YAZARLAR

Tekzip, genç evlilik, çocuğun cinsel istismarı

“Genç evlilik” nedir? Medeni Kanun evlilik için her iki cinsiyet için de eşit olarak 18 yaş şartını alt sınır olarak getiriyor. 18 yaş günümüz sosyolojik dokusu içinde çoğumuza evlilik için “çok genç, çok erken” bir yaş olarak görünür. Ancak yasal olduğu için 18 yaşındaki evlilikler Ceza Kanunu'nca suç sayılmaz.

Hale Güzin Kızılaslan/csgorselarsiv.org

 

9 Aralık Çarşamba günü Gazete Duvar ana sayfasında bir tekzip metniyle karşılamanıza yol açan kişi olarak öncelikle okurlarımızdan samimiyetle özür diliyorum. Affedilmez bir hata yaparak tekzip metnini yayınlamak zorunda bıraktığım Gazete Duvar ekibine de özür borçluyum. 2016 Kasım'ında Meclis Genel Kurulu'na sunulan ve çocuğun cinsel istismarı suçunu düzenleyen TCK madde 103 kapsamında hüküm giymiş faillerin, “evlilik” halinde serbest bırakılmasını içeren önergede imzası olduğunu yazdığım için Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçar’dan da özür diliyorum. O önergede Gülaçar’ın imzası yokmuş, o tarihte milletvekili değilmiş.

Bu bilgi hatasının ötesinde hiçbir kelimesi “hezeyan”, “şeref ve haysiyet yoksunluğu” ithamlarını hak etmeyen yazımda ele aldığım konulardan birisi vekilin “genç evliler” konulu bir talebiydi. Sırf yaptığım bir maddi hata nedeniyle haklı olarak yayından kaldırılan yazının tümden yanlış zannedilmesine, konunun önemsiz bulunmasına gönlüm razı değil. Bu nedenle yazının ilgili bölümünü, hatadan arındırılmış olarak tekrar yazmak istedim. Adalet ve Kalkınma Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Üyesi ve Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçar tarafından gönderilmiş olan tekzip metninden bir alıntıyla başlamak istiyorum. Tüm siyasi partilerin, milletvekillerinin, karar vericilerin çerçeveletip duvara asmasını umacağımız kadar yerinde bir tespitte bulunmuş sayın vekil.

“Cinsel istismar suçunu suç olmaktan çıkarmak yönünde talep, şeref ve haysiyet sahibi hiç kimsenin teklif edemeyeceği bir durumdur.”

Malum ülkemizin bir reform gündemi var. Muhtemelen bu çerçevede Abdulhamit Gül, İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nda milletvekillerinin görüşlerine başvurmuş. 3 Aralık tarihli toplantıda Gülaçar, komisyon üyesi milletvekillerinden birisi olarak şöyle bir talepte bulunmuş: “Genç yaşta evlilik yapanların sorunlarının bitirilmesi noktasında Sayın Bakanımızdan istirhamım, bu konunun gündeme getirilip çözülmesidir. Çok fazla mağdur aile söz konusu. Anneler, çocuklar, evlatlar dışarıda; babalar içeride. Bunlar orantısız, ciddi cezalar almış. Bu mağduriyetin giderilmesi bakandan istirhamımdır." Adalet Bakanı, yargı reformu için milletvekillerinin muhtemel bir düzenlemede yer almasını gerekli gördükleri konular üzerine görüşlerini dinlerken Osman Nuri Gülaçar’ın görüşü “genç evlilikler” ve “orantısız ciddi cezalar almış babalar” hakkındaki sorunun çözülmesi isteğini dile getiriyor. İlgili yazının içerdiği bu bilgi tekzip metninde yalanlanmadığı için doğruluğu kanıtlanmış sayılarak üzerine hep birlikte düşünelim.

“Genç evlilik” nedir? Medeni Kanun evlilik için her iki cinsiyet için de eşit olarak 18 yaş şartını alt sınır olarak getiriyor. 18 yaş günümüz sosyolojik dokusu içinde çoğumuza evlilik için “çok genç, çok erken” bir yaş olarak görünür. Ancak yasal olduğu için 18 yaşındaki evlilikler Ceza Kanunu'nca suç sayılmaz. Demek ki “genç evlilik” olarak isimlendirilip düzenleme talep edilen evliliklerde tarafların yaşı 18’in altında olmalı çıkarımı, hezeyan sayılmaz umarım. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi “18 yaş altındaki her birey çocuktur” hükmünü getirip ülkemizde imzaladığı için çocuklardan söz edildiğini söylemek de hukuken suç olamaz, galiba. Ancak istisnaları da hatırlayalım. Sözleşme 18 yaş altındaki her bireyi çocuk saymakla birlikte Medeni Kanun istisnai düzenleme yapmış ve 17 yaş için veli/vasi izniyle, 16 yaş için hakim kararıyla resmi nikah kıyılmasına izin vermiş.

Tüm bu şartlar dikkate alındığında, mağduriyetlerinin giderilmesi istenen “genç evliler” 16 yaşın altında olmalı. Umarım bu çıkarım da niyet okuma sayılmaz. Peki bir de vekilin, “orantısız ciddi cezalar” sözüne dikkat edelim. Evlilik ve ciddi ağır cezalar söz konusu olduğunda 15 yaş ve altındaki yaşları düşünmemiz kaçınılmaz. Ciddi ağır cezalar 15 yaş ve altındaki çocuklarla ilişkili çünkü. Ve Ceza Kanunu Madde 103 ile düzenleniyor. Öz olarak söylemek gerekirse 15 yaş ve altındaki çocuklara yönelik her türlü cinsel eylemi, çocuğun cinsel istismarı suçu olarak değerlendirip ağır cezalar getirmiştir bu madde. 2014 yılında maddede yapılan değişiklikler sonrası Anayasa Mahkemesi maddeye ilişkin iki ayrı iptal kararı vermişti. Dolayısıyla 2016 yılında, ilgili maddeye ilişkin yeni düzenleme kaçınılmaz olmuştu. O tarihten bugüne kadar da çeşitli mecralarda yeniden düzenlenmesi veya madde kapsamında hüküm giyenlere yönelik af talepleri hiç eksik olmadı, bilindiği gibi. Fakat yaygın olarak her mecrada dile getirilen talepler hiçbir zaman çocuk cinsel istismarına af talebi ismiyle yer almadı elbette.

 


Berrin Sönmez Kimdir?

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak akademiye geçti. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na giriş süreci üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Halkevi ve kültürel dönüşüm konulu doktora tezini yarıda bırakarak akademiden ayrılıp öğretmenlik yaptı. Daha sonra tekrar akademiye dönerek okutman ve öğretim görevlisi unvanlarıyla lisans ve ön lisans programlarında inkılap tarihi ve kültür tarihi dersleri verdi. 28 Şubat sürecindeki akademik tasfiye ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağımlı yargısı, akademik kadroları “rektörün takdir yetkisine” bırakarak tasfiyeleri gerçekleştirdiği ve hak arama yolları yargı kararıyla tıkandığı için açıktan emekli oldu. Sırasıyla Maliye Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ortalama dört-beş yıl demir atarak çalışma hayatını tamamladı. Kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunucusu, feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.