YAZARLAR

TL nasıl kurtulur ve Çin böreği

Avının kokusu kendi üstüne sinmiş kobra yılanları, farkında olmadan kendi kuyruklarını da yiyorlarmış, iştahla. Yiyin efendiler yiyin, para kokusu da böyle bir şey sizi baştan çıkaran, ama kendi yüreğini yiyene hiç rastlamadım doğada. Yeni bir cinstir bu galiba…

Masanın üstüne koyduk bekliyoruz. Gelsin de ne veriyorsa artık, sıcak bir şeyler girsin şu aç finansın karnına. Dolar aldı başını gidiyor, euro onun peşine takılmış, borsa aç-kapa, eski musluk reklamı gibi ‘açıyorum-kapıyorum, açıyorum kapıyorum'. Yoksa taş mı kaynatayım, boş tencerede küçük küçük müteahhitlerime, taahhüt verdiklerime. Ve faiz dediğin bir deli rüzgâr, püfür püfür, eh dışardan sallamak kolay…

-Ne salaksınız ya, kapitalizm olur da faiz olmaz olur mu? –

Hep beraber, Çin Dışişleri Bakanı Wang-Yi’yi bekliyoruz şimdi. Godot bile bu kadar hasretle beklenmedi ve etekleri tutuşmuş sarayın, şöyle ‘sevinçli bir telaş içindeydiniz’ hali, -ah canım- çin çin etraf ve hatta 2-3 gündür kimse sormuyor Biden aradı mı ya da bir bak telefon açık kalmış mı diye…

Ve masaya yatırılmış ‘Kanal İstanbul’ iştah verici, çekici, sıcak para mıknatısı, içi iyi pişmemiş biraz kanlı…

Benim içim rahat, daha 2019’da yazmışım yazımı. Hatta ihaleyi hangi Çin şirketinin alacağı bile var yazıda. Seyir edin göreceksiniz. İyi biliyorum bu Çin heyetini. Venezuela’da ticaret bakanıyla otururken gelmişlerdi, cep telefonu fabrikası açmak için. Devrimci bir bakandı bizimkisi, ‘Çıkmayın siz de yoldaşlar dinleyin’ demişti bize. Çok şık takım elbiseleri vardı konukların, belliydi paralı çocuklardı. Hemen "Sermaye sorunumuz yok. Yatırımın tamamını da biz yapabiliriz" demişlerdi, 100-200 milyon dolardı galiba. "Fakat ilk şartımız sendika istemiyoruz" diye eklediler…

Düşünsenize rüya gibi, burası için. Ah canım biz de istemiyoruz, hiç hiç. İnsanın sarılası sarılası geliyor, parası da bol, ‘çimdikleyin beni’ halinde olacak danışmanlar. Hem Godot gelmiş, hem sendika istemiyor. Adam bir de Komünist Partili onu mu kıracağız? Kümese müdür yapılmış tilki keyfi suratlarda, bin atlı çocuklar gibi şendik o gün saraylarda…

Bizim Venezuelalı devrimci bakan, 'sendika olmadan olmaz' diye kabul etmemişti önerilerini, saf oluyor bu çocuklar, halbuki önce ‘ekonomik kurtuluş’ öyle değil mi?

Beni de davet etselerdi keşke, seyretmek isterdim bu coşkulu sofrayı, dişler arasına sıkışmış dolarlar, yuanlar sıcak sıcak. Halbuki iyi anlarım Çin ekonomisinden, böreğinden, Çin lokantasında da çalıştım, yemek asansörü olarak…

Avının kokusu kendi üstüne sinmiş kobra yılanları, farkında olmadan kendi kuyruklarını da yiyorlarmış, iştahla. Yiyin efendiler yiyin, para kokusu da böyle bir şey sizi baştan çıkaran, ama kendi yüreğini yiyene hiç rastlamadım doğada. Yeni bir cinstir bu galiba…

 
 

Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...