'Taşgetiren, Dilipak, Davutoğlu, Babacan, Gül, savruldular değil mi?'

Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, eski yol arkadaşlarına seslendi "Nasıl alıştık mı adaletsizliğe?" diye sordu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Karar yazarı Ahmet Taşgetiren bir zamanlar yan yana durduğu iktidara yakın çevrelere seslendiği yazısında "Benim aleyhimde, dün yan yana durduğunuz pek çok insanın aleyhinde pek çok şeyi dolaştırdınız sosyal medya ortamında" sözleriyle sitem etti. Adaletten, ahlaktan bahsedenin “muhalefet dili ile konuşuyor” diye dışlandığını belirten Taşgetiren, Abdurrahman Dilipak, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Abdullah Gül gibi isimlere "mahalleyi sorguladıkları için savruldular" yakıştırmasının yapıldığını ifade etti. 

"Ahlakı unutalı çok mu oldu?" diye soran Taşgetiren, yazısını "Bu yazımı da sosyal medya kanallarında dolaştırmaya ne dersiniz? Haydi Allah’a emanet!" cümlesiyle tamamladı. 

Taşgetiren'in yönelttiği sorular şöyle: 

"Nasıl, alıştık mı adaletsizliğe?

'Harp hiledir' anahtarı her kapıyı açıyor, içimize bir ilkeye göre hareket ettiğimiz itmi’nanı – iç doyumu veriyor mu?

Abilerimizin, reislerimizin yargıyı vaziyete göre kullanma biçimi bizi keyiflendiriyor mu?

Kıs kıs gülüyor muyuz kendi aramızda?

'Nasıl da gol atıyoruz' havalarında mıyız?

Ahlâkı unutalı çok mu oldu? Ahlâk kelimesi kullananlara 'sen hala oralarda mısın?' sorusu ile mi karşılık veriyoruz?

Bakalım içimize, fetö yöntemlerini çok da yadırgamıyoruz değil mi? Yeter ki bize yarasın. Demek o yöntemlerle değil, onu kullananın biz olup olmaması ile ilgiliymiş sorun.

Yazılı sınavda 100 puan alan öğretmen adayını mülakatta 50 puan artı torpilimizle geçtiğimizde içimiz sızlamıyor değil mi?

Devletten, yüz bilmem kaç kere değiştirilmiş ihale yasası ile ballı ihale alan müteahhit kardeşimiz vakfımıza bir yurt yaptırdıysa onun yuttuğu balı görmemeyi ahlâk haline getirdik değil mi?

Bir zamanlar 'Zulüm nereden gelirse gelsin ona karşıydık, mazlum kim olursa olsun onun yanındaydık' şimdi yargı yoluyla zulüm icra ediliyor ve bu, siyaseten bizim işimize geliyorsa 'yargı sürecine saygı'yı şiar haline getirdik değil mi? O yargı süreci, sonunda bizi biçiyorsa hiç de saygıya layık değildi bir zamanlar. 'Adalet adalet' diye bağırıyorduk. Öyle ki siyasi hareketimizin sembolü haline gelmişti adalet.

Ama şimdi her birimizin, -siyaset öyle gerektiriyorsa- -yargısız infazcı oluşumuzun farkına bile varmayabiliyoruz değil mi?

Ahlâktan söz etmek naiflik oldu, ne dersiniz?

(...)

Mahalleyi, Mahalle’nin iktidarını, iktidarın güç kullanma üslubunu sorgulayana Mahallenin gazetelerinde yazı yazdırılmaz, televizyonlarına çıkarılmaz, hatta başka tv’lere verilen listelerde bile 'bunları çağırmayın' notu iletilir değil mi? Bir yerde yazacak olsalar orasını reklam ambargoları ile boğmak âdettendir değil mi? Ucundan kıyısından eleştirel üç – beş cümle kuran, trollerin cehennemine atılıyor, sütunu dar ediliyor, bir daha 'densizlik' yapmayacağına dair yemin billah ettiriliyor değil mi?" (HABER MERKEZİ)