Milli sporcu Eda Tuğsuz: Ata sporu olmasına rağmen ilgi az...

Milli sporcu Eda Tuğsuz, cirit atmada Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları için vize aldı. Gazete Duvar'a konuşan sporcu, Türkiye'de cirit atmanın yeterince bilinmediğinden yakınıyor: Cirit atma eskilerde ata sporu olarak atın üstünde atılan mızrak olarak biliniyor. Ata sporumuz olmasına karşın cirit atmaya çok fazla ilgi olduğunu düşünmüyorum.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türkiye'de cirit atmada akla ilk gelen isimlerden biri Eda Tuğsuz. 22 yaşındaki sporcunun elde ettiği başarıları görmezden gelmek sanılanın aksine futboldan ibaret olmayan spor tarihine de yapılan bir haksızlık olur. Tuğsuz'un cirit atma sporuyla olan serüvenine şöyle bir bakacak olursak: 2016'da 19 yaşındayken 23 Yaş Altı Atletizm Şampiyonası'ndaki 57,24 metrelik atışıyla, Aysel Taş'a ait 16 yılık Türkiye rekorunu kırdı. 2017 yılında da başarı basamaklarına hızlı ve emin adımlarla tırmanan sporcu, Büyükler Dünya Atletizm Şampiyonası'nda dünya 5'incisi oldu. 2017 Şubat'ına Mersin'de yapılan Seyfi Alanya Atmalar Kupası'nda önce 59,21 ardından da 59,68 m atarak kendine ait Türkiye rekorunu geliştirdi. Mart'taki 2017 Avrupa Atmalar Kış Kupası'nda 60,98 metreyi gören Tuğsuz, kişisel en iyi derecesini ve ülke rekorunu bir metreden fazla geliştirerek gümüş madalya kazandı. Bu başarı, sporcunun 60 metre sınırını geçen ilk Türk kadın ciritçi unvanını almasını sağladı. Antalya'daki seçme yarışlarında 64,30 atan sporcu, kariyerine bir Türkiye rekoru daha ekledi. Bakü'deki 2017 İslami Dayanışma Oyunları mücadelesinde altın madalyayı kazanırken, rekor derecesini de 67,21'e taşıdı.

Elmas Lig’in Roma etabı kadınlar cirit atmada 64,51 metrelik derecesiyle ikinci olan Tuğsuz, bu performansıyla 2020 Tokyo Olimpiyatları’na katılma hakkı elde etti. Şimdi Türkiye için yepyeni bir umut kaynağı sporcunun göstereceği performans. Sözü kendisine bırakalım...

Eda Tuğsuz

Cirit atmaya olan merakınız nasıl ve ne zaman başladı?

Cirit atmaya merakım, bir akrabamızın atletizm antrenörlüğü yapmasıyla başladı. Beni pistlere götürdü ve cirit atmaya yatkın olacağımı tahmin ettiği için beni bu branşa başlattı. Benim serüvenim böyle başladı.

'PES ETMEYİ SEVMEM'

Sizin için nasıl bir tutkuya dönüştü bu merak?

Aslında küçükken nasıl olduğunu, ne için yaptığını pek anlayamıyorsun. Ama hedefler büyüdükçe yaptığın işin en iyisi olmak için mücadele ediyorsun. Normal hayatımda da pes etmeyi sevmeyen biriyim. Her zaman problem çözme becerisi olan bir çocuk oldum. Bu sebepten branşımda da dünyada en iyisi olmak için hep o ruhla antrenman yaptım.

Her atışta daha uzağı hedeflemenin size psikolojik ve sosyal olarak nasıl etkileri oluyor?

Zaman zaman stres içinde ve baskı altında olduğum oluyor ama her zaman performansımı üst seviyede taşıyamam. Bunun bilincindeyim. Mutlaka düşüşlerim olacak ve her düşüşün ardından bir çıkış olacağını biliyorum. Mesela o gün antrenman kötü geçti diyelim, kendimi biraz sorgulayıp eksiklerimin nerede olduğunu çözmeye çalışıyorum.

'KAZANMAK DA VAR KAYBETMEK DE'

“Hiçbir zaman yenilgiyi kabul etmem” gibi bir ifadeniz var. Başarılı bir sporcu olmanın yenilgilere karşı psikolojik yöntemleri olmalı. Psikolojik olarak kendinizle verdiğiniz savaşın galibi hep siz misiniz? Bunu nasıl başarıyorsunuz?

Yenilgiyi kabul edemiyorum ama maalesef sporun içinde bazen kaybetmek de var. Bu durumdan her zaman ben galip ayrılmıyorum. Her zaman kendi içimde 'Evet Eda, bugün belki senin günün değildi, ama yarın yeni bir gün' diyorum ve eksiklerimi tamamlamaya çalışıyorum.

'BAŞARI KRİTERİ EN AZ 65 METRE OLMALI'

Cirit atmada 'başarı' ne gibi kriterler gerektiriyor?

Dünyada ilk 10 kişi 65 metre civarlarında atıyor, dünyayı baz alırsak en az 65 metre gibi bir derece lazım başarı kriterine ulaşmak için.

Nasıl bir çalışma disiplininiz var?

Tabii ki dinlenmemden beslenmeme kadar dikkat ediyorum. Masörümle, fizyoterapistimle, psikologlarımla her zaman iletişim halindeyim. Çünkü bu bir ekip işi. Antrenmanlarımı olabildiği kadar kendimi vererek verimli geçirmeye çalışıyorum.

Türkiye'de bu spor yeterince biliniyor mu?

Aslında çok bilindiği söylenemez, fakat eskilerde ata sporu olarak atın üstünde atılan mızrak olarak biliniyor. Aslında bizim ata sporumuz olmasına karşın cirit atmaya çok fazla ilgi olduğunu düşünmüyorum.

.

'2017 KARİYERİMDE MÜTHİŞ BİR YILDI'

Cirit atmada Türkiye'ye ilkleri yaşatıyor ve rekorlar kırıyorsunuz. 2016 yılında 23 Yaş Altı Atletizm Şampiyonası'nda 57,24 metrelik atışınızla Aysel Taş'a ait 16 yıllık Türkiye rekorunu kırdınız. Ve 2017 yılı yine rekorlarla dolu bir yıldı sizin için. Dünya 5.liği hiç hafife alınacak bir başarı değil. Tüm bu başarıların sizin üzerinizde nasıl bir sorumluluğu var?

2017 yılı benim için spor hayatımda inanılmaz değişimlere sebep oldu. Kariyerimin en büyük yarışı olan Büyükler Dünya Atletizm Şampiyonası'ndan dünya 5'incisi olarak ayrıldım. Aslında evet sorumluluk biraz fazla olsa da bunlar sporcuyu motive etme şeklinde oluyor.

Tüm sporcuların hayali olan olimpiyat kotası aldınız. Genç yaşınızda olimpiyat deneyimleme şansı yakaladınız. Bu sizin için ne ifade ediyor?

Ülkemi olimpiyat oyunlarında ilk kez temsil edeceğim için çok heyecanlıyım. Nasıl bir atmosferde yarışacağım konusunda şimdiden kendi kafamda hayal kurmaya başladım.

.

Türkiye'de dünyaya uzanmak adına size yeterli imkanlar sağlanıyor mu? Eksik gördüğünüz durumları bizimle paylaşır mısınız?

Geçmiş yıllara göre inanılmaz bir destek var atletizme. Artık dünya ve Avrupa'da listelerde Türkiye ilk 10'un içinde yer alıyor. Alt yapı sporcularına önem veriliyor, bizden sonraki nesil de yetiştiriliyor. Bunlar atletizm için önemli projeler olduğunu düşünüyorum.

Cirit atmada Türkiye dünyaya göre nerede?

Cirit atma dünyada benimle birlikte şu an ilk 10'da. Diğer alt yapı sporcularının kendi yaş gruplarında da aynı şekilde devam ediyor.

'ESKİ YILLARA GÖRE KADIN SPORCULARA DESTEK ARTTI'

Türkiye'de kadın sporcu olmak nasıl?

Eski yıllara karşın kadın sporculara karşı destek ve projeler çoğaldı. Aileler artık kız çocuklarını öz güvenli bir birey olmalarını istedikleri için spora yönlendiriyorlar. Aslında spora karşı destek olmamız gereken ilk kişiler kadınlar olmalı çünkü kadınlarımız yeni nesilleri yetiştiriyor. Onlara bu desteği verirsek gelecek nesil de sporla yetişir diye düşünüyorum. “İşin cinsiyeti olmaz, ustası olur” sözü de hep kendime söylediğim sözlerden biri.