Tahammül ve bir aradalık üzerine: Quell is other people

Zafer Akşit’in Collect Gallery’de devam etmekte olan 'Quell is the Other People' sergisi, insan doğasının ihtiyaçlarının yeniden sorgulandığı bir iletişim alanı olarak izleyiciyle buluşuyor.

Daha da Mükemmel Aşıklar (Even/Perfect-er Lovers), Saat, güvenlik kamerası, televizyon, kablo | 2016.
Google Haberlere Abone ol

Sırma Zaimoğlu

İnsan ilişkileri üzerine yeniden düşünülen bir dönemdeyiz. Kusursuz karakterlerin böylesine öne çıktığı biricik öznelerin zamanında, tezat bir biçimde benzer imgeler üzerinden kimlikler kurgulanıyor: Eşsiz, bir başına ve özgün, bir o kadar çoğul ve sistemleşmiş bir arayüze bağlı olarak hayatımızı sürdürüyoruz.

Dijital devrimle had safhasına ulaşan sanal maskelerimiz ve bu bağlamda hayatımıza yerleşen tüketim anlayışına rağmen, pandemi bizlere insan doğasının dertlerini yeniden hatırlattı. Salgın, hayatlarımıza pek çoğumuz için zorlayıcı olan ve bir süredir toplumsal olarak bu yoğunlukta yaşamadığımız bir belirsizlik bıraktı. Öyle ki kentsel kültürün bir tezahürü olan birbaşınalık tercih listesinde pek çoğumuz için ilk sıralardan taşındı, bazılarımızsa bir aradalığın ne kadar hayati olduğunu anladı. Baumann’ın 'Akışkan Modernite'de irdelediği Özgürlük ve Güvenlik, yeniden karşı karşıya geldi ve dengeler değişti.

Zafer Akşit’in Collect Gallery’de devam etmekte olan 'Quell is the Other People' sergisi, katı olan her şeyin buharlaştığı bu zamanlarda, insan doğasının ihtiyaçlarının yeniden sorgulandığı bir iletişim alanı olarak izleyiciyle buluşuyor. İsmi Jean Paul Sartre’nin 'Çıkış Yok' oyununun kült dizesi “Hell is other people”a atıfta bulunan sergi, insan ilişkilerinin düşünsel tarihteki iki temel kutbu üzerine şekilleniyor.

Benliğin Tahterevallisi/Seesaw of the Self, Metal Tahterevalli, duvar, ayna | 2022.

İNSAN İNSANIN KURDU MUDUR, YURDU MU?

Akşit’in deneyim odaklı üretimleri, seyirciyi merkeze alıyor. Yapısöküme uğramış ve yeni bir ilişkisel form edinmiş hazır nesneler, izleyicinin katılımı ile bir mübadele alanı oluşturuyor. Cehennem Başkalarıdır savından Diğerleri Telkin Eder’e Tophane mekanının tamamını manipüle eden bir tahterevalli ile geçiş sağlıyorsunuz. Yan yana konumlandırılmış ve yarısından duvar ile kapatılmış iki tahterevalliden oluşan 'Benliğin Tahteravallisi' yapıtı, ilk bakışta izleyicinin bireysel olarak kullanabileceği bir oyun gereci imajı veriyor: Üzerine bindiğinizde orjinali iki kişilik olan bu oyun tahtasının karşısında, görüş hizanızın üstüne yerleştirilmiş bir ayna ile dımdızlak kalıyorsunuz. Tahterevalli oturak olarak tek kişilik görünse de arkadan ikisinin bağlı olduğu bir mekanizma üzerine kurulu. Yani diğer yanınızdaki oturağa binen biri olmadan, hareket etmiyor ve hatta aynada kendi yansımanızı bile görmenize izin vermiyor. Yapıt; insanın kendiyle yüzleşmesinin bile kolektif bir akış dahilinde mümkün olabileceğini özetler nitelikte.

Serginin odağını oluşturan 'Benliğin Tahterevallisi', ilk bakışta bir önyargıyla hepimizin aşina olduğu “Homo homini lupus est”, yani insan insanın kurdudur varsayımını anımsatıyor. Akşit’in kuralları ve koşulları belli iki kişilik bir oyun olan tahterevalliyi, narsist bir özgürlük alanına çektiği yanılgısını yaşıyorsunuz. Daha sonra tahterevalliyi çalıştıracak bir partner bulursanız, kendinizi mikro anlarda, aynada görebilirsiniz. Sizi gerçeklikten kaçıran oyun, kendi gerçekliğinden de koparak, kolektif bir güç ile hakikate dair iyileştirici bir şey söylüyor, olamaz mı?

Sergide ikili ilişkiler üzerine hiciv yüklü okumalara müsait olan 'Daha da Mükemmel Aşıklar', Félix González-Torres’in ikonik eseri 'Mükemmel Aşıklar’ına gönderme yapıyor. Aynı zamanı gösteren ancak zamanla senkronizasyonlarını kaybeden yan yana konumlanmış iki saatten oluşan 'Mükemmel Aşıklar', sanatçının saat mekanizmasının kusurlu doğasını kullanarak, bireyler arasında mükemmel birlikteliğin imkânsızlığını gözler önüne serer.

Benliğin Tahterevallisi/Seesaw of the Self, Metal Tahterevalli, duvar, ayna | 2022 (solda). Daha da Mükemmel Aşıklar/Even/Perfect-er Lovers, Saat, güvenlik kamerası, televizyon, kablo | 2016 (sağda).

 

Akşit ise, 'Daha da Mükemmel Aşıklar’da bir güvenlik kamerası aracılığıyla, saati izleyerek zoraki bir uyum yaratıyor. İmgenin kendisi ve ekrandaki görüntüsünü robotik bir biçimde izleyicinin bakışına sunan sanatçı, kusursuzluğun ancak tekilliğin narsistik bir yanılsaması olacağını öne sürüyor. Burada tek başına bir saat, nehir kenarında kendi yansımasını izleyen Narcissus gibi, bir güvenlik kamerası aracılığıyla hareketlerini teyitliyor. Güvenli ve kusursuz bir tekillik, kusurlu ve değişken bir ilişkilenme ile boy ölçüşemiyor.

'SANAT, BÜTÜN ZAMANLARDA BÜTÜN İNSANLAR ARASINDA OYNANAN BİR OYUNDUR'

İnsan ilişkilerini bir duygular meselesi olarak ele alan Zafer Akşit, Collect Gallery’nin Tophane mekanına yayılan eserlerinde sanatın oyunsal biçimlerinin deneyimleneceği bir alan yaratıyor. 'Quell is the Other People', zamanı ve mekanı belli olan, iyi tasarlanmış bir yetişkin oyunu. Galerinin üst katında bulunan bir elektrik anahtarı, amacından sapmış gibi duran tamamen opak bir floresan ve kablolardan oluşan 'Biri ya da Diğeri' isimli yerleştirme, etkileşim içinde olduğu bu sistemden ilk bakışta herhangi bir tepki görmüyor gibi gözüküyor.

Biri ya da Diğeri/One or the Other, Florasan ışıklandırma, elektrik anahtarı, kaide, kablo | 2014. 

Oysa bu bir oyun; üst katta anahtarı aktive eden izleyici, önündeki boyalı ışık tüpünü aydınlatabilir ancak odayı aydınlatmasına opak boya nedeniyle şahitlik edemez. Ya da oyunun sürprizi olarak yerleştirmeye dahil olan vitrindeki ampulleri aydınlatır ancak bulunduğu yerden vitrinde yanan lambaları da göremez. Bu etkileşimin sonucu ancak galerinin kapısından geçen insanlar tarafından deneyimlenebilir. İzleyicinin eyleminin bir karşılığı vardır ancak bunu tek başına deneyimleyemez. Kültürel inşa dediğimiz süreçler halinde gelişen ve yaşama biçimimize doğrudan etki eden şeyler bu gibi etkileşimlerin ürünüdür. İnsan eyleminin farkında olmasa da bir reaksiyon başlatabilir.

'Biri ya da Diğeri' başta olmak üzere, Akşit’in üretiminde oyunun sınırlarının ne olduğuna dair de düşündüğünü görüyoruz: Yarışmanın ve sonucun olmadığı bir oyun, neye hizmet edebilir? Karşılaşma ya da yansılama olmadan oyun neye benzer? Sanatçının dahil olduğu ekol, oyun (game), gösteri (play) ve sanat arasında ilişkileniyor ve tek biçimleştirilmeyen, deneyim odaklı bir estetik kurguluyor.