TİHV: Yıkımın üstesinden OHAL ile değil, toplumsal dayanışma ile gelebiliriz

Türkiye İnsan Hakları Vakfı, deprem bölgelerinde üç ay süreyle OHAL ilan edilmesine tepki gösterdi: Yıkımın üstesinden toplumsal dayanışma ile gelebiliriz.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - Türkiye İnsan Hakları Vakfı, deprem bölgelerinde üç ay süreyle OHAL ilan edilmesine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Binlerce binanın yıkıldığı il ve ilçelerde ekonomik ve sosyal hayatın tümüyle çöktüğü ifade edilen açıklamada, depremin üzerinden geçen zamanda yaşananlara bakıldığında, açıkça bir “kriz yönetme krizinin” yaşandığı bu koşullarda can kaybının daha da artmasından büyük bir endişe duyulduğu kaydedildi.

'OLANAKLARIN ETKİN VE HIZLI ŞEKİLDE KULLANILABİLMESİNİN YOLU OHAL İLAN ETMEK DEĞİL'

Bu ağır tablo karşında siyasal iktidarın çare olarak yine güvenlikçi bir yaklaşımla OHAL ilan etmeyi tercih ettiği belirtilen açıklamada, "Elbette yıkımın büyüklüğü ile orantılı olarak kamu güç ve olanaklarının en etkin ve hızlı şekilde kullanılabilmesi için bazı tedbirlerin alınması gerekebilir. Ancak, bunun tek yolu hemen OHAL ilan etmek değildir. 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun da OHAL ilanına gerek kalmaksızın, afetle mücadelede siyasal iktidara önemli yetkiler vermekte, depremin yol açtığı yıkıma karşı kullanılabilecek yeterli araç ve olanak sağlamaktadır. Bu kanun gereğince depremin yaşandığı bölgelerde mülki idare amirleri, olağan zamanlarda sahip olmadıkları yetkileri kullanmak suretiyle arsa, bina, araç, tıbbi malzeme, ilaç, yiyecek, giyecek gibi malları temin ve askeri güçlerden yardım talep edebilirler" denildi.

'OHAL DEĞİL TOPLUMSAL DAYANIŞMA'

Siyasal iktidarın, her zamanki alışkanlığı ile yine karşı karşıya kalınan olağandışı durumda öncelikle insan haklarını iptal etme yoluna gittiğini ifade eden TİHV, Dokümantasyon Merkezi’nin tespit edebildiği kadarıyla 6-9 Şubat tarihleri arasında yaşanan ihlallere bakıldığında da bu gerçeğin açıkça görüldüğünü vurguladı. Hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri, gazetecilere yönelik baskı ve gözaltı uygulaması, sosyal medya paylaşımlarına ilişkin işlem başlatılması gibi hak ihlallerine de dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi;

"Yaşanan deprem, tüm yetki ve sorumlulukların tek elde toplanmasıyla birlikte, kurallardan ve kurumlardan kurtulma siyasetinin kamusal gücün toplumun yararı ve selameti için kullanılma imkânını nasıl ilga ettiğini bir kez daha çok açık şekilde ortaya koymuştur.  Evet, depremin yerle bir ettiği 10 ilde bugün büyük bir acı ve kaos yaşanmaktadır. Kamusal gücün yetmezliği ve hatta yokluğu söz konusudur. Siyasal iktidar, OHAL ilan etmek suretiyle, sosyal devletin yok oluşunun yol açtığı krizin görünürlüğünü gizlemek istemektedir. OHAL ilanı, toplumun söz konusu yetmezliği/yokluğu kendi dayanışmasıyla aşma çabasına yönelik bir darbe niteliğindedir. Yurttaşların yaşamını, sağlık ve esenliğini siyasal çıkarlar uğruna heba etmektir. Bu nedenle OHAL ilanından derhal vazgeçilmelidir. Şunu açıkça ifade etmek isteriz ki, depremin yol açtığı tarifsiz acıların ve ağır yıkımın üstesinden siyasal çıkar hesapları ve OHAL ile değil, insan hakları ilke ve değerlerine sahip çıkarak, toplumsal dayanışmayı büyüterek gelebiliriz." (DUVAR)