Badmintoncu Emre Lale: En iyisi değilsen, para yok!

Milli Badmintoncu Emre Lale, geçtiğimiz günlerde Kazakistan’ın Uralsk kentinde düzenlenen ‘Condensate Kazakhstan International Series’ Badminton Turnuvası'nda bronz madalya elde etti. Gazete Duvar’a konuşan sporcu, amatör branşların ülkedeki şartları dolayısıyla bazen yaptığı şeyi sorguladığını belirtiyor. Lale, “Bunda badminton gibi branşlarda sporculuk yapmanın bir meslek sayılmamasının çok büyük bir payı olduğunu düşünüyorum. Bizim ülkemizde sivrilip en iyisi olmadığınız sürece bu işten maalesef para kazanamıyorsunuz. Zamanla da sorgulamaya düşebiliyorsunuz” diyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İlkokul dördüncü sınıftayken, okul seçmeleri ile badmintonla tanıştı Milli Badmintoncu Emre Lale. Başladığında 10 yaşında olduğunu ve ilk zamanlar çok da bilinçli olmadığını belirten Lale, “Kısa sürede hep daha iyisini istedim. Geçen zamanlardaki başarılarımı, bugünleri, sonrasını hayal ettim hep” diyor. Kariyerinde çok büyük yol katettiğini ancak henüz hayallerine ulaşmadığını ifade eden Lale, “Zor günlerimi atlattım bundan sonra çok güzel işler yapacağıma inanıyorum” diye konuşuyor.

Emre Lale

Tek erkeklerde 2020 Tokyo Olimpiyatları’na katılarak bir ilki gerçekleştirmek istediğini belirten badminton sporcusu, duygularını şöyle anlatıyor: “Bir de tek erkeklerde gidecek ilk sporcu olmak beni çok daha fazla heyecanlandırıyor. Bunun için çok fazla çalışıyorum. Tokyo diye yatıp kalkıyorum diyebilirim.”

Geçtiğimiz günlerde ‘Condensate Kazakhstan International Series’ Badminton Turnuvası'nda bronz madalya kazanan sporcu ile yarış deneyimini ve serüvenini konuştuk.

Badmintonla ilk olarak ne zaman ve nasıl tanışmıştınız?

Badmintonla ilk olarak ilkokul dördüncü sınıfta antrenörüm Cengiz Özübir'in okula seçmeler için gelmesiyle tanıştım. Seçmeler koşu yarışlarıyla yapılıyordu ve o zamanki sınıf öğretmenim olan Serkan Aykutoğlu'nun beni yönlendirmesiyle katıldım ve seçildim. Böylece badmintona başlamış oldum.

‘İLK BAŞLADIĞIMDA ÇOK BİLİNCİNDE DEĞİLDİM’

10 yaşında badmintona başladığınızda bu günlere geleceğinizi düşünür müydünüz?

İlk başladığımda bu sporun çok fazla farkında değildim açıkçası. Antrenmanlara gittiğimde oyun gibi geliyordu çok bir şey anlamıyordum. İlk turnuvamla farkındalık oluştu, böyle bir şeyin içinde olmak güzel hissettirdi. İlk başladığımda belki ne yaptığımı çok anlamıyordum ancak kısa sürede hep daha iyisini istedim. Geçen zamanlardaki başarılarımı, bugünleri, sonrasını hayal ettim hep. Ve bunu düşünmek için çok fazla zaman geçmesi gerekmedi.

Sporculuk yaşamınızda ne gibi zorluklarla karşılaştınız ve bunları nasıl aştınız?

Her işte olduğu gibi sporculuğun da kendine göre zorlukları oluyor tabii ki. Amatör bir branşla uğraşıyorsanız bu zorluklar bir tık daha fazla yaşanıyor diye düşünüyorum. Bunu biraz genel biraz da özel olarak anlatmak istiyorum.  Genel olarak ele aldığımızda bu amatör bir branş ve bir kitleyi tabii ki yaptıklarınızla etkiliyorsunuz ama bu çok küçük bir kitle, onun haricinde büyük başarılara imza atmadığınız sürece çoğu kişi ne yaptığınızı fark etmiyor bile. Böyle olunca sürekli yaptığınız şeyi sorgulamaya başlayabiliyorsunuz. Bunda badminton gibi branşlarda sporculuk yapmanın bir meslek sayılmamasının çok büyük bir payı olduğunu düşünüyorum.

Bizim ülkemizde sivrilip en iyisi olmadığınız sürece bu işten maalesef para kazanamıyorsunuz. Zamanla da sorgulamaya düşebiliyorsunuz. Benle ve benden önce başlayan çoğu arkadaşım hatta benden sora başlayan arkadaşlarımın da bu sebeple bıraktığını düşünüyorum. Ben en iyisi olduğum halde böyle kaygılarım oldu. Çünkü her sporcunun iyi ve kötü olduğu dönemler olabiliyor. Kötü olduğunuz dönemde “Ben ne yapıyorum?” diyebiliyorsunuz. Ben bunu Rio Olimpiyatları’ndan önce yaşadım. Motivasyonum düşmüştü. Böyle durumlarda birini gelip size bir el atmasını istiyorsunuz. Ben de uzun süre bu yanılgıya düştüm. Birinin gelip benle uğraşmasını, beni motive etmesini, yapacağıma inandırmasını ya da bana iyi gelecek bir şeyler yapmasını bekledim. Zamanla bunun bir hata olduğunu fark ettim. Çünkü kendi limitlerimizi, potansiyelimizi bizden iyi kimse bilmiyor ya da sizin iyiliğinizi sizden daha fazla kimse isteyemiyor, bunu fark ettim. Herkesin “Emre yetenekli ama çalışmıyor” diye geçiştirdiği dönemde ben inat ettim. Yeri geldi yalnız başıma antrenmanlar yaptım, yeri geldi insanlara bir şeyler anlatmak için uğraştım ama o sıkıntılı denilebilecek dönemimi atlattım. Eğer bir şeyde yetenekliyseniz ya da bir şeyi çok fazla istiyorsanız bunun için kimse size engel olamıyor bir şekilde o işle ilgili bir şeyler yapıyorsunuz diye düşünüyorum. Çok çalışmamın yanında çok fazla isteyerek sorunlarımı aştığımı ya da onlarla başa çıktığımı söyleyebilirim.

Badmintonda iyi olmak için ne gibi kriterlere sahip olmak gerekiyor?

Fiziksel olarak bir kriter yok. Bu sporda kondüsyon ön planda. Bunun yanında güç, denge ve refleks istiyor.

Nasıl bir çalışma disiplininiz var?

Haftanın 5 günü çift antrenman yapıyorum, 1 günü tek, 1 günü de tatil yaparak değerlendiriyorum.

‘DÜNYALAR FARKLI, HEDEFLER AYNI’

Badmintonun size hayatta nasıl katkıları oluyor?

Badminton sayesinde çok fazla yurt dışına çıktım. Çok farklı ülkeler gördüm, çok farklı kültürden insanlarla tanıştım, arkadaşlıklar kurdum. Bunun için çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Bunun dışında yaptığınız işi yapan dünyanın farklı yerlerinden gelen insanlarla aynı hedefler için bir araya gelip ülkemi temsil ediyor olmam psikolojik açıdan çok tatmin edici.

.

Kendinizi spor kariyerinizde nerede görüyorsunuz?

Sporda bir kariyer yapmayı başardım ve bunun için çok mutluyum. Geldiğim yere baktığımda çok fazla yol katettiğimi düşünüyorum ama hayallerim çok farklı o yüzden daha yolun başındayım. Zor günlerimi atlattım bundan sonra çok güzel işler yapacağıma inanıyorum.

‘MESLEK GARANTİSİ OLSA ÇOK İYİ YERLERE GELİRİZ’

Bir röportajınızda “Gençlerde her zaman bir ivmemiz var. Önemli olan büyüklerde de bu istikrarı sürdürmek” dediniz. Büyüklerde istikrarın sürmemesini neye bağlıyorsunuz?

Daha küçük yaşlarda enerjinizi atmak için yaptığınız bir oyun olarak görüyorsunuz, üzerine çok düşünmüyorsunuz. Ama biraz daha geleceğinizi planlamak istediğiniz yaşlara geldiğinizde önünüzü görmek istiyorsunuz ve badminton sporuyla uğraşmanın bir meslek olarak görülmemesi nedeniyle bu sporla uğraşanlar kendini garanti altına almak istiyor ve daha çok öğretmen olmak ya da gençlik sporda antrenör olmak için uğraşılıyor. Bu sebeple amaç bir başarı sağlamaktan çıkıyor. Bu bence çoğu spor için bir sorun. Bu sorun aşılabilirse ben ülkemizden çok başarılı sporcular çıkabileceğine inanıyorum.

‘BADMİNTON TÜRKİYE İÇİN ÇOK YENİ’

Dünyaya göre badmintonda neredeyiz? Dünya çapında olumlu ve olumsuz yönleri neler Türkiye’nin?

Dünya çok farklı bir yerde. Uluslararası turnuvalarda olayın ciddiyetini anlıyorsunuz ama Türkiye'de ne yazık ki böyle değil. Badmintonun Türkiye'deki kökenine baktığımızda zaten 1991 yılında federasyonu kurulan bir spor olduğunu görüyoruz. Yani Türkiye için badminton yeni sayılabilir ve özellikle erkeklerde daha önce elde edilen bir başarı yok. Daha önce gösterilmiş bir mücadele örneği yok. Bunu yeni yeni yapmaya çalışıyoruz biz ve de yapıyoruz. Daha önce hiç katılamadığımız turnuvalara şimdi direkt çağrılıyoruz. Diğer ülkeler de Türkiye'nin ismini bu önemli turnuvalarda görmüş oluyor. Yani Dünya'da Türkiye'nin badminton adına önemli bir yeri var artık, olumlu olarak bunu söyleyebilirim. Bu da Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın ve de kendi kulübüm olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü’nün katkılarıyla gerçekleşiyor. Hedefimiz daha iyi başarılara imza atmak, onu da yapabileceğimize inanıyorum.

Başarılarınızın yeterince görünür olduğunu düşünüyor musunuz?

Hayır hiç düşünmüyorum. Başka branşlara baktığımda benim artık katılmadığım turnuvaların övüldüğünü, konuşulduğunu görüyorum. Yani şöyle söyleyeyim Federer'in katıldığı bir turnuvaya bizden birinin gittiğini düşünelim, biz böyle turnuvalara katılıyoruz. Bakın anlatabilmek için bile başka branşları örnek göstermek zorunda kaldım. Bu yüzden görünür olduğunu düşünmüyorum.

En son ‘Condensate Kazakhstan International Series’ Badminton Turnuvası’nda bronz madalya elde ettiniz. Nasıl bir yarış deneyimiydi?

İlk maçımı Rus rakibimle yaptım ve yarı finale kadar ki en zorlu rakibimdi çünkü kuraya baktığımda ilk maçı alan yarı finale kadar gelebilecek güçteydi. Maçı ben aldım ve düşündüğüm gibi oldu, yarı finale kadar geldim. Yarı final maçında Danimarkalı rakibim önceki maçlarından benden bir adım öndeydi çünkü yarı finale kadar olan maçlarında rakipleri çok güçlü değildi. Ben fiziksel olarak ondan daha fazla zorlanmıştım ve yarı final maçını vermiş oldum. Ama 3’üncü olarak turnuvadan ayrıldığım için de mutluyum. Sonraki turnuvalarım için motivasyon oldu.

.

‘TOKYO DİYE YATIP KALKIYORUM’

Tek erkeklerde 2020 Tokyo Olimpiyatları’na katılarak bir ilki gerçekleştirmek istediğinizi her fırsatta dile getiriyorsunuz. Çalışmalar nasıl gidiyor?

Evet, çok fazla istiyorum. Gençler olimpiyatlarına katılmıştım ancak olimpiyat tecrübem olmadı. O atmosferi solumak istiyorum. Bir de tek erkeklerde gidecek ilk sporcu olmak beni çok daha fazla heyecanlandırıyor. Bunun için çok fazla çalışıyorum. Tokyo diye yatıp kalkıyorum diyebilirim. Sürekli maçlara gidiyorum, maçlara gitmediğim zamanlarda yurt dışı kampları ayarlamaya çalışıyorum. Onun da nedeni burada antrenman yapacak sporcu bulmakta zorlanmam. Bu tek başıma performansımı gösterebileceğim bir branş değil, yani karşımdaki kişiyle oyun içinde yarışıp yenmem gerekiyor. Ben bu konuda biraz şansızım çünkü tek başımayım. Birlikte antrenman yapabileceğim benle hazırlanan bu seviyede bir kişi daha yok. Bu yüzden yurt dışı kamplarının çok yararlı olduğunu düşünüyorum, sık sık gidiyorum. Onun haricinde bir süredir kendi kendime mental olarak çalışıyorum. Bu konuda bir destek almadım. Buna ayıracak zamanım ne yazık ki olmadı ama eksikliğini hissediyorum. Çünkü sporda mental olarak iyi değilseniz bir yere kadar gidebiliyorsunuz. Benim o kısımda eksiklerim olduğunu düşünüyorum ve kendi kendime farklı teknikler uygulamaya çalışıyorum.

Bunun dışında hedefleriniz neler?

Tokyo'ya gitmek istiyorum ve orada derece yapmayı hayal ediyorum. Aslında şu an badmintonda dünyanın en iyilerine baktığımda oyun kalitemin onlarla yarışabilecek hatta geçebilecek seviyede olduğunu düşünüyorum. Şu an mental olarak bir şeyleri aşmam gerektiğine inanıyorum, onun haricinde istikrarlı çalışma ve zamana ihtiyacım olduğunu düşünüyorum. Bunlarla birlikte All England, HSBC Final Turnuvası gibi dünyanın en iyilerinin katıldığı büyük turnuvalara katılmayı çok istiyorum. Daha önce deneyimlediğim Dünya Şampiyonası, Avrupa Şampiyonası gibi turnuvalarda ülkemizi tekrar temsil etmek, derece yapmak istiyorum ve kendime inanıyorum.

Sporculuk dışında nelerle uğraşıyorsunuz?

Sporculuk dışında bir şeyle uğraşmak için vaktim yok. Sporculuk kariyerim boyunca işime en fazla odaklandığım bir dönemin içindeyim.