TMMOB Amed İl Koordinasyon Kurulu: Halkımızı ölüme mahkûm etmeyeceğiz

TMMOB Amed İl Koordinasyon Kurulu Meslek odalarının hedef alınmasıyla ilgili, “Birileri kasalarını dolduracak diye halkımızı ölüme, evsizliğe, açlığa mahkûm etmeyeceğiz” açıklamasında bulundu.

Google Haberlere Abone ol

Ardıl Batmaz

DİYARBAKIR - TMMOB Amed İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Kentsel Dönüşüm Komisyonu, Maraş merkezli depremlerin ardından gündeme gelen ‘Kentsel Dönüşüm’ ve ‘Rantsal Dönüşüm’ tartışmalarına ilişkin Harita Mühendisleri Odası’nda basın açıklaması yaptı. Açıklamayı okuyan Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformundan Doğan Hatun, “Diyarbakır’da belirlenen kentsel dönüşüm alanlarına ilişkin yapılan planlama çalışmaları tarafımızca incelenmiş olup bu planlamaların imar kanunuyla çeliştiği, halkı yerinden eden ve afetlere dayanıklı olmayan planlar (yer seçim kararları, sağlıksız yapılaşma modelleri-kamusal alanların yetersizliği, yolların durumu ve yüksek katlı yapılar gibi) olduğu tespiti yapılmıştır” dedi.

‘YAŞADIĞIMIZ ACILARIN RANTSAL YAKLAŞIMLAR SEBEBİYLE OLDUĞUNU HEPİMİZ GÖRÜYORUZ’

Yıkımların olduğu veya ağır hasarlı olarak tespit edilen bölgelerdeki yapıların çoğunun, mimarlık - mühendislik hizmeti almamış ya da bu hizmeti alsa dahi yeterli ölçüde denetimi yapılmamış alanlardan oluştuğunu belirten Hatun, “Bu bölgeler imarlı veya imarsız, hisseli ya da müstakil parsellerden oluşan ruhsatsız/ruhsatlı ya da ruhsata aykırı yapılardan oluşan bölgelerdir. Bugün yaşadığımız acıların da plansız, çok yönlü etkilerin düşünülmeden teknikten ve bilimsellikten uzak, rantsal yaklaşımlar sebebiyle olduğunu hepimiz görüyoruz” diye konuştu.

“Kentsel Dönüşüm kararlarının günlük hesaplarla alındığı ve siyasi süreçlere kurban edildiğini görüyoruz” diyen Hatun, Bağlar ilçesi Kaynartepe mahallesi ve Kayapınar İlçesi Peyas mahallesindeki kentsel dönüşümü de bu sebeple yargıya taşıdıklarını belirtti. Hatun, “Uygulanmak istenilen planlar, mevcut kanunlara aykırı olduğu için iptal edilmiş ve mahkeme yürütmenin durdurulmasına ilişkin karar vermiştir. Bizler, sağlıksız yapı stok alanlarının, yüksek risk taşıyan yerleşim alanlarının, standardı düşük ve niteliksiz alanların dönüşmesi konusunda defalarca açıklama yapmış kurumlarız. Ancak belirlenecek olan kentsel dönüşüm modelinde uygulamaların planlı bir şekilde ve dönüşümün ticari kaygılarla değil insan odaklı bir dönüşüm modeliyle yapılması gerektiğini özellikle vurguluyoruz. Kentimizde örneği bulunan kentsel dönüşüm alanı Suriçi bölgesinde vatandaşın sonraki süreçlerde yaşadığı mağduriyetler ve alanın tamamen ticarileşmesi herkes için en acı ve en çarpıcı örnektir. Yine Ben u Sen ve Fiskaya’da yaşananlar halkın sokaklarda kaderine terk edilerek perişan halde bırakılması da bu olumsuzluklara birer örnektir” ifadelerini kullandı.

‘MESLEK ODALARIMIZI HEDEF ALAN BAZI YANDAŞ VE MAAŞLI İFTİRACILARA AŞAĞIDAKİ CEVAPLARI VERMEK İSTERİZ’

Kentsel dönüşüm alanlarında yapılacak olan çalışmaların bilim ve teknikten yana, halkı yerinden etmeyecek şekilde bütünlüklü olarak ele alınması gerektiğini vurgulayan Hatun, “Dönüşüm sonrası bireysel tercihi olmadıkça, geçim sıkıntısı yaşaması; elektrik, su, doğalgaz, kapıcı ücreti, güvenlik ücreti, asansör bakımı gibi gelirine oranla aidat gibi harcamaları karşılayamayacağı sebebiyle zorunlu olarak bu alanlardan taşınmasına sebep olacak uygulamaları da doğru bulmuyoruz. Bu insanlara zorunlu giderlerinin karşılanmadığı, çalışabilecekleri iş olanaklarının sunulmadığı, sosyal devlet olma ilkesi gereği ücretsiz konut sunulmadığı veya ödeme seçeneklerinin altında ezilmeyecek yöntemlerin oluşturulmadığı seçenekleri de kabul etmiyoruz” diye konuştu.

‘BİRİLERİ KASALARINI DOLDURACAK DİYE BİZLER HALKIMIZI ÖLÜME, EVSİZLİĞE, AÇLIĞA MAHKÛM ETMEYECEĞİZ’

Deprem sonrası TMMOB'ye bağlı meslek odalarının hedef alınmasıyla ilgili de açıklamalarda bulunan Hatun, “Siyasi iktidar ve atanmışların yaptığı, her zaman olduğu gibi kamu yararı değil yandaşa rant oluşturmaktır” dedi. “İlçeye adımını dahi atmamış, sokaklarını gezmemiş olup konuyu manipüle eden ve yaşadığımız kayıpların sorumluları siyasi iktidar, temsilcileri, kayyımları ve koltuk işgal eden yandaşları olmasına karşın vebali başkalarına yüklemeleri için görevlendirilen maaşlı kişilerden de hukuk yolu ile hesap soracağız” diyen Hatun, sözlerine şöyle devam etti: 

“Kentsel Dönüşümde bizleri suçlayanlar, bankamatik kartlarının ellerinden alınacağından korkmuyor ise ve cesaretleri varsa sözcülük yaptıkları siyasi iktidardan, kentsel dönüşüm amacıyla İmar aflarından ve deprem fonundan topladıkları milyarlarca lirayı nerelere harcadığını da sorsun. Soracaklar ise örneğin Lice Devlet Hastanesinde olduğu gibi Kamu Hastaneleri Birliği tarafından hazırlatılan raporda depreme dayanıklı olmadığı belirtilmiş ve riskli olduğu raporlanmış olmasına rağmen 6 yıldır neden güçlendirilmediğini de sorsun. Bizler sizin ve sözcülüğünü yaptığınız iktidarınız gibi savundukları değerleri döneme göre değiştirenlerden ve satanlardan değiliz. Bilimsel bir dayanağı olmayan, zerre kadar toplum yararına katkısı olmayan, sadece yandaşlara rant sağlamak için kurgulanan bu kentsel dönüşüm modeline yine karşıyız. İmar affı, imar barışı gibi bilimden, teknikten uzak yasal düzenlemelerle doğa olayları afetlere dönüştürüldü, binalar insanlara mezar edildi. Kent merkezinde yüksek değerli kamu arsaları olmasına rağmen para için orman ve mera alanları talan edilmek üzere çıkarılan kararnameler gibi bu tarz bütün uygulamalara da karşıyız. Diyarbakır’daki kentsel dönüşüm alanlarının bugüne kadar yapılmamış olsa dahi artık afete karşı dayanıklı kent modelleriyle yapılması gerektiğini ve insanları yerinden etmeyen kentsel dönüşüm politikalarının gerekliliğini vurguluyoruz. Meslek örgütleri olarak bizler kentsel dönüşüm projeleriyle; yeni, kentten uzak ve kopuk alanlar oluşturulmadan bölge insanını yerinden etmeyen ve bölgesel bazda iş olanağı sağlayabilecek, afetlere karşı dirençli bir dönüşüm modelini savunuyoruz. Birileri kasalarını dolduracak diye bizler halkımızı ölüme, evsizliğe, açlığa mahkum etmeyeceğiz. Halkımız ve meslektaşlarımız için mücadele ettiğimizden ve etmeye devam edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Kirlenmiş, çürümüş sistemi yerle bir etmek için halkımızı dayanışmayı büyütmeye ve yaşanılabilir adil, eşit bir geleceği birlikte kurmak üzere sesimize ses katmaya çağırıyoruz.”