Taş ocağı mı içme suyu mu?

Toprak bilimci Prof. Dr. Doğan Kantarcı, Büyükçekmece Gölü Havzası üzerine bir değerlendirme hazırladı. Çalışmada taş ocaklarıyla içme suyu üretimi arasında bir seçim yapılması gerektiği vurgulanıyor.

Google Haberlere Abone ol

Çanakkale ve İstanbul Boğazları’nın buz devrinde “Würm Buzulu ve benzerlerinin erimesi ile başlayan Tufanlar Devrinde (Pleistosen) oluşan çöküntüler ile açıldığı” kabul edilir. Binlerce yıl sonra bugün İstanbul için hayati öneme sahip olan Büyükçekmece ve Küçükçekmece gölleri de bu devirde oluşmuş.

Büyükçekmece Gölü, İstanbul’un içme suyu kaynaklarından biri olarak kullanılıyor. Gölün batısında, “Çatalca Kütlesi” adı verilen bölge bulunuyor. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji anabilim dalından emekli Prof. Dr. Doğan Kantarcı “Çatalca Kütlesi’ndeki Karst Kaynakları ile taş ocakları ve Büyükçekmece Gölü Havzası üzerine bir değerlendirme” hazırladı.

‘DİNAMİT YÖNTEMİ KULLANILIYOR’

Çalışmada değinilen “Çatalca Kütlesi”, Çatalca Yarımadası ile Ergene Havzası’nı ayırıyor. “Çatalca Kütlesi”, Büyükçekmece Gölü’nün su toplama havzasında yer alıyor. Aynı zamanda “gölün ve derelerin yakın ve orta mesafeli koruma alanı” içinde bulunuyor. Bu bölge kil çimentolu kireçtaşlarından oluşmuş.

Çalışmada “Çatalca Kütlesi” denen yerde taş ocağı açılmaması gerektiğinin altı çizilerek “Buna rağmen taş ocakları açılmış dinamit ve anfo patlatmaları ile kireç taşı gevşetilip, kırma taş elde edilmiştir. Ancak patlatmalar yeraltı suyunu sızdıran ince çatlak sisteminde tıkanmalara yol açmıştır. Yeraltı suyu da taş ocaklarının çukurlarında göllenmiştir” deniliyor.

‘TAŞ OCAĞI MI İÇME SUYU MU?’

Gelin çalışmayı beraber inceleyelim. Taş ocaklarının verdiği zararlara değinilen raporda şu bölüm dikkat çekici:

“Kireç taşında açılmış olan taş ocakları bir yandan su üreten araziyi yok ettiği gibi, bir yandan da bu araziden sızan suyun yarmalardan buharlaşmasına, kaybına sebep olmuşlardır. Taş ocaklarında derine doğru inildiğinde, alt yamaç ve yeraltı sızıntı suları da açılan çukurlarda göllenmeye başlamıştır. Bu durumda taş ocakları yatay yönde geliştirilmiş ve daha fazla alan kaybına sebep olunmuştur. Günümüzde Çatalca Kütlesi’nde taş ocağı işletmelerinin veya içme suyu niteliğindeki su üretiminin devam ettirilmesi arasında seçim yapılması gerekmektedir.”

‘ÜSTÜN KAMU YARARI VURGUSU’

Çalışmada kamu yararına değinilerek bölgedeki Muratbey Köyü için içme, kullanma ve tarımda sulama suyu üretiminin çok önemli olduğu anlatılıyor. Ayrıca Muratbey Tepe’den kuzey batıya Sarıkaya Tepe ve Çakıl Boğazı’na doğru uzanan sırtta büyük taş ocakları işletildiğinin altı çizilen çalışmada şu ifadeler ekleniyor:

“Su üretimi bir yandan 'öncelikli kamu yararı' bir yandan da 'üstün kamu yararı' kapsamındadır. Çatalca Kütlesi'nde ve çevresinde birçok değerli araştırma yapılmıştır. Sunduğumuz çalışma, daha önce yapılmış araştırmalara ek olarak taş ocaklarının yaygınlaşmasının etkilerini ve göllerin oluşumunu da kapsamaktadır. Taş ocaklarının arazide oluşturdukları çukurların bir 'yeraltı sarnıcı olarak' düzenlenmesi ve üstünün de ağaçlandırılarak su üretimine kazandırılması da mümkündür.”

‘MATERYAL SAKINCALI’

Çalışmanın sonuç bölümü ise özetle şöyle:

“-Bu kireç taşlarından elde edilen mıcır ve üretilen diğer materyal sorunludur. Çatalca Kütlesi’nde açılan taş ocakları yol dolguları ve inşaatlara kırmataş ve mıcır üretmek üzere işletilmiş görünmektedir. Ancak T.C. Kara Yolları 1. Blg. Md’lüğü Araştırma Rp. (14.4.2015) buradan elde edilen kırma taşın bitümlü temel, Binder, aşınma tabakaları ve sathi kaplamalarda kullanılmağa uygun olmadığını ortaya koymuştur.

Diğer bir deyimle; buradaki killi kireç taşları ve bunlardan elde edilen materyalin inşaatlarda kullanılması sakıncalıdır.

-Taş ocakları Büyükçekmece Gölü’nün su toplama havzasındadır. Büyük Çekmece Gölü İstanbul’un su ihtiyacını karşılayan çok önemli bir su kaynağıdır. Gölün havzasının korunması ve su üretiminin aksatılmaması ve de fiziksel, kimyasal kirlenmenin önlenmesi gerekmektedir.

-Taş ocakları devam ederse Çatalca Kütlesi’nin su üretimine katkısı olumsuz etkilenir. Ancak Çatalca Kütlesindeki taş ocakları ruhsat alanında üretilen suyun Çatalca nüfusunun 2/3’nün su ihtiyacını karşıladığı da gözden uzak tutulmamalıdır. Çatalca Kütlesinin suları Muratbey Köyünün can damarıdır. Çatalca Kütlesinde alınan taş ocağı ruhsatı Muratbey Köyünü çevrelemektedir.”

Çalışma incelendiğinde mavi altın olarak anılan suyun önemi bir kez daha anlaşılıyor. Karar alıcılar çalışmada yer aldığı gibi suyla taş ocakları arasında bir seçim yapacak mı?