Osmanlıspor'dan neden nefret ediliyor?

Teknik direktörünün 'herkesin nefret ettiği ve dışladığı' kulüp olarak tarif ettiği Osmanlıspor'ın isim değişikliğinden günümüze serüvenini inceledik. Az sayıda taraftara sahip kulübün nereden nereye geldiğini konuştuğumuz gazeteci Ali Öcal “Dünyanın hiçbir yerinde yerel yönetimlerin profesyonel futbolla iç içe olmasını toplum kabul etmiyor“ dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Spor Toto 1. Lig'de mücadele eden Osmanlıspor, Play Off yarı finalinde  Gazişehir Gaziantep'e penaltı atışları sonrası mağlup oldu ve süper lig iddiasını bir sonraki yıla bıraktı.

Maçın ardından açıklama yapan kulübün teknik direktörü  Osman Özköylü, herkesin "nefret ettiği ve dışladığı bir takım" olduklarını belirterek, "Bizim arkamızda belediye yok, valilik yok, binlerce kişi yok. Tribünde görüyorsunuz. Anca bizim ailemizden eşimiz, dostumuz, komşumuz, ailemizden gelenlerle 300-500 kişi..." dedi.

Gazeteci Ali Öcal, “Yerel yönetimlerin forma rengi olmamalı” diyor.

Beş yıl önce Ankaraspor'un isminin Osmanlıspor'a dönüşmesiyle yeşil sahalarda mücadele eden bu "yeni" takımın geride bıraktığı beş yıllık serüvenini  derledik. Öte yandan, Ankara Büyükşehir eski Belediye Başkanı Melih Gökçek'e bir dönem Onursal Başkan unvanı veren kulübün "Nereden nereye geldiğini", Ankara'daki spor camiasının yakından tanıdığı gazeteci Ali Öcal ile konuştuk.

İSİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ARDINDAN ÖNCE SÜPER LİG SONRA AVRUPA

1978 yılında temelleri atılan ve bu süreçte birçok kez isim değişikliğine gidilen mavi beyaz renklere sahip Ankaraspor'un ismi 2014 yılında Osmanlıspor olarak değiştirildi. Mor ve sarı renklerle  yeşil sahalarda mücadele etmeye başlayan Osmanlıspor isim değişikliğinin ardından  1'nci Lig'de mücadele ettiği 2014-2015 sezonunu, 66 puanla 2'nci sırada tamamladı ve bir üst lige çıktı.

İsim değişikliğinin hemen ardından Süper Lig'e yükselen kulüp 2015-2016 sezonunu 5'nci sırada tamamlayarak UEFA kupalarında mücadele etmeye hak kazandı. UEFA Avrupa Ligi'nde ön elemeleri geçerek Villareal, Zürih ve Steaua Bükreş ile grup aşamasında mücadele eden kulüp burayı lider tamamlayarak önemli bir başarı elde etti.  Son 32 turunda Yunanistan takımı Olimpiakos'a elenen Osmanlıspor, 2016-2017 sezonunu düşme hattının iki sıra üzerinde 13'üncü sırada tamamladı.

GÖKÇEK'İN İSTİFASININ ARDINDAN LİGDEN DÜŞÜŞ

Osmanlıspor'da, Melih Gökçek'in Ankara Büyükşehir Belediyesi başkanlığından istifa etmesinin ardından futbol anlamında işler, bir önceki sezon kadar iyi gitmedi. Gökçek'in yerine gelen Mustafa Tuna'nın otopark ve hafriyat alanındaki yeni adımları kulübün gelirlerine ilişkin de birçok iddiayı gündeme getirdi. Bu yaşananların gölgesinde Osmanlıspor 2017-2018 sezonunu 33 puanla 16'ncı sırada tamamladı ve bir diğer Ankara temsilcisi Gençlerbirliği ile bir alt ligin yolunu tuttu.

OSMANLI'NIN ORTALAMA SEYİRCİ SAYISI 5 BİNİ GÖRMEDİ

Geride bıraktığımız sezonu dördüncü sırada tamamlayan kulübün teknik direktörü Osman Özköylü'nün, taraftara ilişkin sözleri bu aşamada ancak sayılarla açıklanabiliyor. Maçlarını yaklaşık 20 bin kişi kapasiteli Osmanlı Stadyumu'nda oynayan kulübün isim değişikliğinin olduğu ilk sezon olan 2014-2015'te ortalama seyirci sayısı 4 bin 214 olarak kayıtlara geçti. Bir sonraki yıl ortalama 4 bin 416 kişiye oynayan kulüp, 2016-2017 sezonunda ise evinde ortalama 3 bin 792 kişiyi ağırladı. "Belediyenin işçilerinin maçlara getirildiği" iddialarının gölgesinde tam anlamıyla stadını dolduramayan kulüp 2017- 2018 sezonunda ise evinde ortalama 2 bin 691 kişiyi ağırlayarak rakipleriyle mücadele etti.

'GÖKÇEK'İN ANKARAGÜCÜ AŞKI KENTE O KADAR ZARAR VERDİ Kİ'

Ankaraspor ismini kullandığı 2009 yılında,  Ankaragücü ile kurduğu ilişkiler nedeniyle lig düşme cezası verilen kulübün son beş yılını yıllardır spor muhabirliği yapan gazeteci Ali Öcal ile konuştuk. "Melih Gökçek'in Ankaragücü'ne olan aşkı ve isteği kente o kadar zararlar verdi ki" diyerek sözlerine başlayan Öcal,  Ankaragücü ile Ankaraspor arasındaki yakın ilişki nedeniyle ligden düşürülmesinin  bu süreci anlamak için çok önemli olduğuna dikkat çekiyor.

'PROJENİN DOĞRU OLMADIĞINI VE KENTTE KARŞILIĞININ OLMADIĞINI GÖRDÜK'

Geçtiğimiz hafta sonu Osmanlıspor'un teknik direktörünün sözlerini hatırlattığımız Öcal, "Osmanlıspor neden sevilmiyor?" sorumuza  şu yanıtı veriyor:

"Dünyanın hiçbir yerinde yerel yönetimlerin profesyonel futbolla iç içe olmasını toplum kabul etmiyor. Futbolun ileriye gitmiş ülkelerinde belediye kulüplerine rastladınız mı? Ankaragücü, Gençlerbirliği gibi bu kentin çok önemli kulüpleri var örneğin. Bu kulüplere yapılması gereken yardım ve desteğin belediye kulüplerine yapılması, Ankaralıların bu manada Osmanlıspor'a karşı bir sempati oluşturmamasına neden oldu. Dolayısıyla Ankaralı soğudu. Ankaragücü ve Gençlerbirliği bir sürü sıkıntılar yaşarken kentin bir sürü kaynaklarının Ankaraspor, daha sonra Osmanlıspor tarafından kullanılmasına taraftarlar isyan etti. Belediye çalışanlarının zorla maça getirilmesiyle bir taraftar topluluğu yaratılmaya çalışıldı. Bu imkanlar da  Melih Gökçek'in belediye başkanlığından ayrılmasıyla ortadan kalktı ve Osmanlıspor sadece 300-500 kişiye oynayan bir takım oldu. Bu projenin doğru olmadığını ve kentte karşılığının olmadığını gördük."

'DÜNYANIN HİÇBİR BAŞKENTİNDE BÖYLE BİR ŞEY OLAMAZ'

"Belediye başkanlarının profesyonel kulüplerle  ilgilenmesi Ankara'ya çok büyük sıkıntı yarattı" diyen Öcal, "Ankaralıların kaynaklarının desteklemedikleri bir kulübe aktarılması nelere yol açtı" sorumuza ise şu yanıtı verdi:

"Osmanlıspor veya Ankaraspor hiçbir zaman 20 bin kişiye coşkulu bir şekilde maç oynamadı. Taraftarlar tepkisini bu şekilde gösterdi ve Osmanlıspor'u tribünde bir yalnızlığa itti. Süper Lig'de mücadele eden bir takımın 50 kişiye 100 kişiye maç oynaması çok hazin bir durum. Otopark gelirleri, bunun yanında hafriyat gelirleri, bu kulübe yapılan tesisler de çok önemliydi. Özellikle amatör sporla ilgilenenler saha olmadığı için sabahın erken saatlerinden itibaren yollara düşerken ve saha olmadığı için bazı maçlar sabahın dokuzunda başlarken bunlar yapıldı.  Dünyanın hiçbir başkentinde böyle bir şey olamaz. O paraları profesyonel  futbola harcayacağımıza amatör futbola harcamış olsaydık daha büyük kazanç elde etmiş olurduk."

'YEREL YÖNETİMLERİN FORMA RENGİ OLMAMALI'

Futbolda 'proje' olarak adlandırılan takımların bir süre sonra beklentileri karşılayamamasına ilişkin ise Öcal şunları kaydetti:

"Yerel yönetimlerin forma rengi olmamalı. Bunun altını kalın kalın çizmek gerekiyor. Profesyonel kulüplere nasıl destek yapacaklarını açık ve net ortaya koymalılar. Belediye takımlarının profesyonel liglerde mücadele etmelerini doğru bulmuyorum. Takımlara tesis yönünde destek olabilirler ama profesyonel kulüpleri idare etme yanlışından veya direkt kulüp sahibi olma yanlışından kurtulmak gerekiyor.

'SPOR İLE SİYASETİN İÇ İÇE OLDUĞU BİR DÖNEM HATIRLAMIYORUM'

Bu süreçte Başakşehir örneğinde de gördük. Çok büyük kaynaklar aktarıldı ama başarı da gelmiyor. Sporun yanında siyaset çözüm noktasında olsun ama bu kadar  açık markaj olduğu müddetçe sporda ilerleme kaydetmemiz mümkün değil. Devleti bu kadar sporun içerisinde olmamalı, siyaset içerisine girmemeli. Cumhuriyet tarihinde belki de hiç bu kadar spor ile siyasetin iç içe olduğu bir dönem hatırlamıyorum.

'PEŞİNİZDEN KOŞAN TARAFTARINIZ YOKSA KULÜP OLMA ŞANSINIZ YOK'

Sporla siyaset arasındaki ilişkinin araştırılması gerektiğini belirten Öcal,  Osmanlıspor ve Başakşehir'in geleceği adına ise şunları paylaşıyor:

"Sizi destekleyen taraftarınız yoksa, sizin peşinizden koşan futbolseverler yoksa sizin kulüp olma şansınız yok. Bir kulübün ana unsuru onun peşinden koşan taraftardır. Osmanlıspor'un  ve Başakşehir'in peşinden koşan büyük bir kitleye şahit olmadım. Dolayısıyla bu takımların tutmayacağı açık ve net. Özellikle Ankaralının burada bir talebinin olmadığını bütün herkes gördü.  Benim gönlüm kentimizin kaynaklarının başta amatör sporlara ve diğer kaynaklara aktarılmasını isterdi. Özellikle yerel yönetimler ve spor ilişkisine yeni bir bakış açısı, yeni bir düzenleme şart. Özellikle Mansur Yavaş'ın neler yapacağını, nasıl politikalar  uygulayacağını da merakla bekliyoruz."