Solda ittifak arayışı: Başka bir siyaseti açığa çıkarmaya çalışıyoruz

Sol, sosyalist partilerin görüşmeleri “üçüncü bir ittifak” seçeneğini gündeme getirdi. SOL Partili Önder İşleyen, sosyalistlerin kendi arasında ayrı bir ilişki düzlemine ihtiyacının olduğunu söylüyor.

SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen
Google Haberlere Abone ol

ANKARA- Medya ve Ankara kulislerinde 'Cumhur' ile 'Millet' ittifaklarının ne yapılacağı tartışıladursun, SOL Parti, Emek Partisi ve Türkiye Komünist Partisi, sosyalist parti ve oluşumlarla bir süredir görüşmeler gerçekleştiriyor. “Solda üçüncü bir ittifak seçeneği yaratma girişimi” olarak da yorumlanan bu görüşmelerin yanı sıra partiler, çalışmalarına sahada da devam ediyor.

Trabzon’da binlerce kişinin katılımıyla miting düzenleyen, İzmir ve İstanbul’da da mitinglerine devam edecek olan SOL Parti’nin Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen’e göre sosyalist parti ve çevrelerle yakın ilişkiler içinde olmaları önemli bir ihtiyaç, fakat bunlar ittifak görüşmesi değil.

‘ÜLKEMİZ SON DERECE AĞIR KOŞULLARDAN GEÇİYOR'

İktidara ‘hayır’ diyen, muhalefetin de sorunlarını çözemeyeceğini gören geniş bir toplum kesiminin olduğunu belirten Önder İşleyen, “Millet İttifakı’nın da emekçi halkın taleplerine yanıt veremeyeceğini düşünüyoruz “dedi.

Sosyalistlerin kendi arasında ayrı bir ilişki düzlemine ihtiyacın olduğunu ifade eden SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi İşleyen, sorularımıza şu yanıtları verdi:

SOL Parti’nin de içinde olduğu yeni bir ittifak çalışması devam ediyor. Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Emek Partisi (EMEP) ile yeni ittifak çalışmaları nasıl ortaya çıktı? Ne tür adımlar atılıyor?
Ülkemiz son derece ağır koşullardan geçiyor. Ülkenin karşı karşıya bulunduğu çok önemli sorunlar karşısında sosyalist parti ve çevrelerle yakın ilişkiler içinde olmamız son derece önemli bir ihtiyaç. Değişik çevrelerle ilişkiler sürdürüyoruz. TKP, EMEP, Türkiye Komünist Hareketi ve farklı çevrelerle yaptığımız görüşmeleri bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Ancak bu bir ittifak görüşmesi değil. Bunun seçim koşulları oluştuğunda alacağı biçim bu diyalogların da sonucu olarak gelişecek ayrı bir tartışma konusu.

‘SOSYALİSTLERİN KENDİ ARASINDA AYRI BİR İLİŞKİ DÜZLEMİNE İHTİYAÇ VAR’

Diğer siyasi partilerle temas ediyorsunuz. Burada HDP’nin durumu nedir? HDP bu çalışmada olacak mı?
HDP ile de CHP ile de diğer muhalefet güçleriyle de elbette diyalog zeminleri olabilir. Tabii ki bunlar sosyalist solun arasındaki ilişkilerle aynı düzlemde değildir. Bugün mevcut iktidar karşısında tüm muhalefetin belli bir mücadele ortaklığına sahip olması gerektiği açık bir şey. Öte yandan sosyalistlerin kendi arasında ayrı bir ilişki düzlemine de ihtiyaç var.

‘TÜRKİYE ÇÖZÜLEN BİR İKTİDARLA KARŞI KARŞIYA’

Bu çalışmaları, Türkiye solunun güçlendiği bir oluşum olarak mı görüyorsunuz?
Bütünüyle buna bağlı olarak konuşmuyorum. Ama daha bütün olarak söyleyebileceğimiz şey şu. Bir taraftan Türkiye çözülen bir iktidarla karşı karşıya. Ama bununla birlikte çeşitli risklerle Türkiye’nin tepesinde durmaya ve bunun yollarını aramaya devam edecek. Bizim mücadelemizin ana merkezi bu olmaya devam etmek zorunda. Bu iktidardan Türkiye’yi kurtarmaya dönük bir mücadele ekseni olmalı.

‘MİLLET İTTİFAKININ EMEKÇİ HALKIN TALEPLERİNE YANIT VEREMEYECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ’

İkincisi, buna karşı bir iktidar değişikliğinin olası olduğu koşullarda dahi Millet İttifakı’nın bugün ortaya koyduğu çizgi ve programın Türkiye’yi krizden çıkaramayacağına, emekçi halkın, ezilenlerin taleplerine yanıt veremeyeceğini de düşünüyoruz. Sağa yatmış ve mevcut rejimle uzlaşmayı merkeze alan gerici bir restorasyonun da Türkiye’yi krizden çıkaramayacağını açık bir şekilde ifade ediyoruz. O nedenle biz, devrimci bir muhalefet inisiyatifine olan ihtiyacın altını çiziyoruz.

‘TOPLUMSAL BİRİKİMİ SİYASAL ALANA TAŞIMA SORUMLULUĞUYLA HAREKET EDİYORUZ’

AKP iktidarına karşı çok önemli bir direnç göstermiş bir toplumdan söz ediyoruz. 20 yıllık iktidarının sonunda onu uçurumun kenarına kadar getirmiş olan Türkiye’de çok geniş bir ilerici, sol ve devrimci birikim var. Bunu siyaset düzlemine taşıyacak bir mücadelenin ortaya çıkması gerekiyor. Bizim Trabzon’da gördüğümüz tablo da buydu. Bu iktidara yeter diyen bütün emekçilerinin ezberlerinin solun sesine daha açık olduğu tabloyu Trabzon’da gördük. Toplumun arayışının sola yöneldiği bir tablodan reel olarak söz edebiliriz. Toplumsal alandaki bu birikimi örgütlü bir biçimde siyasal alana taşıma sorumluluğuyla hareket etmeye çalışıyoruz.

TRABZON’UN ARDINDAN İZMİR VE İSTANBUL MİTİNGLERİ

Trabzon’da binlerce kişinin katılımıyla bir miting düzenlediniz. Bu mitingler devam edecek mi?
Eylül ayından bu yana “Sol Buluşmalar” adıyla 70’in üzerinde buluşma gerçekleştirdik. On bine yaklaşan insan da bir araya geldi. Türkiye’nin önümüzdeki dönemini birlikte tartışma ve birlikte örgütleme noktasında tartışmalar yürüttük. Karadeniz’in bütün illerinde de bu buluşmalarımızı gerçekleştirdik. Bu buluşmalar üzerine Trabzon’dan başlayan ayın 13’ünde (bugün) İzmir’de (Bornova) devam edecek, 21 Kasım’da da İstanbul’da (Kartal Meydanı) sona erecek bir miting sürecini önümüze koyduk. Muhalefet bloğunun topluma “yeterince beklersek bu iktidar değişecek” diye bir siyaset yürüttüğü bir noktada biz, toplumun bu sürece müdahale kanallarının açılması gerektiğine, toplumda ‘evet biz başaracağız’ duygusunun umutla ve cesaretle yükseltilmesi gerektiğine inandık. “Yeterince beklersek” değil, “örgütlenirsek ve yeterince mücadele edersek, umut ve cesareti yeterince yaygınlaştırabilirsek bu sefer kazanacağız” diyen mücadeleci anlayışı topluma yaygınlaştırmak gereğinden hareketle bu mitinglerimizi başlattık.

‘ERDOĞAN VARİ GARİP BİR MUHALEFET ANLAYIŞI VAR’

Trabzon’da binlerce kişinin katıldığı bir mitingle bu süreç başladı. O meydanda binlerce insan gerçekten bir umut ve mutluluk meydanı oluşturdu. AKP’ye karşı yıllardır durmaksızın mücadele eden insanlar bugün muhalefet bloğunun da dışarıda tuttuğu bir nesneye dönüştürülüyor, özlem ve talepleri de dikkate alınmıyor. Sonuçta bir kolektif hareketin yerine ‘ben’ demekten başka bir şey yapmayan tam da Erdoğanvari garip bir muhalefet anlayışı var. Halk tümüyle siyasetin dışında tutuluyor. Biz ise bunun aksine bu mitingler sürecimizle birlikte siyaseti toplumsallaştıran, toplumu siyasetin öznesi haline getiren, toplumu bu dönüşümün öznesi haline getiren ve siyaseti de onların talepleri etrafında mücadele olarak örgütleyen bir başka siyaseti de açığa çıkarmaya çalışıyoruz.

‘İNSANLARDA BÜYÜK BİR BIKKINLIK VAR’

Muhalefet temsilcilerinin, toplumun birinci gündeminin ekonomi olduğuna dönük açıklamaları var. Siz de sahadasınız. Saha bize ne anlatıyor? Ne talep ediliyor?
Birinci mesele gerçekten ekonomi, pazar yeri boş. İnsanlara bir dokunsak bin ah işitilen bir durum ama mesele sadece ekonomi de değil. İnsanlarda büyük bıkkınlık var. İnsanlar, hangi derdini anlatacaklarını şaşırıyor. Karadeniz Bölgesi’nde çay üreticileri var, fındık üreticileri var. Çok büyük emeklerle ortaya çıkarılıyor çay ve fındık. İnsanlar gerçekten bir kuruş bile kazanamıyor. Borç alarak tarlasını sürebiliyor. Köylüye dokunduğumuzda bunu işitiyoruz.

‘TOPLUM ÇOK ÖFKELİ’

Gençlere dokunduğumuzda; sokaklar işsiz gençlerle dolu. Toplum çok öfkeli. Benim bütün Karadeniz sürecinden çıkardığım şey açlık isyanı var. AKP iktidarına karşı özgürlük isyanı var. Bütünüyle, bütün çürümüşlüğüne karşı çok ciddi bir itiraz var. Toplumun örgütlü siyasete katılmadığı yerde bu isyan aslında çaresizliğe dönüşüyor. Toplum şunu da görüyor ‘evet bu iktidardan kurtulmamız gerekiyor’ muhalefetin de topluma umut vermediğini, umut olamadığını, ‘onlar sorunlarımızı nasıl çözecek’ diye rahat edemediklerini de görüyoruz.

‘MUHALEFETİN DE SORUNLARINI ÇÖZEMEYECEĞİNİ GÖREN GENİŞ KESİM VAR’

Bu bakımdan toplumda bir arayış var. İktidara ‘hayır’ diyen ama muhalefetin de sorunlarını çözemeyeceğini gören çok geniş bir kesim var. Toplumun kendi taleplerini karşılayabilecek bir siyaset arayışı var. Biz de gençlerle, kadınlarla, işçilerle, köylülerle bütünleşmeye, onları güçlendirmeye dönük bir siyaseti ne kadar hayata geçirebilirsek, onu ne kadar kuvvetlendirebilirsek onlar Türkiye’nin geleceğinde o kadar söz sahibi olur diye düşünüyoruz ve bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz.