YAZARLAR

Trump’ın hediyesi

“Savaşları bitireceğim” diyerek yeniden koltuğa oturan ABD’nin emlak kralı başkanı, dünyayı kendisine kalmış bir miras gibi ‘yeniden inşa’ mı edecek? Yanında dizilmiş teknoloji oligarklarıyla, İsrail gibi ortaklarıyla açık, net mesajlar veriyor. Vermeye de devam edecek belli ki.

Eski dünyanın kurallarını tanımıyor Trump. İkinci Dünya Savaşı sonrasında çoğunu kendi ülkesinin icat ettiği ve dünyaya kabul ettirmeye çalıştığı kuralları. Yeni bir dünya hayali var onun: El koyacak, rest çekecek, tehdit edecek, vergi salacak... Sonuçta dediğini yaptıracak!

Kanada, Grönland derken sıra hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde Gazze’ye geldi işte. Netanyahu’nun ABD ziyareti vesilesiyle tabii. On binlerce Filistinlinin göz göre göre ve aylar boyunca İsrail savaş makinesi tarafından öldürüldüğü, yaralandığı, evlerinin yıkıldığı, göç ettirildiği Gazze’ye... “Savaşları bitireceğim” diyerek yeniden ABD Başkanlık koltuğuna oturan Trump, kendisinden önceki yönetimin açıktan ortaklığıyla yakılıp yıkılan Gazze’yi ‘güzelleştirmek’ten, ‘Ortadoğu’nun Riviera’sı yapmak’tan söz ediyor. (Bir zamanlar ‘Sur’u Toledo yapmayı’ vaat edip şimdi Gazze nutukları atanların kulakları çınlasın!) Peki böyle mi olacak? Bundan sonrası böyle mi devam edecek? ABD’nin emlak kralı başkanı, dünyayı kendisine kalmış bir miras gibi ‘yeniden inşa’ mı edecek?

***

Netahyahu’nun Trump’a hediyesini belki görmüşsünüzdür. Altın bir çağrı cihazı! İkisi için de derin anlamlarla yüklü bir hediye bu. Ki zaten hediyesini aldıktan sonra, “Büyük bir operasyondu” demiş ABD Başkanı. 17-18 Eylül 2024 tarihlerinde Lübnan’daki Hizbullah militanlarının kullandığı çağrı cihazları ve telsizlerin uzaktan patlatılması ile düzenlenen saldırıyı kastederek. Yeni dönemde dünyaya verilen yeni mesajı bundan daha güçlü bir sembolle anlatmak mümkün mü? Altından çağrı cihazı var Trump’ın ve yanında dizilmiş teknoloji oligarklarıyla, İsrail gibi ortaklarıyla açık, net mesajlar veriyor. Vermeye de devam edecek belli ki. Bu akıllarla pazarlık ederek, ‘bir şekilde anlaşırız’ ya da ‘suyuna gider bir hal yolu buluruz’ falan gibi formüller üreterek kendi bölgesel çıkarlarını koruyabileceklerini düşünenler de var. Bundan sonrasında onların mı yoksa mesajın ne olduğunu açıkça anlayıp gereken yanıtı verebilenlerin mi haklı çıkacağını göreceğiz.

Bir dostumuz dün bunları konuştuktan sonra, “Julia Butros dinleme zamanı” dedi. Dinleyelim bakalım...  

Trump’ın hediyesi - Resim : 1
6 Şubat’ta yeni af!

Bugün 6 Şubat. Ülkemizi alt üst eden büyük felaketin ikinci yıldönümü. Ve iki yıl sonra deprem bölgesinde başta barınma ve beslenme olmak üzere en temel ihtiyaçlar konusunda dahi sıkıntılar devam ediyor.

40 bine yakın binanın yıkıldığı, 270 binden fazlasının içinde oturulamaz hale geldiği bir felaketten sonra sorunlar hemen halledilemeyebilir belki. Ancak yeniden böyle yıkımlar yaşanmasının yolunu açacak icraatlar yapılmasın bari değil mi?

O zaman 10 Ocak 2025’te TBMM Başkanlığı’na sunulan ‘İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ için ne denecek peki? Mevcut iktidar döneminde sekiz kez çıkarılan imar aflarının sonuçlarını daha iki yıl önce böyle büyük acılarla yaşamışken yeniden imar affı çıkarılır mı? Hatay’ın 15 ilçesinin 15’inde de her gün elektrik kesilirken, Malatya’da yıkımlar ve inşaatlar nedeniyle caddeler kapalı dururken, Adıyaman’da 56 bin kişi hâlâ konteynerlarda yaşarken... Birileri oturup yine de imar affı hazırlayabiliyor! Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin uyarısına kulak verelim: “Ne yazık ki planlama ve şehircilik ilkelerini devre dışı bırakacak, sağlıksız kentleşmenin önünü açacak, hukuksuzluğu meşrulaştıracak, kaçak yapıları aklayacak ve doğal çevreyi katledecek yeni bir imar barışı teklifiyle karşı karşıyayız. 1984’ten bu yana imar mevzuatına aykırı yapıların meşrulaştırılması için 13 kez imar affı çıkarılmıştır. Yine popülist söylemlerle süslenen ancak afetleri cinayetlere dönüştürecek bir imar barışı daha gündemdedir. Bilim ve teknik devre dışı bırakılarak, imar aykırılıkları meşrulaştırılmak istenmektedir. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak, bir kez daha uyarıyoruz: Bu yasa teklifini geri çekin!”

Trump’ın hediyesi - Resim : 2
İmamoğlu’na siyaset yasağının anlamı

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında hazırlanan iddianame dün ortaya çıktı. İster istemez başlıklar hep Türkiye’nin en büyük şehrinde yerel seçimleri iki kez (ama üç defa) kazanan bir belediye başkanının 7 yıl 4 aya kadar hapse atılması talebi üzerinden atıldı. Ancak bundan daha önemlisi, kendisi hakkında istenen ‘siyaset yasağı’ cezasıdır. Çünkü hapis cezası sonuçta ferdi bir cezadır. İmamoğlu cezaevine girer, yatar, çıkar... Ama İmamoğlu’na siyaset yasağı cezası sadece ona verilen bir ceza olmayacaktır. İstanbul’da 2019’da iki kez ve 2024’te bir kez daha ve daha da güçlü şekilde sandığa giderek kendisine oy veren milyonlarca İstanbulluya da verilecektir. Sadece onlara da değil. 2023 Genel Seçimleri’nde Millet İttifakı’na, Ekrem İmamoğlu da bu ittifakın parçası olduğu için oy veren ülke genelindeki seçmenlere de verilecektir. O yüzden İmamoğlu’na siyaset yasağı, halka siyaset yasağı konması demektir. İktidar böyle bir şeyi, ‘bağımsız yargı kararına saygı duyulmalı’ diyerek geçiştirilebilir mi?

Zor soru...