YAZARLAR

Sosyalistlerin seçim sınavı

Sosyalist partiler, 14 Mayıs seçimlerine iki ittifak halinde katılıyor. TİP, EMEP gibi partiler Emek ve Özgürlük İttifakı içinde, TKP, Sol Parti, TKH ise Sosyalist Güç Birliği adı altında seçimlere giriyor. Sosyalistlerin depremzedelere de önemli faydaları oldu. Bakalım, seçim sınavında nasıl bir sonuç alacaklar?

14 Mayıs seçimleri, sosyalist partiler açısından da önemli bir değerlendirme sağlayacak. Bu vesile ile hem topluma kendilerini daha iyi tanıtma imkanı oldu, hem de deprem bölgelerindeki faaliyetleri ve hiçbir çıkar beklemeksizin depremzedelerin yardımlarına koşmaları olumlu bir izlenim bıraktı.

Sosyalist partiler, seçimlere iki ittifak halinde giriyor. Bir tanesi Emek ve Özgürlük ittifakı, diğeri de Sosyalist Güç Birliği. Kısaca bu ittifakları ve içinde yer alan sosyalist partilerin yaklaşımlarını değerlendirmeye çalışalım.

TİP (Türkiye İşçi Partisi), EMEP (Emek Partisi), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) ana gövdesini oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı içinde yer aldı.

HDP’nin yüzde 7’lik seçim barajını geçmesi halinde ittifak içinde yer alan sosyalist partilerin ülke barajı gibi bir sorunları olmayacak. Zaten HDP, geçmiş seçimlerde yüzde 10’luk seçim barajını bile geçmişti. Bu parti, kapatılma davası ile ilgili risk karşısında Yeşil Sol Parti adı altında seçimlere giriyor.

Emek ve Özgürlük ittifakı içinde yer alan EMEP, EHP, TÖS ve SMF, Yeşil Sol Parti (YSP) listelerinden seçimlere katılıyor. TİP ise, 87 seçim çevresinden 54’ünde kendi ismi ve adaylarıyla seçime girerken diğer bölgelerde de YSP adaylarını destekleyeceğini açıkladı.

Kuşkusuz HDP/YSP’nin ittifak içindeki sosyalist partilere ülke barajının geçilmesi konusunda tanıdığı bu olanak son derece kıymetlidir. TİP de, bir anlamda kendi “rüştünü ispat etmek” için ayrı bir listeyle seçime girmeyi uygun buldu.

Bu konuda daha fazla milletvekili çıkarmak açısından HDP ile TİP arasında bir görüş ayrılığı yaşandı. HDP/YSP listelerinden seçimlere girilmesi halinde bir kayıp olmayacağı aksine daha fazla milletvekili çıkarılabileceği öne sürüldü.

TİP ise, yaptığı hesaplamalarda, HDP’ye zarar vermeden ittifak milletvekili sayının artacağı yönünde görüş belirtti. Bakalım seçim pratiği ne gösterecek?

SOSYALİST ODAK

Sosyalist partilerin ayrı bir odak oluşturması, siyasal ve ideolojik açıdan daha anlamlı gözüküyor. HDP’nin 27 Eylül 2021 tarihli “Tutum Belgesi”nde sosyalist bir perspektife sahip olmadığı dikkati çekiyordu. Bu 11 maddelik belgede, emek kesimiyle ilgili olarak sadece “Ekonomide Adalet” adlı bir başlık bulunuyordu.

Bu başlıkta da “adil gelir dağılımı, bütçe kaynaklarının saraylar ve savaşlar için değil halkın ekonomik güvencesi için seferber edilmesi, emeklilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi, çiftçilerin ve esnafın desteklenmesi, sendikal hakların evrensel ölçülerde güvence altına alınması” gibi daha çok “sosyal demokrat” bir yaklaşım söz konusuydu.

Yeşil Sol Parti’nin 30 Mart 2023 tarihli seçim bildirgesinin ise, daha “sol-sosyal demokrat” bir çizgiye sahip olduğu gözüküyor. YSP’nin bildirgesinde işçiler, memurlar ve emekliler dahil herkese grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkının tanınacağı, lokavtın anayasadan çıkarılacağı, kiralık işçilik uygulamasına son verileceği belirtiliyor.

Kuşkusuz sosyalist partiler, emek-sermaye çelişkisini başat faktör alarak kapitalist düzene son verme iddiasını taşıyan partilerdir. Bu çerçevede HDP/YSP’den daha farklı bir ideolojik anlayışa sahiptirler.

Keza Hasan Cemal, Cengiz Çandar gibi uzun bir süre AKP’ye destek veren ve “Amerikancı” liberal çizgiyi savunanların 14 Mayıs seçimlerinde YSP listelerinde aday gösterilmesi de sol çevrelerde büyük tepki çekmiştir.

DEMOKRASİ İTTİFAKI

Sosyalistlerin ayrı bir odak oluşturması, HDP/YSP ile “tek adam rejimi”ne karşı yan yana durmayı, ortak bir demokrasi mücadelesi vermeyi dışlamaz. TİP, EMEP gibi sosyalist partilerin HDP ile aynı ittifak içinde yer almasının yanı sıra Sosyalist Güç Birliği’ne dahil diğer sosyalist partilerin farklı bir ittifak çatısı altında da olsa “demokrasi ittifakı” anlamında ortak bir tavra sahip olmaları isabetli bir duruştur.

Bilindiği gibi TKP (Türkiye Komünist Partisi), Sol Parti, TKH (Türkiye Komünist Hareketi) ve Devrim Hareketi ise Sosyalist Güç Birliği adı altında farklı bir ittifakla seçimlere giriyor. Gerek TKP, gerekse de Sol Parti ve TKH, laiklik, kamucu anlayış, tam bağımsızlık ve NATO gibi konularda HDP/YSP’den faklı olduklarını belirterek ayrı bir ittifak oluşturduklarını açıklamışlardır.

Hem Emek ve Özgürlük İttifakı, hem de Sosyalist Güç Birliği, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhur İttifakı adayı Tayyip Erdoğan karşısında Millet İttifakı'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini ortaya koymuşlardır.

HDP/YSP, ayrı bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmayarak bu tavrını belirtmiş, TKP ve Sol Parti ise açıkça Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini ifade etmiştir. Emek ve Özgürlük ittifakı içinde yer alan TİP de, Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini daha net bir biçimde ortaya koymuştur.

'SAY BAKALIM, KAÇ KİŞİYİZ'

Seçimlerdeki yüzde 7’lik ülke barajı, sosyalist partiler için ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Bu baraj, seçimde oy kullanacak 54 milyonluk seçmen kitlesinde 3 milyon 800 bin kişiye tekabül etmektedir. Sosyalist partiler açısından bu aşamada bu sayıyı yakalayabilmek oldukça güç gözükmektedir.

Bununla birlikte Sosyalist Güç Birliği'ni oluşturan partiler, bir şekilde kendi güçlerini de görebilmek için seçime girmek istemekte, Sol Parti’nin yöneticilerinden Alper Taş’ın deyişiyle "kendimizi saydıracağız, bakalım kaç kişiyiz” sorusuna yanıt bulmayı da amaçlamaktadırlar.

Seçimler, sosyalist partiler için bir “yol”dur, ancak devrimci mücadelede farklı yollar ve yöntemler de vardır. İçinde bulunduğumuz bu aşamada, sosyalist partilerin seçim yoluyla halkla daha yakın bir bağ kurabilmesi, ne kadar bir güce tekabül ettiklerinin farkına varabilmesi, yine bu yolla sosyalist bir düzen değişikliğinin kitlelere anlatılabilmesi önemli bir vasıtadır. Bakalım sosyalist partiler bu çerçevede nasıl bir sonuç alacaklar?

NOT: 14 Nisan 2023 tarihli "TİP’in şansı” başlıklı yazımızda sehven bir yanlışlık yapmışım. Gazeteci dostumuz İrfan Değirmenci, TİP milletvekili adayı olarak İzmir 2. bölgeden 2. sırada değil 1.nci sırada aday bulunmaktadır. İrfan Değirmenci’ye başarılar diliyorum…


Atilla Özsever Kimdir?

1967 yılında Kara Harp Okulu’nu bitirdi. 12 Mart (1971) döneminde piyade üsteğmeni iken siyasi görüşleri nedeniyle ordudan çıkarıldı. 2.5 yıl cezaevinde kaldı. Daha sonra iktisat öğrenimi gördü, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yüksek lisans yaptı, doktorasını İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamladı. 1974 – 2002 yılları arasında gazetecilik yaptı. 2003- 2011 yılları arasında da Maltepe Üniversitesi’nde kadrolu öğretim üyeliği görevinde bulundu. 2011 yılından itibaren de çeşitli üniversitelerde çalışma ekonomisi ve medya alanında dışarıdan dersler veriyor. “Tekelci Medyada Örgütsüz Gazeteci” ve “Mesele Teslim Olmamakta” isimli iki kitabı ile çeşitli kitap ve dergilerde yer alan makaleleri bulunuyor.