Tahir Elçi dosyasındaki dilekçe: Sorumluların ifadesi alınmadı

Tahir Elçi davası ölümünden 5 yıl sonra 21 Ekim’de başlıyor. Birçok konunun karanlıkta kaldığı dosyada, polis olduğunu söyleyen bir kişinin dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’na gönderdiği şikayet dilekçesi de yer alıyor. Dilekçede ihmallerden bahsedilerek 'istihbarat' suçlanıyor. Bu iddialarla ilgili soruşturma yapan müfettişlerin hazırladığı araştırma raporu 3 yıldır Diyarbakır Barosu'na ve Elçi ailesi avukatlarına verilmiyor.

Tahir Elçi, Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaptıktan sonra vuruldu.
Google Haberlere Abone ol

Deniz Tekin

DİYARBAKIR - Sur İlçesinde 28 Kasım 2015’te, Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaptıktan sonra öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin davası, ölümünden 5 yıl sonra 21 Ekim’de başlıyor.

Yaklaşık 4 yıl 5 ay süren Elçi cinayeti soruşturmasında üç başsavcı ve beş savcı değiştikten sonra iddianame hazırlandı. İddianamede, üç polis memuru ve PKK üyesi olduğu iddia edilen Uğur Yakışır sanık olarak yer alıyor. Tutuksuz yargılanan sanık polisler F.T., S.T. ile M.S.’nin 'bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermekten' 3 yıldan 9 yıla kadar hapsi isteniyor. İddianamede, hem Tahir Elçi hem de aynı gün öldürülen polisler Cengiz Erdur ve Ahmet Çiftaslan cinayetleriyle suçlanan firari sanık Yakışır’ın ise üç kez ağırlaştırılmış müebbet ve 45 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

'GERÇEK FAİLLERİ AKLAMA İDDİANAMESİ'

Diyarbakır Barosu ve Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı hem üç polis memurunun, hem de Uğur Yakışır’ın Tahir Elçi’yi öldürmekle suçlanmasına tepki göstererek, iddianamenin tutarsız, gerçek failleri gizleme ve aklama iddianamesi olduğu eleştirisinde bulundu.  

DAVASI YILLARCA AVUKATLIK YAPTIĞI SALONDA GÖRÜLECEK

Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 21 Ekim Çarşamba görülecek olan Elçi cinayeti davasının ilk duruşması, Elçi’nin; Cizre JİTEM davası başta olmak üzere takip ettiği onlarca davanın görüldüğü Diyarbakır Adliyesi’ndeki en büyük duruşma salonunda yapılacak.

Covid-19 salgını nedeniyle alınan tedbirler kapsamında 500 kişi kapasiteli duruşma salonuna, duruşma günü mahkemede görevli hakim ve savcılar dahil, tanık, sanık, müşteki, avukatlar ve izleyiciler olmak üzere 88 kişi alınacak.

TÜRKAN ELÇİ AVUKAT OLARAK KATILACAK

Davada müşteki olan Elçi’nin eşi Türkan Elçi duruşmaya stajyer avukat olarak katılacak. Elçi’nin ölümünden sonra oluşturulan Tahir Elçi Soruşturma Komisyonu da genişletildi. Elçi ailesini davada 24 kişilik avukatı grubu temsil edecek. Tahir Elçi Soruşturma Komisyonu üyesi avukatlar, sanık ve tanıkların SEGBİS üzerinden değil mahkemede yüz yüze ifade vermeleri için başvurdu ancak mahkeme bu talebe herhangi bir cevap vermedi.

DAVADA CEVAP BEKLEYEN 3 TEMEL MESELE

Kameraların önünde gerçekleşen Elçi cinayetin aydınlatılması için bugüne kadar cevap bekleyen üç temel mesele bulunuyor. Birincisi, olay yeri incelemesinin Elçi cinayeti üzerinden dört ay geçtikten sonra yapılması. Elçi’nin ölümüne neden olan ve davanın en önemli delillerden biri olan mermi çekirdeği ve kovanı ile diğer delillere ulaşılamadı. İkinci mesele ise kameralarda, Elçi’nin bulunduğu yöne doğru ateş eden polislerin soruşturmanın başında “şüpheli” olarak değil, “tanık” sıfatıyla ifadelerinin alınması. Üçüncü ve son mesele de Yenikapı Sokak’ta olay yerini gören ve Elçi cinayetini aydınlatması beklenen PTT Şubesi ile Mardin Kebap Evi’ne ait güvenlik kamerası kayıtlarına ulaşılamaması. Soruşturma sürecinde açıklığa kavuşturulmayan bu üç hususa yargılama süreci boyunca cevap aranacak.

DAVUTOĞLU’NA YAZILAN ŞİKAYET DİLEKÇESİ

Dava dosyasında, ihmallere ilişkin dikkat çekici iddiaların bulunduğu bir şikayet dilekesi de yer alıyor. Dilekçe, Tahir Elçi cinayetinden sonra polis olduğunu söyleyen ancak kimliği Adalet Bakanlığınca gizlenen bir kişiye ait. 27 Ocak 2016’da dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na hitaben Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) üzerinden gönderilen dilekçe Adalet Bakanlığı üzerinden soruşturmayı yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş. BİMER başvurunun açıklama bölümünde şu bilgi yer alıyor: "Müracaatınızla ilgili belirttiğiniz hususlarla ilgili olarak İçişleri Bakanlığınca 2 Mülkiye Başmüfettişi ve 2 Polis Başmüfettişi görevlendirilmiştir. Konuyla ilgili değerlendirmeler ve çalışmalar Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Daire Başkanlığınca devam etmektedir. Bilginize sunulur."

'BU İŞ SOKAKTAKİ POLİSLERİN BAŞINA PATLAYACAK'

Dava dosyasında yer alan dilekçede Ahmet Davutoğlu’na hitaben şu ifadelere yer verildi: “Sayın Başbakanım, bir polis olarak Tahir Elçi’nin ölümü ile ilgili içimi huzursuz eden bazı hususları paylaşmak istiyorum. İlk başta Tahir Elçi sevilen biriydi, ölmesi herkesi özdü. Tamam ama şehit olan 2 polisi niye hiç kimse konuşmuyor, onların çocukları sevenleri yok muydu? Olayı herkes şehit polislerin ve yanındaki arkadaşlarının üstüne yıkmaya çalışıyorlar. Polis Başmüfettişi ifade alırken hep biz sizin iyiliğiniz için varız, rahat rahat anlatın diyor. Fakat nedense olayın yaşanmasında asıl sorumluluğu olanların hiç ifadesi alınmıyor. O zaman onlarında ifadesi alınsın. Gelen Başmüfettiş merak etmeyin sizi kurtaracağız desin. Ama onlara dokunan yok bu iş dönüp dolaşıp sokaktaki polislerin başına patlatılacak.

İSTİHBARATÇILARI SUÇLADI

Basına da yansımıştı. Eylemi yapan terörist 1 yıldır dinleniyordu. Kim dinliyordu istihbarat. Yani istihbarat adamın yediğinden içtiğinden haberdardı. Bu terörist eylemden 1 gün önce kadın doğum hastanesinin orada bir saldırı yapmıştı. Ertesi gün de Sur’daki eylemi yaptı. Madem bu adamı dinliyorsun niye yakalamıyorsun. Bu adamın dinleme kararını veren istihbarattan S.K’nin hiçbir şekilde ifadesi alınmadı. Dinlemesi yapılan bir adam neden kadın doğum hastanesinin oradaki eyleminden önce yakalanmadı. Hadi onu geçtik, Sur’daki eylemden önce neden yakalanmadı. Ondan sonra Sur’a gelmeden önce İstihbaratın ekipleri teröristlerin aracını 8 km takip etti. Takip ekibinin başında Y.K. vardı.

SUR’A GELMESİNİ NEDEN BEKLEDİ?

Gerçekten medyada olduğu gibi, internette yazıldı gibi polisler şehit olurken kıllarını kıpırdatmıyorlar. Bunu geçtik 8 km takip ettiğin araç için neden Sura gelmeyi bekledin? Trafik bahane değil o 8 km’lik güzergâhta sadece Sur’da yoğunluk vardı herkes biliyor. Y.K. amirlerinden korktuğu için doğruyu söylemiyor. Y.K. istihbarattaki B büro Amiri B.B’den talimat bekliyordu. İstihbarat ekiplerinden sorumlu olan amir olan bu amirin neden ifadesi alınmadı. Telefonunu dinlediği teröristi elinin altındayken neden yakalatmadı. Yakalatmadı da teröristlerin fink attığı Sur’a gelmesini bekledi. Tahir Elçi’nin de orada olduğunu biliyordu. Çünkü istihbaratın bir ekibi de o sırada Tahir Elçiyi takip ediyordu. En zor soruda neden arabada terörist olduğunu terör şubede çalışan polislere bildirmedi. Bilgiyi paylaştık diye yalan atıyorlar. Paylaşsalardı hiç bir polis araca öyle yaklaşmazdı. İstihbaratın bu yalanları şehit 2 polisin de kemiklerini sızlatıyor.

'NEDEN TEM MÜDÜRÜNÜ ARAMADI?'

Kameralarda şehidimin arabaya yaklaşırken son nefesini çekip sigarasını söndürdüğü sahne, biz gerekli bilgiyi verdik diyen istihbaratçının aklından çıkmasın. B.B. amir kimseye hiç bir bilgi vermedi. Tem şubedeki karşılığına hiç bir şey söylemedi. Her gün bir terörist gelmiyor bu şehre, madem böyle eylemci bir teröristin geldiğini öğrendiniz. Tüm emniyetin ayağa kalkması gerekmez miydi? İstihbarat Müdürü H.A’ya neden hiçbir şey olmadı. Neden Tem müdürünü aramadı. Koca Diyarbakır’ın Terör müdürünün kontrol altına alınmış bir teröristten haberi olması gerekmez mi?

'GİZLİ BİR EL BUNLARI KORUYOR'

İstihbarat ne yapmak istiyor, bu işlerin bütün sorumlusu bu insanlardır. Ama gizli bir el bunları koruyor, alanda görev yapan polisleri yem yapmaya çalışıyor. Hele Hele polisler arasında çok kahredici bir söylenti dolaşıyor. Eylem yapan teröristlerden bir tanesi istihbaratın elemanıymış diyorlar. Bu yüzden B.B amir H.A. Müdür kimseye haber verdirmemiş. 1 ekibi ajanın takibine 1 ekibi Tahir Elçinin takibine gönderip kendilerince istihbaratçılık yapmışlar. Eğer böyleyse o şehitlerin vebali onların boynundadır. Bu insanları kollayıp garibanları cezalandırmak isteyenlere müsaade etmeyin. Şehitlerimizin kemiklerini sızlatmayın lütfen.”

POLİSLERİN HTS KAYITLARINI İSTEYEN SAVCI REDEDEDİLDİ

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, BİMER’e gönderilen dilekçede ismi geçen polislerin ifadelerini tanık sıfatıyla aldı. İfade tutanağına polislerin isimleri değil sicil numaraları yazıldığı için ifadelerin hangi polise ait olduğu tespit edilmedi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Dilekçede adı geçen polisler ile Elçi’nin öldüğü olay yerinde görevli Y.E.B., G.D., Y.K., M.Ç. ve Ö.M. isimli polislerin kullandıkları GSM hatlarının Tahir Elçi’nin öldürüldüğü tarih olan 28 Kasım günü aranan-arayan numara kayıtları, gönderilen ve alınan mesaj kayıtları, bu telefon numaralarının takıldığı telefonların IMEI numaraları ile iletişim bilgileri dökümü (HTS) ve baz istasyonları kayıt dökümlerinin çıkarılması için 12 Şubat 2016’da Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hakimliği başvurdu. Hakimlik, 18 Şubat 2016’da verdiği kararda, HTS kaydı istenen kişilerin şüpheli değil tanık olduklarını belirterek reddetti. Savcılık, kararın kaldırılması için yaptığı itiraz da reddedildi. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu da tanık olan kişilerin HTS kayıt dökümünlerinin çıkarılması için bu kişilerin rızası alınması gerektiğini bildirdi.

RAPOR 3 YILDIR DİYARBAKIR BORUSUNA VERİLMİYOR

Elçi cinayetiyle ilgili idari soruşturma yürütmekle görevlendirilen müfettişlerin, polis olduğunu söyleyen kişinin dilekçede belirttiği iddialara dair polislerin ifadesini alıp almadığı bilinmiyor. Olayda polislerin ihmalini soruşturmakla görevlendirilen müfettişlerin 26 Haziran 2017’de tamamlayıp İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı’na sunduğu araştırma raporu, 3 yıldır Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığında bekletiliyor. Diyarbakır Barosu ve Tahir Elçi Soruşturma Komisyonu, raporun bir örneğinin kendilerine verilmesi yönünde yaptığı başvurular ise sonuçsuz kaldı.

AVUKAT GİRASUN: POLİSLER KORUNUYOR

Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı Başkan Yardımcısı ve Elçi Ailesi Avukatlarından Neşet Girasun, Mülkiye ve Polis Başmüfettişlerinin hazırladığı araştırma raporununun dava dosyasına girmesi gerektiğini vurguladı. Girasun şunları söyledi: “Uğur Yakışır ve Masum Gürkan isimli militanlar polisler tarafından yaklaşık 9 km takip edilmelerine ve örgüt üyesi oldukları bilinmesine rağmen, militanları durduran polislere geçtikleri anonsta bu hususların belirtilmemiş olması sebebiyle önce 2 polisin öldürülmesi daha sonra Tahir Elçinin öldürülmesinde bu polislerin en hafif tabirle ihmalleri bulunmaktadır. Görevi kötüye kullanma suçu işleyen bu polisler ile ilgili idari bir soruşturma bile açılmamış olması, bu polislerin korunduğuna işaret etmektedir. Bu konuda etkili bir idari ve cezai soruşturmanın yapılması halinde birtakım farklı bilgilere ulaşmak ve bazı karanlık noktaların aydınlanması mümkün olacağından Tahir Elçi cinayetinin de seyri doğal olarak değişecektir diye düşünüyorum."