YAZARLAR

Takımın kuruluş ayarları bozuk!

Takım matematiği yanlış, kurulurken yanlış kurulmuş. Öyle Avcı’lık bir durum da yok. Takım, gitmiyor, üretmiyor, ısırmıyor, sonuç alamıyor. Elinizde Onuachu, Pepe gibi golcüler olursa sizi maçta tutuyor. O kadar. Geçtiğimiz haftalarda olan buydu.

En kötü iki takımdan hangisi daha kötü diye binlerce kişi Beşiktaş’a gitmiş. Yüzde 99’u Beşiktaş taraftarı. Takımlarına olan bağlılıklarını aşkla, şevkle alkışlıyorum. Hangisi daha kötü derken, maçın kötüsü Beşiktaş, iyisi Trabzonspor’du. Sezonun en canlı, diri, enerjik oyununu oynasa da sonuca gidemedi.

Stadyumlarda skorbordlara bir alan daha eklenmeli; İç saha, deplasman ve hakem bölümü. Oyuna iyi başlayan, maçın başından sonuna kadar oyunu kontrol eden, ilk devrede penaltısı verilmeyen, penaltı dönüşü gol yiyen takım 2-0 mağlup oldu. Üstelik deplasmanda rakibine karşı daha çok ceza sahasına giren, en çok ortayı yapan ve şut atan Trabzonspor, istatistiklerin aksine sıfır puanla İstanbul’dan Trabzon’a döndü.

Semih Kılıçsoy, Trabzonlu. Trabzonspor’da oynasaydı, Trabzonspor 2-0 kazanırdı.

Hakem maçın sonucunu şöyle etkiledi; penaltıyı verse Trabzonspor adına maç 1-0 olacak, bambaşka bir ikinci yarıya çıkılacaktı.

Hakemi bir tarafa bırakarak takım kalitesinin skorda etki ettiğini de belirtmemiz lazım. Trabzonspor sahaya 11 kişi çıksa da, eksik çıkıyor. Takım kalitesi sizin skor üretmenize engel olduğu gibi, kolay gol yemenizi de sağlıyor. İkinci golde Berat’ı iyi izleyin ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır.

Trabzonspor kalitesi düşük kadrosuyla Beşiktaş’a karşı bu kadar diri olabiliyorsa rakibin durumunu düşünün. Bu Beşiktaş’a biraz daha kalitesi yüksek bir takım 2-3 gol atabilirdi. Trezequet’in kaçırdığı golle birlikte verilmeyen 1 belki 2 penaltı Trabzonspor’a en az 1 puan kazandırabilirdi.

Ve ne olurdu; Trabzonspor üst üste 4. kez mağlup olmamış olurdu.

İki büyük sorun yaşıyorlar; birincisi defans bloğu çok kırılgan, ikincisi ön alan oyuncuları ceza alanına kadar iyi, oradan sonra yoklar. Visca yokları oynadı, Enis Destan, rakip stoperler arasında kayboldu.

Takım matematiği yanlış, kurulurken yanlış kurulmuş. Öyle Avcı’lık bir durum da yok. Takım, gitmiyor, üretmiyor, ısırmıyor, sonuç alamıyor. Elinizde Onuachu, Pepe gibi golcüler olursa sizi maçta tutuyor. O kadar. Geçtiğimiz haftalarda olan buydu.


Aytekin Akay Kimdir?

Yaklaşık 15 yıldır Trabzon ve Trabzonspor üzerine yazılı ve görsel medyada materyaller üreten Aytekin Akay, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunudur. Medya dünyasına daha üniversitedeyken, öğrenci olarak yazdığı haber ve araştırmaların ulusal gazetelerde yayımlanmasıyla başladı. Spor gazeteciliğine olan ilgisinden dolayı ilk profesyonel işi gönül verdiği Trabzonspor oldu. Kulübün resmi yayın organının uzun seneler muhabir ve editörlüğünü yaptı. Dergi tarihinin en önemli söyleşilerine imza attı. Özellikle Trabzonspor’un dünüyle bugünü arasında köprü olan yazılar ve kişiler onun döneminde geniş kitleler tarafından bilindi. Daha sonra Trabzon Kültür Sanat Yaşam adıyla yayın yönetmenliği kendinde olan dergiyi çıkartmaya başladı. Trabzon Dergisi, kategorisinde ‘En iyi kent dergisi’ ödülünün sahibidir. Aytekin Akay’ın en çok hatırlanan yazısı Kazım Koyuncu ile yaptığı söyleşidir. Kazım Koyuncu ile yaptığı söyleşideki cümleler, bugün tribünlerde slogan, çoğu yazının ana fikri olarak defalarca kullanılmakta, sosyal medyada binlerce kez paylaşılmaktadır. Aytekin Akay, toplumda öne çıkan bazı karakterlerin başarı hikayelerini biyografi yazarlığı alanında kaleme alarak hayata geçirmektedir. Bugüne kadar 5 iş insanının hayatını kaleme almış ve filme aktarmıştır.