YAZARLAR

Trump çikçikosu daha da başkan maşkan olamaz!

Sadece Donald Trump’ı değil, oğul Trump’ı, Melania Trump’ı, kısacası aileden başka herhangi bir Trump’ı da başkanlık yarışında bir daha görmeyeceğiz. Bunları bir köşeye not ediverin beybiler. Derdinize yanın. Lale Devri çocuklarıydınız siz, zamanınız geçti... Okyanus bitti. Okyanusları içer, damatları da yerler.

Mr. President, you're fired! That’s it! “Adam kovuldu. İşte bu kadar!” da diyebiliriz.

Trump’ı bir daha görmeyeceğiz. ABD Başkanlık yarışında görmeyeceğiz demek istiyorum tabii ki. Çikçiko isterse bir on beş sezon daha şov programı yapsın, kaşını gözünü oynata oynata çırak beğensin kendine. “You’re fired!” diye ünlesin dursun. Kim karışır? Cemi cümlemizden uzak olsun yeter. Çikçiko sözcüğünü Maden dolaylarında kullandığımız manada kullanıyorum burada. Kuyruğu yanmış kedi gibi yerinde duramayan, oradan oraya dolaşıp densiz densiz konuşanlara “çikçiko” deriz biz. Meğersem bu çikçiko lafı kâğıttan yapma uçurtmadan geliyormuş. Öğrenmenin sonu yok vallahi.

Sadece Donald Trump’ı değil, oğul Trump’ı, Melania Trump’ı, kısacası aileden başka herhangi bir Trump’ı da o yarışta görmeyeceğiz. Bunları bir köşeye not ediverin beybiler. Derdinize yanın. Lale Devri çocuklarıydınız siz, zamanınız geçti... Okyanus bitti. Okyanusları içer, damatları da yerler. Ay neyse, Bahçeli gibi tekerleme kalıbıyla konuşmayayım böyle.

Okyanuslardan söz etmişken şunu da paylaşmadan geçmeyeyim, Doğu Perinçek okyanus kıyıları boyunca uzanan ABD eyaletleri üzerinden eşi benzeri görülmemiş bir siyasi analiz döktürdü geçen gün. Belki rastlamışsınızdır. Seçim sonuçlarının değerlendirildiği Tarafgir Bölge programında ABD haritası üzerinden yaptı bunu. Harita üzerinden seçim ve siyaset falı baktı. Aslında kendisi çoktan fal olmuş ama okuyanı yok. Dünya üzerinde, yüzde 0,5’lerde gezinen bir oy oranıyla (sanırım) siyaset sahnesinde elli yıl var olabilen ve bir özgüven donanması olarak okyanuslara açılabilen başka bir tek siyasetçi yoktur. CNN Türk’te de o akşam, demokratların güçlü olduğu okyanus kıyısındaki “saldırgan” eyaletlerden Ortabatı eyaletlerine ve oradan da iç kesimlere doğru ilerledikçe, ABD’de, cumhuriyetçilerin hâkim olduğu özgürlükçü yüzle karşılaşacağımızı söylüyordu! Bildiğimiz her şeyin tersi... Özgürlükçülükten de Ortabatı’dan nefret ettirdi yeminlen.

Şuur insanı Perinçek şunları söylüyordu: “Burada iki ABD çarpışıyor. Okyanuslara bakan Amerika ile iç taraftaki Amerika. Okyanuslara bakan tırnağını dünyaya geçiren Amerika. Okyanuslar dünyaya tırnağını gösteriyor. Demokrat Amerika ise içe dönmek isteyen Amerika, Trump’ın Amerika’sı, kırmızıyla gösterilen Amerika. Orta Amerika. Amerika bir yol ağzında ve bu harita o yol ağzını gösteriyor...” Hay dişin ağzan töküle senin... Sözlerin devamında şiraze iyice kayıyor zaten. Şu linkten bakıverin.

Tarafgir Bölge’de işler böyle yürüyor. Onu bir tarafa bırakıp Ahmet Hakan’ın bir gazete yazısına bakalım isterseniz. Bazı muhteşem cümlelerini aktarayım size. Şöyle diyor: “Bir güncük bile rahat bırakmadılar adamı koltukta... Geldiği gün başladılar ‘görevden alındı, alınacak’ geyiğine... Dünyanın teknoloji devleri adama cephe aldı... Televizyonlarda adamın konuşmaları ‘yalan konuşuyor’ diye kesildi... Sosyal medyada sansür yedi... Amerikan kurulu düzeni, adamı bir türlü hazmedemedi... Bütün bunlara rağmen... Ne oldu? Ne olacak: Kafa kafaya bitirdi seçimi Trump. Amerikan siyasetinde artık herkesin gündeminde şu konu var: Trump, önümüzdeki ABD seçimine gözünü diker. Ya kendi ya da oğlu Trump JR aday olur.” Satırı satırına bunu söylüyor! Senin de o saçın sakalın önen töküle Ahmet gibi... Seçim hiçbir şekilde kafa kafaya da bitirilmedi tabii ki. Alakası yok. Trumpların junior’ının başkanlığıyla kimi tehdit ediyorsun ki ayrıca? Mahcup Amerikalıların cevval sözcüsü seni. Hangi yerli ve milli seçim döneminde, muhalefet adaylarının, hatta bırakın HDP’yi filan, sadece Kılıçdaroğlu’nun bile bir anaakım ekranda rahat rahat yer bulduğunu gördün? Hangi seçimden sonra devletin imkanlarını sınırsızca kullanan, tüm kamu kaynaklarına ve her tür medyaya sınırsızca erişen bir iktidar karşısında, onca baskıya rağmen muhalefetin aldığı oydan ya da kazandığı belediyelerden söz ettin. Türkiye’deki bu durum karşısında esas kazananın muhalefet olduğunu ne zaman söyledin? Allah Allah ya, bütün “adalet arayışları” Amerika’da... Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak açık ve anlaşılır bir mektup bırakarak kayıplara karışıyor, 27 saat haber bile yapamıyorsunuz. O kadar sürreel bir durumdu ki damat boğduruldu da ondan sesiniz çıkmıyor diye düşünen oldu aramızda! ABD medyasına laf edenlere bakın...

İbrahim Karagül var bir de, Duvar okuyucusu tanımaz pek. Ben de tanıtacak değilim tabii ki. Ama sosyal medyada Y ve Z kuşakları onun hakkını da teslim etti. O kadarını söyleyeyim. “Trump enikonu kaderine razı olur da asıl İbrahim Karagül’ü nasıl sakinleştireceğiz biz” diye basbayağı darlandı çocuklar. Bakın neler söylemiş Karagül: “ABD yerleşik sistemi, kendisine savaş açan Trump'ı tasfiye etti. Bence bitmedi. ABD'nin içten çöküşü daha da hızlanacak. Oyun asıl şimdi başlıyor. ABD yeni HASTA ADAM!” Okyanusun öte ucundaki bir seçimin ardından bunca hezeyan. Oradaki oyunu da görüyor. Buradaki oyunu da görüyor. Kim hasta acaba? Neyse neyse...

ABD seçimleri üzerinden Türkiye projeksiyonu yapıyor, “Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” diyorlar...

Nagehan Alçı “Kaba saba ama hakiki” diyor Trump’a. Akıllara seza. Bunun üzerine üşenmedim, sağ popülizmin kaba saba olmayı “hakiki” olmaya eşitleyen manipülasyonunu tartıştığım bir program da yaptım zaten. Trump’ın yargılanmasına giden sürece onay verilirse, Trump tutuklanmaya kalkılırsa büyük sorunlar ve hatta iç savaş çıkar diyor. Gerçekten diyor bunu. Trump’ı başkanlığı sonrasında itip kalkarlarsa oğlu gelir, kendisi gelir, Melania gelir ama muhakkak 2024’te bir Trump -zombi gibi- çıkar gelir diyor. Sen geç bacım! Dosdoğru “ben geçerim ABD’nin başına” de yani... İnanmıyorsanız o cümleleri de kopyalayayım buraya: “...Biden’ın kazanmasından sonra görülüyor ki aynı çevrelerden ‘Trump tutuklanmalı’ sesleri yükselmeye başladı bile. Bana göre de Trump ırkçı ve cinsiyetçi bir megaloman. Tutulacak tarafı yok. Fakat eğer yüzde 50 oy almış bir eski ABD Başkanı her ne gerekçe ile olursa olsun tutuklanırsa ya da aşağılanarak yargılanırsa 2024 seçimlerine ABD çok daha büyük olaylarla girer. Bu gidişat böyle sürerse ABD’nin yaşayacağı ikinci bir iç savaşı kaçınılmaz görüyorum." 

İç sa-va-şı ka-çı-nıl-maz görüyor! Tövbe tövbe. Okyanus’un öte ucunda yapılan seçim üzerinden neyin savaşını görüyorsunuz? Üstelik neyin hakikisi oluyor bu Trump ayol!

South Dakota yöresinden bir çiftçi, New York dolaylarından bir emekçi, Arizonalı bir tır şoförü gibi, hep didinip hep çalışıp hep emeğinizin sömürüldüğü gerçeğiyle yaşıyor, kibar davranışlarla pek az karşılaşıyorsanız -bu illaki kaba saba olacağınız anlamına gelmese de- davranışlarınızın belirli inceliklerden uzak olması şaşırtıcı olmaz. Ama elli yıldır servet ve olanaklar içinde yüzüyorsanız ve hâlâ Trump’sanız ya da hâlâ Ali Ağaoğlu’ysanız, yesinler sizin hakikiliğinizi... Ben yemem vallahi.

“Kovuldun!” diye bağıran, dolar milyarderi şovmen bir iş adamı, ABD’nin kaybedenlerinin temsilciliğine soyundu. Oysa hiçbir zaman hiçbir şekilde kaybedenlerden olmamıştı. “Zamanın ruhu hali” bu garabet olguyu dünyanın pek çok köşesinde getirip burnumuza dayadı. Yoksa Trump gibi bir çikçiko normal koşullarda ABD Başkanlığını rüyasının en derin katmanlarında bile göremezdi.

Fakat ABD, paçozluğun “sahicilik” olarak sunulduğu bir faslın sonuna da geldi... Daha evvel de yazdım, bu otoriter liderlerden önceki dönemlerin haklar ve özgürlükler bakımından ya da demokratik değerlere saygı bakımından çok parlak ve temiz dönemler olup olmadığı meselesi değil mesele. Zulmü, haksızlığı, hukuksuzluğu ve dışlayıcılığı gördüğün yerde -liderler ve dönemler etrafında kıyaslayarak birine ya da diğerine razı olmaksızın- mücadele etmek ve mücadeleyi yükseltmek gerektiği meselesi... Trump öncesi de şöyleydi böyleydi tamam da mücadele de hep vardı. Trump’la haydi haydi mücadele edilecek, bu kadar anlayamadığınız şey ne?

Dünyanın birçok köşesinde Trumpgiller familyasıyla vedalaşma zamanı geldi bence. Her yeni seçim sonrasında aynı sonucu göreceğimize inanıyorum. Benim derdim Bolsanaro’yla tabii... Kiminle olsun?


Sevilay Çelenk Kimdir?

Sevilay Çelenk Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümünde öğretim üyesi iken barış imzacısı olması nedeniyle 6 Ocak 2017 tarihinde 679 sayılı KHK ile görevinden ihraç edildi. Lisans eğitimini aynı üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde 1990 yılında tamamladı. 1994 yılında kurulmuş olan ancak 2001 yılında kendini feshederek Eğitim Sen'e katılan Öğretim Elemanları Sendikası'nda (ÖES) iki dönem yönetim kurulu üyeliği yaptı. Türkiye'nin sivil toplum alanında tarihsel ağırlığa sahip kurumlarından biri olan Mülkiyeliler Birliği'nin 2012-2014 yılları arasında genel başkanı oldu. Birliğin uzun tarihindeki ikinci kadın başkandır. Eğitim çalışmaları kapsamında Japonya ve Almanya'da bulundu. Estonya Tallinn Üniversitesi'nde iki yıl süreyle dersler verdi. Televizyon-Temsil-Kültür, Başka Bir İletişim Mümkün, İletişim Çalışmalarında Kırılmalar ve Uzlaşmalar başlıklı telif ve derleme kitapların sahibidir. Türkiye'de Medya Politikaları adlı kitabın yazarlarındandır. Çok sayıda akademik dergi yanında, bilim, sanat ve siyaset dergilerinde makaleleri yayımlandı. Birçok gazetede ve başta Bianet olmak üzere internet haberciliği yapan mecralarda yazılar yazdı.