TASC, Erdoğan'ın kuzeninin imzaladığı anlaşma için Dışişleri'nden özür diledi

Erdoğan'ın kuzeni Dr. Halil Mutlu'nun imza attığı TASC-Ortodoks Yahudi Ticaret Odası deklarasyonu fotoğrafı için, Dışişleri'nden özür dilendi. Dışişleri'nden konuyla ilgili açıklama gelmedi.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran (ortada), TASC Eş Başkanı Günay Evinç (sağda).
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kuzeni Dr. Halil Mutlu'nun eş başkanlığını yaptığı Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC), Ortodoks Yahudi Ticaret Odası ile yayınladığı deklarasyon için Dışişleri'nden özür diledi. Dışişleri Bakanlığı'nın 'Filistin davasına ihanet' diye tepki gösterdiği Abraham Anlaşmaları'na açık destek verilen anlaşmanın imza törenine Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran da katılmıştı. Kıran'ın çektirdiği fotoğrafta elinde tuttuğu belgenin 4 ve 5. maddelerinde Abraham Anlaşmaları'na destek verildiği görüntülenmişti.

Trump döneminde İsrail ile BAE arasında imzalanan ve "Filistin davasının sonu" olarak değerlendirilen Abraham Anlaşması'na destek içeren imzalanan anlaşmada yer alan maddelerin olduğu ortaya çıkması sonrası TASC, önce anlaşmadan çekildiğini açıkladı daha sonra da yaptığı yazılı bir açıklama ile fotoğrafta yer alan Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran'dan özür diledi. TASC tarafından Türkçe ve İngilizce yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi:

'BİLGİ VERME SORUMLULUĞUMUZU YERİNE GETİRMEDİK'

"Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran'ın Birleşmiş Milletler Genel Kurul haftası sırasında Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi TASC'ın düzenlediği yıllık faaliyetin konukları ve organizatörleriyle, faaliyet devam ederken kendilerinin talepleri üzerine fotoğraf çektirme nezaketi gösterdi. Yahudi Ticaret Odası Başkanı Duvi Honig ve TASC Eşbaşkanı Günay Evinch bu sırada önceden planlanmaksızın bu fotoğrafın çekilmesini talep ettiler. Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran'a söz konusu sivil toplum girişiminin içeriği hakkında önceden bilgi verme sorumluluğumuzu yerine getirmedik. Fotoğrafta bu deklarasyonu göstermek de bizim hatamızdı. Bakan Yardımcısı Kıran'dan ve kamuoyundan ortaya çıkabilecek herhangi bir yanlış anlama için özür diliyoruz" ifadesi yer aldı.

Dışişleri Bakanlığı ise konuyla ilgili bir açıklama yapmadı.

ABRAHAM ANLAŞMALARI NEDİR?

ABD eski başkanı Donald Trump ve damadı ve başdanışmanı Jared Kushner’in öncülüğünde, Beyaz Saray’da İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri ile "Barış ve diplomatik ilişkilerin kurulması", Bahreyn ile 'tam diplomatik ilişki' anlaşmaları 15 Eylül'de gerçekleşti. Bu anlaşmalara Başkan Trump, Musevilik dini içerisinde yer alan "Abraham Anlaşmaları" adını verdi. Arap dünyasında 1977’de Mısır ve 1994’de Ürdün ile kurulan diplomatik ilişkilerden sonra, 2020 yılında Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn, İsrail’i devlet olarak tanıdı.

Ne olmuştu?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kaleme aldığı "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" kitabının ABD lansmanını New York'ta düzenleyen ve Erdoğan'ın kuzeni olan Dr. Halil Mutlu'nun eş başkan olduğu Türk Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC), Ortodoks Yahudi Ticaret Odası ile deklarasyon 19 Eylül'de bir deklarasyon imzalandı. Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran'ın elinde tuttuğu belge ile poz vermesi tartışmalara neden oldu. Bunun sebebi ise belgedeki 4. ve 5. maddenin, Dışişleri Bakanlığı'nın 'Filistin davasına ihanet' sözleriyle tepki gösterdiği, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile İsrail arasında geçen sene imzalanan Abraham Anlaşmaları'na açık destek verilmesi idi.

Konunun Karar gazetesi tarafından haber yapılmasının ardından DEVA Partisi Kurucu Üyesi Metin Gürcan, Twitter hesabından, "Filistin davası sizlere ömür!" diyerek şu ifadeleri kaydetti: "Bugün imzalandı. 'Filistin davası' sizlere ömür! Hele Dışişleri Bakan Yardımcısının şu gururla tuttuğu belgenin 4. veya 5. maddesini ben veya Sn. Ünal Çeviköz televizyonlarda konuşsak sanırım bizi 'yandaş medya' çarmıha gererdi."

 

Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran (ortada), TASC Eş Başkanı Günay Evinç (sağda). 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da ziyareti sırasında TASC tarafından The Manhattan Center’da düzenlenen "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" konferansına katılmıştı. 19 Eylül tarihinde burada bir konuşma yapan Erdoğan, TASC yönetim kurulu üyeleriyle aile fotoğrafı da çektirirken ABD Türk Toplumuna başarı ödüllerini vermişti.

Tartışmalı maddelerde ne deniyordu?

Deklarasyonun 4. maddesinde İsrail ve Türkiye'nin karşılıklı olarak boykot, elden çıkarma ve yaptırımlara karşı çıkacağı bildirilirken, 5. maddede de Abraham Anlaşmaları gibi girişimlerle bölgesel barışı, refahı ve güvenliğin destekleneceği yer aldı.

Deklarasyonda TASC Eş Başkanları Günay Evinç ve Halil Mutlu ile
Ortodoks Yahudi Ticaret Odası Başkanı Duvi Honig imzası bulunuyor.

Dışişleri Bakanlığı ne demişti?

BAE, Bahreyn, Sudan ve Fas, İsrail ile "ilişkileri normalleştirme" kapsamında, 15 Eylül 2020'de Abraham Anlaşmaları'nı imzalamış, Dışişleri Bakanlığı da BAE'yi 'ABD planı üzerinden gizli hesaplar yapmaya çalışmakla' suçlamış, bu şekilde Filistin'in iradesini de yok saydığını açıklamıştı.

Dışişleri, BAE'nin 'Filistin davasına ihanet ettiğini' belirterek şu açıklamayı yapmıştı:

"ABD, İsrail ve BAE tarafından açıklanan ve İsrail-BAE ilişkilerinin bütünüyle normalleştirilmesini öngören ortak bildiriye ilişkin olarak Filistin halkı ve Yönetimi tarafından gösterilen güçlü ve müşterek tepkiyi haklı buluyoruz.

2002 yılında Suudi Arabistan öncülüğünde Arap Ligi tarafından geliştirilen ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nca da desteklenen Arap Barış Planı’nın BAE tarafından tek yanlı bir tasarrufla ortadan kaldırılmaya çalışılması son derece endişe vericidir.

Hal böyle iken, söz konusu üçlü bildiriyi Filistin davasına destek olarak takdim etmenin hiçbir inandırıcılığı yoktur.

Zaten ölü doğan ve hiçbir geçerliliği olmayan ABD planı üzerinden gizli hesaplar yapmaya çalışan BAE, bu şekilde Filistin'in iradesini de yok saymaktadır.

BAE liderliğinin Filistin halkının ve Yönetiminin rızası hilafına Filistin adına İsrail'le müzakereler yürütme ve Filistin açısından hayati önem taşıyan konularda taviz verme yetkisi hiç bir şekilde yoktur.

Kendi dar çıkarları uğruna Filistin davasına ihanet ederken, bunu adeta Filistin için yapılan bir özveri gibi takdim etmeye çalışan BAE'nin bu riyakar davranışını tarih de, bölge halklarının vicdanı da unutmayacak ve asla affetmeyecektir." (HABER MERKEZİ)