Amedspor nasıl maç kazanır?

Amedspor lige kötü başladı ve kötü devam ediyor. Pazar günü ağırladığı Gümüşhanespor’a puan kaptıran takım ligin alt sıralarındaki yerini korudu. Takımın taraftarı ise 2016’da şampiyonluk için mücadele eden futbolcuların sahada sergilediği ruhu arıyor.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Amedspor’un yeni bir yönetimi vardı ve yerel yönetimler seçim sonucuna göre belediyelerin kayyımla yönetilmesine son verilmişti. Önceki sezon kötü bir grafik çizen ve bir alt kümeye düşme tehlikesi atlatan Amedspor’un önü açık görünüyordu yeni sezonda.

Ama öyle olmadı maalesef. Kısa sürede teknik heyet değişti. Kimi futbolcularla sorunlar yaşandı. Ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne bir kez daha kayyım atandı.

Teknik heyetin değişmesi, futbolcularla sorun yaşanması takımı olumsuz etkilemiş olabilir ama spor ile belediyelerin ne ilişkisi var diye sorulabilir elbette.

Şöyle bir ilişki var: Sadece Türkiye’de değil, dünyanın birçok ülkesinde belediyeler ile kamu kurumları, diğer işlerinin yanı sıra, şehrin spor takımlarını da destekler. Hem maddi hem manevi olarak. Amedspor takımı da Büyükşehir Belediyesi’nden bu desteği gördü. Belediyeye kayyım atanıncaya kadar. Belediyeye atanan kayyım önce maddi desteği kesti, sonra kendisiyle görüşmeye giden Amedspor’un önceki yönetiminden takımın adının değiştirilmesini istedi. Amedspor adı değiştirilse takım ihya olacaktı. Kulüp yönetimi buna yanaşmadı. Taraftar, maç izlemeye gelen kayyım aleyhinde tezahürat yaptı. Takım, özellikle ekonomik olarak bir daha kendine gelemedi.

Bu ekonomik darboğaz, elbette sadece kayyım marifetiyle gerçekleşmedi. Takım, Türkiye genelinde, değim yerindeyse şeytanlaştırıldı. Türkiye Futbol Federasyonu takıma para cezası kesmeyi marifet bildi. Amedspor, deplasman maçlarında 74 hafta taraftar desteğinden mahrum bırakıldı. İl güvenlik kurumları, sahada ya da saha dışında meydana gelecek bir olayın önüne taraftar yasağı uygulayarak geçmeye çalıştı. Bu, muhtemelen dünya futbol tarihinde rekor bir cezadır.

Amedspor Türkiye çapında şeytanlaştırılırken, Diyarbakır’da da yalnızlaştırılmak istendi. Şehrin ileri gelen kurumları ve iş insanlarının önemli kısmı Amedspor’la anılmamak için görünmez oldular adeta.

Kayyımın gitmesi, işte bu yalnız bırakılmışlığı da bertaraf edecekti. Ama belediye seçimini kaybetmiş iktidar, vakit kaybetmeden ve hukukçuları hayrete düşüren sudan gerekçelerle belediyeye yeniden kayyım atadı. Amedspor, kendisinden başarı bekleyen vefakar taraftarıyla birlikte, bir kez daha tek başına kaldı.

Amedspor, Gümüşhane ile son sıralardan kurtulma mücadelesi verdi

Futbol, sadece futbol değildi. Kayyım için meşruluk statüsünü elde etmenin araçlarından biri de futbol takımıydı ve bu takımın taraftarı ilk günden başlayarak kayyım uygulamasına karşı çıkmıştı. O halde hem takım hem de taraftar, ekonomik ve moral destekten yoksun bırakılarak cezalandırılabilirdi.

GALİBİYETE AĞIZ TADIYLA SEVİNEMEMEK

Amedspor’un maçına giderken bunları düşünüyordum. Amedspor, kendi sahasında ağırlayacağı Gümüşhanespor’la aynı puana sahipti. Ligin en alt sırasında, sırasıyla -14 puanla Şanlıurfaspor, Amedspor ve averajla Gümüşhanespor yer alıyordu. Karşılaşma, alt sıradan kurtulma gayreti içinde olan iki takım için de önemliydi.

Geçen hafta Anadolu Selçukspor'u deplasmanda yenmişti Amedspor. Bu sezon ligde elde ettiği ilk galibiyetti bu. Galibiyete hasret kalmış taraftarı, buna rağmen ağız tadıyla sevinememişti. Çünkü Türkiye, Suriye’nin güneyine harekat başlatmış ve sonuçları endişeyle bekleniyordu. Şimdi “ateşkes” ya da “120 saatlik bir ara” ile harekat durdurulmuştu.

Amedspor taraftarı maç başlamadan önce bir süre “Savaşa hayır” şeklinde tezahürat yaptı. “Futbol, Asla Sadece Futbol Değildir” (Simon Kuper, İthaki Yayınları). Amedspor taraftarı ise Türkiye liglerinin belki en politik taraftarıydı. Yanı başlarında, 9 Ekim’de başlayan Barış Pınarı Harekatı’na yönelik düşüncelerini “Savaşa hayır” diyerek dile getirmesi, bu nedenle pek şaşırtıcı olmadı. Şaşırtıcı olan, harekat başladığından bu yana, siyasetçiler dahil, olumsuz cümle kuranların bir şekilde derdest edilerek susturulduğu bir ortamda, bir futbol maçında bu sesin gür bir şekilde çıkması oldu belki.

TARAFTAR AMEDSPOR’A CEZA İSTEDİ

Maç, Amedspor’un orta sahadaki üstünlüğü ile başladı. Gol atma yolunu bulmakta güçlük çekti ama ilk yarının son 10 dakikasına kadar bu üstünlüğü korudu da. Gümüşhanespor deplasmanda alacağı bir puana razı bir izlenim bırakıyor, gole uzun toplarla ulaşmaya çalışıyordu.

İkinci yarıda dağılmış bir Amedspor vardı sahada. Hatırladığım, biri ilk yarıda olmak üzere, organize bir şekilde sadece iki kez Gümüşhanespor’un kalesinde tehlike yarattı.

İkinci yarının sonlarına doğru, maçı birlikte izlediğim bir gazeteci, şöyle dedi bana: “Kötü oynadıkları için yönetim futbolculara ceza verecekti ama vermedi. Bence bunu yazmalısın. Böyle takım, böyle futbol olmaz.” Sonra, “Bundan böyle Diyarbekirspor’un maçlarına gidelim” önerisinde bulundu.

Elbette, “Dediklerini yazmayacağım ve fırsat buldukça Amedspor’un maçlarına gelmeye devam edeceğim” dedim. Gazeteci arkadaşımın söylediklerini yazmış oldum bu arada, belki bir uyarı mahiyetinde bir işe yarar umuduyla. Ama Amedspor’un Diyarbakır’daki maçlarına gelmeye devam etme konusundaki kararlılığımı koruyorum.

Çünkü Amedspor, Türkiye liglerindeki hiçbir takımın uğramadığı bir ayrımcılığa uğruyor. Taraftarı deplasman maçlarında stadyuma alınmıyor. Futbolcuları ve kulüp inanılmaz cezalara çarptırıldı. Yöneticileri ve taraftarları defalarca şiddete uğradı. Deplasman maçlarında ırkçı tezahüratlarla karşılaştı. Ekonomik ve moral destekten mahrum bırakıldı. Takım, bu kuşatmayla bitirilmek isteniyor.

Bütün bu saydıklarım büyük bir haksızlığa işaret ediyor. Bunca haksızlığa uğramış bir takımın yöneticilerini ve taraftarını yalnız bırakmak, söz konusu haksızlığa bir şekilde ortak olmaktır. Bu haksızlığa ortak olmak, bu şehirde yaşayan hiç kimseye yakışmaz.

HAKSIZLIĞA ORTAK OLMAK YA DA DİRENMEK

Maçta ilk golü konuk ekip buldu. Amedspor, maçın son dakikalarında gol atarak eşitliği sağladı. Bu arada, maçı iyi yönettiğini düşündüğüm hakem, Amedspor’un bir golünü ofsayt gerekçesiyle iptal etti. Sonradan golü bir kez daha izleme şansım oldu. Hakemin en yanlış kararı bu oldu sanırım.

Maç bittikten sonra Amedspor taraftarı hemen dağılmadı. Uzun süre tezahürat yaparak takımına moral destek vermeye çalıştı. Soyunma odasında ise futbolcuların yüzü gülmüyordu. Ligin zayıf takımıyla kendi sahasında berabere kalarak 3 puan alma şansını kaybetmişlerdi.

Bir vakitler şampiyonluğa oynayan takımın şimdi ligin alt sırasında olması hüzün vericiydi elbette. Ama “Futbol, asla sadece futbol değildir”. Başına gelenler ve gelmekte olanlar, “Amedspor’u yalnız bırakmanın vakti değildir” diyor.

Amedspor nasıl maç kazanır? Bu soruya verilecek cevabı ise sanki bütün şehir düşünmeli.