğu iddia edilen suçlar üzerinden 2 yıl, savcılık yazısından 7 ay, tutuklulukta 3 ay geçmiştir. Savcılık toplamadığı delili, gelsin öyle karar verelim diyor. Müvekkilimin tahliye ve beraatını talep ediyorum.

Duruşmaya ara vermeyen mahkeme heyeti, Gökalp’in yurt dışına çıkış yasağıyla birlikte tahliyesine karar vererek, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.

FİNCANCI: HİÇ YILMADIK

Tahliye kararından sonra adliye önünde toplanan Gökalp’ın meslektaşları ve STK tesilcileri basın açıklaması yaptı. Açıklamada konuşan TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Gökalp’in haksız tutukluluğuna dikkat çekerek toplumun sağlık hakkı için mücadeleye devam edeceklerini söyledi. Fincancı, “ Bu gün aslında hiç olmaması gereken ve neredeyse 3 aya varan tutukluluğun sona erdiğini hep beraber burada duyduk. Elbette yalancı tanıklıklarla, olmayan birtakım iddialarla ve somut belgeler sunulmasına rağmen tutukluluğun başından beri olmaması gerektiğini ifade ediyorduk. Ama biz hiç yılmadık, meslek örgütlerimiz, odalarımız Türkiye’den gelen bütün sağlık emek örgütleri bir arada idik, yan yanaydık. Biz Şeyhmus Gökalp’in suçsuzluğunun tanığıydık. TTB Yüksek Onur Kurulu üyemiz, TTB’nin onurudur meslektaşımız Şeyhmus Gökalp. Biz bu gün onu karşılayacağız. Ailesinin yanına, hastalarının ve işinin başına gelecek. Hep beraber yan yana toplumun sağlık hakkı için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu mücadele bitmez, bizim sağlık hakkı mücadelemizi de kriminalize etmeye kimsenin gücü yetmez” dedi. (DUVAR)