YAZARLAR

STV’yi indirimli ödemenin yolları

Belediyeler 1 birim akaryakıt artışını bahane edip, 5 birimlik asfalt harcamalarına dokunmayıp, her ay halka 5 birim Soyguncu Taşıtlar Vergisi ödetiyor. Üstüne, her yıl araç vergileri ve her hafta yakıt vergilerini ödetiyor.

STV'yi, yani Soyguncu Taşıtlar Vergisi'ni, araba aldığımızda ödediğimiz ÖTV, KDV, MTV ve hizmet bedelleri ile araba kullanırken her yıl ödediğimiz MTV ve depoyu doldurduğumuzda cebimizden çıkan ÖTV ve KDV’den oluşan minik bir kokteyl olarak düşünün. Bu minik kokteylin her bir kaleminin aslında ülkenin iklim politikalarını çözecek, yoksulluğu giderecek veya eğitimi parasız yapacak kadar büyük bir kalem olduğunu belirtelim.

Bu ülkede 2002’de 4,6 milyonu otomobil olmak üzere 8,6 milyon varken, STV’nin nimetlerine varanlarla bu sayı bugün 13,6 milyon otomobil, toplam 25,2 milyon araca çıkmış durumda.

Yani STV ödeyen 25,1 milyon müşteri var demek. İktidar bunu çok sevdi. Öyle ki artık ülkede toplu taşımanın esamesi okunmuyor, yollarda trafik keşmekeş ve hiç derdi değil. Çünkü böylece halktan para topluyor.

GÜNEŞ'E 10 DEFA GİDİP GELDİK

Dökülen her asfalt, çalıştırılmayan her toplu taşıma aracı insanları STV ödemeye zorlamak demek. Size bu paralar az gibi gelebilir ama sadece bir yılda kat ettiğimiz yolu söylesek vergiyi hesaplamanıza gerek kalmaz. 2019 yılında motorlu kara taşıtları ile tam 305 milyar 555 milyon km yol kat etmişiz. Bu Güneş'e on defa gidip gelmek demek. Ya da 20 defa gitmek ve hiç gelememek de demek!

BELEDİYELER STV’YE DESTEK ÇIKIYOR!

Ama halktan STV toplama çabasında iktidarı tek başlarına sanmayın. Belediyeler de buna destek oluyor. Öyle bir destek ki bu, son altı ayda artan akaryakıt fiyatları, otomobil fiyatları filan derken kimse araç alamaz diye düşünüyoruz değil mi? Yanılıyoruz!

Belediyeler asfalt dökerek halkı daha çok otomobil kullanımına zorlarken toplu taşımayı pahalı, verimsiz ve konforsuz tutarak halkı bir kat daha araba almaya ve vergi vermeye mecbur bırakıyor. Ayrıca planlama yapmayarak, politika üretmeyerek de buna destek oluyorlar.

Önce birkaç bilgi verelim, Türkiye’nin en otomobil aşığı kenti hangisi? Ne yazık ki başkent Ankara!

OTOMOBİLİN KENTİ ANKARA

Ankara’da şu an 1000 kişiye 399 araç düşüyor. Bunun 292 tanesi otomobil. En yakın rakibine öyle bir fark atmış ki, ikinci sırada olan Antalya’da 1000 kişiden 226’sına araba düşerken İzmir’de bu sayı 195, İstanbul’da 203.

Bunun arkasında belediyenin asfalt önceliği var demiştik. Nitekim 5,5 milyon nüfuslu kentte 2021’de 3,5 milyon ton asfalt döküldüğünü belediye övünerek söylüyor. Yeni kişi başına 650 kilogram asfalt! Büyük hizmet.

Toplu taşıma o kadar kötü durumda ki, 5,5 milyon nüfuslu Ankara’da belediye sadece 1,4 milyon yolcu taşıyabiliyor. Yani bir gidiş ve bir geliş dersek 700 bin kişi demek, ki bu da sekiz kişiden birinin belediyenin toplu taşımasına erişimi var anlamına geliyor. Yedisinin yok! Yeni belediye başkanı iktidara geldiğinde bu 1,7 milyon yolcu idi. Salgın döneminde hiçbir çalışma yapmayınca ve sadece asfalt dökünce sonuç bu oldu.

İkinci olarak ulaşım çok pahalı ve daha büyük zam için hazırlık yapılıyor. 2019 yılında yeni belediye başkanı 2,5 TL olan Ankarakart biniş ücretini 3,25 TL’ye çıkardı zaten. Diyarbakır’da kayyımın geçen hafta toplu taşıma ücretini 2 TL’den 2,75 TL’ye yeni çıkardığını söylersek bir kıyaslama yapabiliriz.

Üçüncü olarak, iktidar kur artışını nasıl bahane ediyorsa belediye de kur artışını bahane ediyor. EGO akaryakıt fiyatındaki artışın maliyeti 290 milyon TL olarak açıkladı. Bu asfalta harcanan paranın beşte biri bile değil.

Dördüncü olarak, bu durum özel taşıma yapanları şımartıyor. Özel halk otobüsçüleri ve dolmuşçular bir süredir toplu taşıma ücreti 6 TL olsun diyorlar. Yazı ile altı lira!

Dilekçelerini EGO’nun zam açıklaması öncesinde belediyeye verdiler bile!

Ortada planlama da olmayınca ve tek politika bu olunca sonuç ne olur?

Ankaralılar artan petrol ve artan araç fiyatlarına rağmen Eylül ayında 7 bin 235 yeni araç satın alarak trafiğe çıkartmış. Zamların daha çekilmez hale geldiği ekim ayında ise 7 bin 293 yeni araç daha satın almış ve trafiğe çıkarmış. Böylece 1000 kişiden 292'sine otomobil ve toplamda 399'una araç düşen kentte, bin kişiden 1,3’ü eylülde, 1,3'ü de ekimde sıfır araç almak zorunda kalmış.

SIFIR ARABA NE KADAR STV ÖDER?

Türkiye’de ekim ayında trafiği çıkan araçların yarısı otomobil. Kalanlar ise sırası ile motosiklet, kamyonet, traktör, kamyon, minibüs. Otobüsün payı ise sadece binde 4! Türkiye’de artık 200 bin TL’nin altında araba kalmadığını ve en düşük aracın 400 bin TL’ye dayandığını düşünürsek ve bunu ortalama kabul edersek, satılan her sıfır arabanın 200 bin TL’sinin KDV, MTV, ÖTV hizmet bedelleri olduğunu kabul edersek, ortaya çok ilginç bir resim çıkıyor. Buna göre Ankaralılar ulaşım politikaları yüzünden zamma rağmen ceplerinden 1,5 milyar TL’yi çıkartıp otomobil şirketlerine, bir o kadarını da çıkarıp devlete vergi olarak vermişler.

2021 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi asfalta 1,6 milyar TL yatırım yapması sayesinde otomobil şirketlerine sadece ekimde bir yıllık asfalt parası kadar, devlete de bir yıllık asfalt parası kadar paranın halktan aktarılmasını sağlamış.

Bu hesaba göre Türkiye’de yeni alınan sıfır 85 bin 691 araç sayesinde devlet 17 milyar TL civarı STV toplamış; bunun 5,7 milyar TL’si İstanbul’dan, 1 milyar TL’si İzmir’den. CHP’li 7 büyükşehir belediyesi 10 milyar TL’den fazla STV toplayarak iktidarın en büyük arzusunu gerçekleştirmiş.

10 milyar TL STV, şehir hastanelerine 2021’de ödenen paraya çok yakın. Sadece bir aylık yeni araç sayısı ile devlete ödenen vergiler, şehir hastaneleri ile müteahhitlere bir yılda aktarılan para kadar. Yani bir ayda trafiğe yeni çıkan araçtan alınan STV, şehir hastaneleri tezgahına bedel gibi görünüyor!

STV DOĞRU MU?

2021’in ilk 9 ayında 5,9 milyon araç el değiştirmiş, bunun 4 milyonu otomobil. Yetmemiş, eylül ayında trafiğe 93 bin yeni araç çıkmış. Ekim ayında ise bu 86 bin olmuş.

Ama bu tezgâhta belediyelerimiz başrolde. İstanbul alan olarak ufak bir kent. 15,5 milyon nüfusa 4,6 milyon araç demek, kentin araçlar ile kaplandığını gösteriyor. 3 milyon otomobile bütün kenti sığdırabiliyorsunuz. Buna rağmen belediye asfalt döküyor, bir yılda asfalta harcadığı paranın 2 katını bir ayda devlete kazandırıyor. İBB temsilcisi ise son zamlardan sonra İETT’nin akaryakıt giderinin 500 milyon TL arttığını söylüyor. Burada sorun çok belli değil mi?

Aynı şekilde Ankara halkın başkenti değil, otomobillerin başkenti olmuş durumda. Akaryakıt zamları nedeniyle faturanın 290 milyon TL artacağını söyleyip, 1,6 milyar TL asfalt parasına dokunmayarak bir ayda bu kadar parayı devlete Soyguncu Taşıtlar Vergisi olarak ödetmek resmi çok iyi açıklamıyor mu?

Belediyeler 1 birim akaryakıt artışını bahane edip, 5 birimlik asfalt harcamalarına dokunmayıp, her ay halka 5 birim Soyguncu Taşıtlar Vergisi ödetiyor. Üstüne, her yıl araç vergileri ve her hafta yakıt vergilerini ödetiyor.

İstanbul’un taksi sorunu mu var, yoksa…? Ankara’nın trafik sorunu mu var, yoksa…?

Ülkedeki sorun belli, cevabı da başlıkta saklı.


Önder Algedik Kimdir?

Proje yöneticisi, enerji ve iklim uzmanı. Çeşitli sektörlerde proje yöneticiliği yaptıktan sonra son yıllarda iklim değişikliği ve enerji alanında uzman olarak çalışmaktadır. İklim, Enerji, Çevre Sorunları Araştırma Derneği başkanı olup 350ankara.org iklim aktivist grubunun kurucularındandır. Raporlarına ve arşivine http://www.onderalgedik.com/ adresinden ulaşılabilir.