TİHEK’e yapılan 10 başvurudan 7’si kabul edilemez: Siyasetin aparatı

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na seçim sürecinde yaptıkları başvuruları reddedilen ESHİD Başkanı Nejat Taştan, “Gerçek bir ulusal eşitlik kurumuna ihtiyaç var” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Eşit Haklar İçin İzleme Derneği (ESHİD) 14 Mayıs’taki seçimlerden önce nefret söylemine karşı harekete geçilmesi, evsizlerin adrese dayalı kayıt sistemiyle oluşturulan seçmen kütükleri nedeniyle oy kullanamaması ve seçmenin ana dilde bilgilenme hakkının sağlanması için Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na (TİHEK) üç ayrı başvuruda bulundu. TİHEK, “doğrudan etkilenilmediği” gerekçesiyle başvuruları kabul edilemez buldu ve yanıtsız bıraktı.

Geçtiğimiz yıl yapılan 2 binin üzerindeki başvuruya yüzde 70 oranında “kabul edilemezlik” kararı veren kuruma tepki gösteren ESHİD Başkanı Nejat Taştan’a göre TİHEK siyasetin “aparatı” olmuş bir insan hakları kurumu.

‘ÜÇ RET’

Seçim döneminde siyasetçilerin nefret söylemi içeren açıklamalarını TİHEK’in seyrettiğini ifade eden ESHİD Başkanı Nejat Taştan Gazete Duvar’a konuştu. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin bir kısmının kamuoyuna yansıdığını, ama “buz dağının görünen yüzü”nün ardında hiç erişilemeyen insanlar olduğunu belirten Taştan’a göre yerel seçim döneminde nefret söylemi sayısı daha da artacak. Taştan’ın sorularımıza yanıtları şöyle oldu:

14 Mayıs seçimlerinden önce Türkiye’de ayrımcılığın önlenmesi, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi ile doğrudan ilgili olduğunu belirttiğiniz TİHEK’e üç başvuru yaptınız ve bunlar olumsuz sonuçlandı. Başvurularınızın içeriği neydi?

2011 genel seçimlerinden başlayarak Türkiye'de seçimleri izliyoruz. Bu yaptığımız başvurular, bu izlemelerin sonucunda sorun alanı olarak gördüğümüz konularla ilgiliydi. Bir tanesi evsiz insanların oy kullanamamasıyla ilgili bir başvuru yaptık. Diğeri, geçersiz oy sayısını da çok etkileyen seçmenin ana dilde bilgilenme hakkıyla ilgili bir başvuru yaptık. Bir de nefret söylemiyle ilgili bir çerçeve oluşturulmasıyla için başvuru yaptık. Üçüne de ret cevabı verildi.

‘YÜKSELTİLEN NEFRET SÖYLEMİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ’

Bu süreçte bu başvuruları yapmanıza neden olan ne tür tespitler yaptınız?

Türkiye'de seçim dönemlerinde çeşitli gruplara yönelik nefret söyleminin hem siyasi partiler hem adaylar hem medya tarafından yoğun olarak kullanıldığını, bunun yaygınlaştırıldığını gözlemledik. TİHEK kanunlarla kurulmuş bir kurum. Görevleri arasında ırkçılık ve nefret söylemiyle ilgili mücadele etmek de var. 2015’ten sonraki seçimlerde Türkiye herhangi bir insanın hayatını kaybetmediği bir seçim yapmadı. Yani o derece yükseltilen nefret söylemiyle karşı karşıyayız. Adaylar saldırıya uğruyor, siyasi partilerin kampanyaları saldırıya uğruyor. Medya ortamında Ermeniler, LGBTİ+ bireyler mülteciler üzerinden bir kampanya yürüyor ve bunun engellenmesi için bir başvuru yaptık. 2023 için dernek olarak yaptığımız başvuruların ret gerekçesi şu; bizim başvuruya yetkili olmadığımızı ve doğrudan zarar görmediğimizi söylüyorlar.

ESHİD Başkanı Nejat Taştan

’14 MAYIS’A KADAR SEYRETTİ’

14 Mayıs seçimlerine, yani ilk tura kadar Sinan Oğan, Zafer Partisi, Recep Tayyip Erdoğan bütün kampanya boyunca çok sayıda nefret söylemi kullandı. Fakat TİHEK’in hiç sesi çıkmadı. 28 Mayıs’a gidildiği süreçte Zafer Partisi Millet İttifakı'ndan yana tavır koyunca TİHEK bir açıklama yaptı ve sayfasına koydu. Dedi ki, “Biz nefret söyleminden kaygılıyız ve izliyoruz’.  Görevimiz değil diyen kurum 14 Mayıs'a kadar seçimleri seyretti, hiç sesini çıkartmadı. Ama mart ayında yaptığımız bizim başvurumuza hiç ses çıkarmayarak görevsizlik kararı verdi. Politik bir karar var ortada ve siyasetin aparatı olmuş bir insan hakları ulusal kurumuyla karşı karşıyayız.

‘GERÇEK ULUSAL EŞİTLİK KURUMUNA İHTİYAÇ VAR’

Sizin bu başvurularınızın yanı sıra TİHEK’in 2022 yılı faaliyet raporunu incelediğimizde 2 bin 20 başvuru yapıldığını görüyoruz. 2021’deki başvuru sayısı ise bin 185.  Artan bu başvurular bize ne anlatıyor?

Birkaç anlamı var. Ama temel anlamı şu. Türkiye'de hak ihlalleriyle ve ayrımcılıkla ilgili çalışan ve kısa sürede karar üretme yeteneğine sahip bir kuruma ihtiyaç var. Yani gerçek bir ulusal eşitlik kurumuna ihtiyaç var. TİHEK’e başvurmanın hiçbir maliyeti yok. Altı ay içinde başvurunuzu sonuçlandırmak zorunda. Başvuru sürecinde de avukata ihtiyacınız yok. Sayılardaki artış Türkiye'de adaletsizliğin altını çiziyor. Geniş kesimleri, toplumun farklı kesimlerini, dezavantajlı grupları etkileyen ciddi bir ayrımcılıkla karşı karşıyayız. Türkiye'de ayrımcılık bakımından bilinenin aksine çok yaygın bir durum var. Hak ihlalleri çok yoğun. Cezaevlerinden çok başvuru var. Dolayısıyla dışarıya erişemeyen, avukata, hukuksal desteğe erişemeyen insanlar TİHEK’e başvuru yapıyor.

‘SINIRLI SAYIDA İHLAL KARARI VAR’

TİHEK’in 2022 raporuna baktığımızda ihlal olduğu belirtilerek yapılan başvuruların yüzde 70’inin kabul edilmediğini, öte yandan incelenen yüzde 30’luk kesimde de pek çok başvurunun reddedildiğini görüyoruz.

Yüzde yetmişi kabul edilemez, yani hiçbir şekilde görüşülemez başvuru statüsünde.  Geri kalan yüzde otuzu incelemiş, bir kısmına ihlal yoktur yanıtı vermiş, bir kısmına uzlaşma kararı vermiş, bir kısmı inceleme aşamasında. Sınırlı sayıda ihlal kararı var. Şimdi gerçekten TİHEK kanunu ve görev alanını bilmeden başvuru yapan insanlar var. Yüzde 70’in içinde bir kısım böyle başvurular var. Fakat bunun bir nedeni var. TİHEK kuruldu ve temel görevi insan haklarının korunması, ayrımcılığın önlenmesi. Bir ek görevi daha var; kapalı kurumlarda işkence ve kötü muamelenin önlenmesiyle ilgili görev yapmak zorunda. Yani CPT gibi kapalı kurumlara gidecek, ziyaret edecek, işkence ve kötü muameleyi tespit etmeye ve önlemeye çalışacak. TİHEK kurulduğundan beri kendisini anlatmadı. Gidip Roman gruplara, yoksul gruplara, engelli gruplara kendisini anlatması gerekiyordu, anlatmadı. Ben buradayım demesi lazım ama bilinirliği yok, en çok cezaevlerinde biliniyor kurum.

‘TİHEK KANUNİ YETKİLERİNİ DEVLET KURUMUNA KARŞI KULLANMAKTAN İMTİNA EDİYOR’

TİHEK’in erişilebilirliği mi yok?

Evet. Bunu bilinçli olarak yapmıyorlar. TİHEK kanuni yetkilerini devlet kurumuna karşı kullanmaktan imtina ediyor, çünkü bağımsız değil, tarafsız değil. Bakın şu anda görev yapan kuruldan iki kurul üyesi AK Parti'den milletvekili aday adayı oldu. Bir tanesi aday yapıldı ve Rize milletvekili oldu. Cumhurbaşkanı tarafından atanan yedi üyeden bahsediyoruz. Paris ilkelerine uygun olması gereken bir kuruldan tarafsızlık beklemek zaten mümkün değil. Ama buna rağmen insanlar başvuru yapıyor.

‘TİHEK DEPREMDEN SONRA ÜÇ KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ HATAY CEZAEVİ’NE GİTMEDİ’

TİHEK herhangi bir cezaevinde işkence vardır raporu yazmaz, yazamaz. Giden inceleme heyeti gözüyle tanık olsa bunu yazabilecek bir tarafsızlık ve bağımsızlık statüsüne sahip değil. Nitekim bunun örnekleri de var. Türkiye'de dönem dönem işkence vakaları kamuoyunun gündemine düşer. Gazetelerde haber olur. Bakın deprem sonrası bölgeye gidiyoruz vesaire diye TİHEK’in bir sürü reklamı var. Hatay Cezaevi'nde isyan çıktı. Üç kişi yaşamını yitirdi. TİHEK gidip Hatay Cezaevi'ni incelemekle kanunen görevli, ama gitmedi.  Gittiğinde raporlayabilecek pozisyonu olmadığını biliyor. Dolayısıyla halk deyimiyle; ne şiş yansın ne kebap misali çalışıyor, görmezden geliyor.

ÖLEN TUTUKLU BOZAN TİHEK’E BAŞVURMUŞ

Bakın Yargıtay cezasını onayladı, Garibe Gezer hayatını kaybetti. Dört cezaevi gezdi, avukatları defalarca “müvekkilimize işkence yapılıyor” diye açıklama yaptı. TİHEK gidip araştırmadı. Bir başka örnek Mehmet Bozan. Roman kökenli bir mahkûm. Keskin cezaevinde hayatını kaybetti. Ailesine yazdığı 11 mektup var. Kendisine yapılan muameleleri anlatıyor ve 2022 yılında hayatını kaybetti. 2022’de başvuru yaptık. Biz bu başvuruyu yaparken öğrendik ki Mehmet Bozan aslında 2021 yılında Keskin Cezaevi'nden TİHEK’e başvuru göndermiş ve TİHEK “kabul edilemezlik” kararı vermiş. TİHEK 2021 yılında Keskin Cezaevine bir ziyaret yapmış. Aradan iki yıl geçmiş. Ortada Keskin cezaevinin raporu yok.

‘BUZ DAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ’

TİHEK’e yapılan başvurulara baktığımızda özellikle cezaevlerinden ve adil yargılanma hakkına dair itirazların çok olduğunu görüyoruz. TİHEK öte yandan bazıları haberli bazıları da habersiz cezaevlerini de incelediğini raporunda belirtiyor. Özellikle cezaevlerinde ne yaşanıyor?

Bir örnek daha vereyim; Mehmet Emin Özkan. Yüzde 86 oranında engelli. Cezaevinde kendi başına kalamıyor. Özkan'ın kalma koşulları işkence boyutuna varmış durumdaydı, bir başvuru yaptık. Diyarbakır D tipi Cezaevi'ne gittiler. Ve sonuçta tedavisinin yapılabileceği bir hastaneye sevk kararı çıktı. Kaçma şüphesi var diye elleri kelepçeli olarak tedaviye götürüldü. Tedavi edilirken çekilmiş, ellerinde kelepçe olan resimler var. TİHEK bunun gerekçesini cezaevi idaresine soruyor, ‘kaçma şüphesi vardı’ yanıtını alıyor. TİHEK bu yanıtı kabul etti, insan haklarına aykırı bulmadı. Türkiye cezaevlerinden kamuoyuna yansıyan şeyler var. Bunu hepimiz biliyoruz. Bütün toplum biliyor. Adalet Bakanlığı da biliyor. Ama kapalı kapıların ardında yaşananlar ancak yansıyabilenler. Yani buz dağının görünen yüzü. Hiç erişemeyen insanlar var. Türkiye cezaevlerinde kötü muamele yoktur demek mümkün değil. İşkence yoktur demek mümkün değil.

‘KAPALI KURUMLARIN SİVİL GÖZETİME AÇILMASI GEREKİYOR’

Kapalı kurumların bağımsız sivil gözetime açılması gerekiyor. Açın, gidelim, bakalım, heyetlerinize de dahil edin. Bu sivil gözetimin olmaması nedeniyle insanların yaşadıkları hak ihlalleri duvarların arkasında kalıyor. Biz de o duvarların çatlaklarından sızan bilgilerle bugün bunları konuşabiliyoruz.

‘TİHEK MAHKEMELERE GÖRÜŞ VERMELİ’

TİHEK’e dair çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz. Peki bugünden TİHEK’in ne tür adımları atması gerekiyor?

Bu kurul genişletilmeli. Bu kurula insan hakları örgütlerinden en az iki temsilci verilmeli. Kurulda çoğulculuk sağlanmalı, azınlıklarla ilgili bir üye olmalı. LGBTİ temelinde ayrımcılık mutlaka eklenmeli.  Kanunda bir değişiklik yapmalı ve sivil toplum örgütlerine başvuru yapma yetkisi verilmeli. TİHEK para cezası kesiyor ve o para cezası kuruma kalıyor. Bu mağdurun yaşadığının tazmin edileceği bir miktar yapılmalı ve para cezası mağdura gitmeli. TİHEK mahkemelere görüş vermeli, kamuya yönelik açıklamalar yapmalı.

‘NEFRET SÖYLEMİ ARTACAK’

9 ay sonra yerel seçimler yapılacak. TİHEK bugünden ne tür adımlar atmalı ki siz yeni başvurularda bulunmayın?

Yerel seçimlerde nefret söylemi daha fazla olacak. Genel seçimlerde 600 milletvekili adayı ve cumhurbaşkanı adayı vardı. Yerel seçimlerde binlerce aday olacak.  Genel seçimin en az beş katı, altı katı adayla karşılaşacağız. Nefret söylemi kullanma potansiyeli olan grup büyümüş olacak. Dolayısıyla nefret söylemi mutlak surette daha artacak. Çünkü bizim geçmiş dönem deneyimimiz de bunu söylüyor. TİHEK’in kendisine başvuru yapsak da yapmasak da bu nefret söylemini izlemesi, önlemek için bir çerçeve oluşturması, sonrasında da raporlaması gerekiyor.