Lefter'in son takımı: Futbolu bizde bıraktı

3 Haziran 1965’te Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanan jübile maçında futbola veda eden Lefter Küçükandonyanis; iki yıl sonra, ilginç bir şekilde, 2. Lig ekiplerinden Boluspor formasıyla yeşil sahalara geri dönmüştü. Bu transferde Boluspor başkanının Rum sevgilisi etkili olmuştu. Boluspor’un kurucuları onun pek bilinmeyen son dönemini anlatıyor.

Google Haberlere Abone ol

Alper Budka - [email protected]

Fenerbahçe’nin efsane futbolcusu Lefter Küçükandonyadis 1964’te Fenerbahçe’den ayrıldıktan sonra Yunanistan’ın AEK takımında birkaç ay forma giymiş, sezon sonunda da futbola veda etmişti. Ancak 1967’de sürpriz bir şekilde Boluspor’un başına teknik direktör-oyuncu olarak geri döndü. 43 yaşında futbola dönerek 2. Lig’de (bugünkü adı 1. Lig) 10 maça çıkan Lefter’in Bolu’daki dönemine dair çok şey bilinmiyordu.

Türk futbolunun tarihe karışan derbilerinden Bolugençlik – Abantspor rekabetini yazmak için gittiğimiz Bolu’da, Boluspor kulübünün kurucularından Ayhan Sabit Tüzün’ün (90) ve Saip Garipoğlu’nun (83) ağzından “ordinaryüs”ün son 10 maçını da dinledik.

TÜZÜN: TRABZONSPORLULAR LEFTER’DEN KAÇIYORLARDI

Rıdvan Ertanı: Lefter, Bolu'da şimdi Koyunlu Mobilya'nın bulunduğu binanın yanındaki uzun apartmanın en üst katında oturuyordu. (Tabaklar Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi, No: 7)

Ayhan Sabit Tüzün anlatıyor:

“O zamanlar Boluspor’un başkanı Kamil Bilgihan’dı, evliydi ama bir Rum sevgilisi de vardı. O kadının adı Nesrin Asuman’dı ve Lefter’in akrabası ya da çok yakın arkadaşıydı. Şimdi kızıyla birlikte Atina’da yaşıyor. Lefter onun sayesinde Boluspor’a geldi.

Lefter belki davulla zurnayla karşılanmadı ama Bolu’da çok iyi ağırlandı. Herkes mutluluktan dört köşe olmuştu. Ona Mudurnu Caddesi’nde bir ev kiralandı. Sürücü ehliyeti alacaktı ama diploması yoktu. Eşimin de görevli olduğu Sakarya İlkokulu’nda diploma sınavına girdi, ona ehliyetini biz aldık.

Kesinlikle içki ve sigara içmezdi. Arabasına da sigara sokmazdı. Bir gün İdris Restoran’ın önünde Lefter’in arabasının içindeydik. Sırf muziplik olsun diye sigara almıştım. Paketi açtım, içer gibi yaptım. 'Aman müdür bey, ne yapıyorsun' dedi o güzel şivesiyle...

Bir de Muharrem isminde bir futbolcumuz sahtekarlık yapmıştı. Onu yemekten kovdu. Hemen müdahale ettim. Yemek ayrı, futbolculuk ayrı dedim. Ama gerçekten dedikleri gibi, 'ver Lefter’e yaz deftere', öyle bir futbolcuydu. Tatlı insandı. Müteşekkiriz. Allah rahmet eylesin.

Hiç unutmam, 12 Kasım 1967 tarihinde oynanan Boluspor – Trabzonspor maçının 2. devresinde Lefter oyuna girdi. Trabzonsporlu futbolcular Lefter topu ayağına aldığında adeta ondan kaçıyorlardı. O maçı 1-0 kazanmıştık.”

Soldan sağa, Lefter Küçükandonyadis, Naci Özkaya, Ayhan Sabit Tüzün

.

GARİPOĞLU: HOCA OLARAK GELDİ AMA OYNAMAK İSTEDİ

Saip Garipoğlu anlatıyor:

“Kamil Bilgihan evli ama çapkın bir adamdı. Madenciydi, zengindi, ayrıca uyanık bir yöneticiydi. Lefter’le çok iyi anlaşıyorlardı.

Bolu’nun belki de yarısı Fenerbahçelidir. Dolayısıyla Lefter’in gelişi hem şehirde, hem de kulüpte bir hava yaratmıştı. Sakarya İlkokulu’nda toplu imtihana girdi. Öğretmen kopya verdi. Neyse onu çok karıştırmayalım.

Kendisi oynamak istediği için lisansı çıkarıldı. Yoksa o sporcu olarak transfer edilmemişti. Hatta ben bunu yadırgadım. Kamil Abi ne yapıyorsun, adam kenara çekilmiş, emekliye ayrılmış, burada sahaya sürüyorsunuz dedim. Ama 1-2 maçta güzel de oynadı.

Lefter’den önce Galatasaraylı Naci Özkaya takımın başındaydı. Arkadaşlarımız Fenerbahçeli Naci Erdem’i getireceklerine bir karışıklık sonucu 'Sarı Naci'yi getirmişlerdi (gülüyor). Naci’nin ardından Lefter bir rüzgar yarattı. Sonra Galip Türkkan takımın başına getirildi, Boluspor’u şampiyonluğa hazırlayan kadroyu kurdu ama yarım devre dayanabildi. Ondan sonra da Günaydın Özyurt geldi ve Boluspor’u 1. Lig’e çıkarttı. O da takımı psikolojik yönden tamamlamıştır. Yani Boluspor’u Lefter şampiyon yapmıştır diyemeyiz.

Lefter’in gidişi, gelişi gibi değildi. Ne demek istediğimi anladınız galiba. Ama problemli bir şekilde gitmedi. Başkan Kamil Bilgihan’la arası iyiydi. Kamil Bey kırgınlık yaratmadan mukaveleyi bitirdi.”

Lefter: “Bu yılki kadromuz çok genç fakat geleceğe umutla baktığım usta futbolcular var. Önümüzdeki yıl bu futbolcular ortalığa duman atacağız.”

'BU SENİN HAKKIN DEDİ, KAPTANLIĞI REDDETTİ'

Lefter’in teknik direktörlüğü döneminde Boluspor’da takım kaptanlığı da yapan oyuncusu İbrahim Çelik, Bolu Gündem gazetesine kaptanlık pazubandını hocasından nasıl aldığını şöyle anlatıyor:

"Lefter çok dürüst bir insandı. Kendisinin de oynayacağı bir maçtan önce soyunma odasında geldi, kaptanlık bandını benim koluma taktı. Ben saygımdan dolayı 'sizin bulunduğunuz yerde takım kaptanlığı yapamam' dedimse de, ısrar etti. 'Sen buralısın, buranın çocuğusun, sen kaptan çıkacaksın' diyerek beni ikna etti.

Benim kendisiyle ilişkim çok iyiydi. Bir gün bana 'sen nerede tıraş oluyorsun', diye sordu. Ben de berber Fadıl'a gittiğimi söyledim. Lefter o günden sonra, Bolu'da kaldığı sürece hep berber Fadıl'a tıraş olmuştur."

'İYİ İNSANDI AMA SAHADA ÇOK KÜFREDERDİ'

Boluspor’un kuruluşundan itibaren senelerce forma giymiş Rıdvan Ertanı’nın anılarında ise Lefter’le ilgili genellikle ufak tefek sürtüşmeler kalmış. Ertanı’nın Bolu’nun Sesi gazetesine anlattıklarından bir bölüm okuyoruz:

"Lefter Boluspor'a antrenör-futbolcu olarak gelmişti. Yardımcısı da Fenerbahçe'de oynayan Deve Necdet’ti. O, Lefter'in aynı zamanda korumasıydı, fedaisiydi.

Ben oynadığı bir maçta kendisine pas atmıştım. Lefter, 'niye ayağıma atmıyorsun' diye bana kızınca, ben de ona 'koşmayacaksan niye oynuyorsun' demiştim. O da bana küfür etmişti. Çok iyi bir insandı, kalbi çok temizdi. Ama oyun esnasında çok küfür ederdi. Futbolculuğuna diyecek bir şey olamaz. Dünya çapında bir adamdı.

Bir maçta penaltı kazanmıştık. Lefter’e sorduk, 'Rıdvan atsın' dedi. Ben vurdum, top direğe çarptı. Kulübeden sinirle fırlamış, saha kenarındaki pistte bulunan üç adım kumuna düşmüş, boynu tutulmuş. Ertesi gün ‘hep senin yüzünden oldu’ diyor. Ben de kendisine ‘hocam kaçar penaltı, her penaltı gol olacak diye bir şey yok ki’ dedim. ‘Ya bırak hadi yürü git idmana hadi’, dedi. Beni çok severdi. Benim için 'futbolun kurdu' derdi. Nişanıma geldi ve hanımıma dedi ki, 'buna iyi bak bu iyi futbolcu olacak'.

Boluspor’da bir simgeydi. Çok büyük katkı verdi. Onunla çalışmak şanstı. Bize 45 dakika karın adalesi yaptırırdı. Öyle affedersiniz at gibi koşturmazdı. Zaten Orhan Ayhan’la röportajında 'Boluspor formasını giydiğim dönemi hiç unutmam' demişti. Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’ndaki cenaze merasiminde tribünlerde Boluspor atkısı açıldığını görünce duygulandım, inanın ağladım. Fenerbahçe camiasına helal olsun. İsmine yakışan bir merasim yaptılar. Her insana yapmazlar.”

Süper Lig Lefter Küçükandonyadis Sezonu'nun (2018-19) açılış maçında Fenerbahçe Bursaspor'u konuk etmişti. Bu anlamlı maçta taraftarlar bir koreografi hazırlamış ve "Rahat uyu Lefter, şampiyon Fener" pankartı açmıştı. Başkan Ali Koç da maçtan önce Lefter'in eşine, kızlarına ve torunlarına plaket ve forma vermişti...

LEFTER’İN BOLUSPOR KARİYERİNDEN SAYILAR

Lefter Küçükandonyadis Boluspor formasını giydiği 1967-68 sezonunda 10 maçta oynadı ve 2 gol kaydetti. Bu golleri ilk 11’de sahaya çıktığı tek maç olan Adana Demirspor’a attı.

Boluspor’un başına geçtiğinde önceki sezondan kalma 5 maç deplasmanda oynama cezasını kucağında bulmuştu. Buna rağmen o maçları yenilgisiz atlattı. İlk kez 12. haftada oynanan Trabzonspor maçında teknik direktör ceketini soydu, formasını giydi ve Hüseyin Mevlüt’ün yerine oyuna girdi. Son maçı ise 38. haftada oynanan Kütahyaspor maçıydı. 16 Haziran 1968 tarihinde oynanan ve Kütahya’nın 2-1 kazandığı maçta Lefter, Barış Ertan’ı çıkartıp kendisini oyuna almıştı.

Sezonu 38 maçta 17 galibiyet, 14 beraberlik, 7 mağlubiyetle 5. sırada bitiren Boluspor, 1. Lig’e (bugünkü adı Süper Lig) yükselemedi. Ancak 16 gol yiyerek ligin en az gol yiyen ekibi oldu. Lefter önceki sezon 12. sıradan aldığı takımı 5.liğe taşıdı. Boluspor Lefter’den sonraki sezonu 2., ondan sonraki sezonu da şampiyon tamamlayarak Süper Lig’e yükselmeyi başardı.

Lefter’in kariyerinin son maçlarını oynadığı o sezonda ileride Fenerbahçe’nin bir diğer efsanesi olacak Cemil Turan da Sarıyer formasıyla, hem de aynı ligde tırmanışa geçmişti. Fakat o yıllarda 2. Lig iki grup halinde oynandığından, Kırmızı Grup’taki Cemil Turan ile Beyaz Grup’taki Lefter hiç karşılaşmadılar.