Sizin hiç engeliniz oldu mu?
Onca mühendislik bilgisi, teknolojik gelişme, yurttaşlık bilinci, bir kenti engelliler için kullanılabilir hale getirmiyor ne yazık ki. Onlar da bizim gibi vergi veriyorlar, onlar da bizim gibi bu ülkenin, bu kentlerin vatandaşı ve bizler kadar her şeyi hak ediyorlar ama onları engelleyen bedenleri değil, bir kentin yönetim anlayışı ve insanlarının sosyal algısı oluyor ne yazık ki.
Bedeninizin bir kısmının sizi yapmak istediklerinizden alıkoyduğu, göremediğiniz, yürüyemediğiniz, koşamadığınız, gülemediğiniz oldu mu? Bunları yapmak istediğinizde acı çektiğiniz???
***
Yol kenarında bekliyorsunuz, yağmurlu bir gün ve sular caddeden aşağı sel olmuş akıyor. Giyinip, kuşanıp çıkmışsınız, yetişmeniz gereken bir yer var, bir olay.
Arabanın biri, tüm hızıyla gelip o akan seli sizin üstünüze boca edip uzaklaşıyor.
Hızla eve dönüyorsunuz, elinizi yüzünüzü yıkayıp üst başı yenileyip yeniden yollara düşeceksiniz. O da ne? Sular akmıyor. Islak mendil falan bir çözüm üretip temizleniyorsunuz. Giyecek tek şey var o da buruşuk. İşe bakın ki elektrikler kesik. Aceleyle ordan burdan bir şey bulup üstünüze geçiriyorsunuz, telefon çalıyor. Bekleniyorsunuz. Hem de acil tarafından.
Taksi durağını arıyorsunuz, en hızlısından bir araç istemek için… Bu havada tüm araçlar dışarda, yakında gelecek bir araç da yok. Araç bulma uygulamaları dönüp duruyor ama oradan da olumlu bir sonuç çıkmıyor.
Oturup ağlamak ya da ıslatan arabadan başlayıp elektriği, suyu kesene, uygulamayı icad edip çalıştırmayana… Sülale boyu öfke nöbetleri geçiriyorsunuz.
Tam bir “eliniz kolunuz bağlı” durumu.
***
Bu sizin başınıza bir kez geliyor. Tesadüfler silsilesi, şanssızlık, kent yaşamının cilveleri, kader…
Bu tıkanıklığı, bu eli kolu bağlı olma halini her gün, her an yaşayanlar var.
Tekerlekli sandalyesiyle kapı eşikleri ve merdivenleri aşamadığı için evden çıkamayanlar. Yeterli teknik altyapı olmadığı için dolmuşa, otobüse binemeyen, asansör olmadığı için metrobüs kullanamayan, market raflarına uzanamayan, rampasız kaldırımlara çıkamayan… Yaşlılık nedeniyle kas kaybı yaşayıp yüksek basamaklı merdivenleri kullanamayan insanlar…
Onca mühendislik bilgisi, teknolojik gelişme, yurttaşlık bilinci, bir kenti engelliler için kullanılabilir hale getirmiyor ne yazık ki. Metrobüslere taşıyacak asansör olmuyor ya da asansörler bozuk oluyor. Metroya inmek için seçenek biraz daha fazla ama onlarda da her an bir sürprizle karşılaşılabiliyor. Belediye otobüslerinin bir kısmında engelli asansörü var. Dolmuşlar zaten konu dışı. Gideceğiniz yere burun kıvıran taksi şoförlerinin engelli bir yolcu için durup bekleyeceğini düşünebiliyor musunuz?
Yaya geçitlerindeki trafik lambalarına sesli anons konulmuş, görmeyenler için. Ama tekerlekli sandalye ya da koltuk değneği ile geçmek isteyenler için ek süre var mı? Hayır tabii ki…
Tüm trafik düzeninin sürücüler için düzenlendiği bir sistem içinde hareket ediyoruz. Sürücüler sıcak arabalarının rahat koltuklarında beklerken siz kaldırımda yağmurda çamurda titremişsiniz kimin umurunda. Hani o yeşil ışık yanar yanmaz öndekine korna çalan sabırsız şöförler sizce bir engellinin yoldan geçmesini sessizce izler mi?
Engelliler sadece teknik engellerle değil, sosyal engellerle de karşılaşmamak için evlere kapanıyorlar. Sabırsız sürücüler, acıyan gözlerle bakan yolcular, onlara sokağa çıkmayı çok gören acımasızlar…
Onlar da bizim gibi vergi veriyorlar, onlar da bizim gibi bu ülkenin, bu kentlerin vatandaşı ve bizler kadar her şeyi hak ediyorlar ama onları engelleyen bedenleri değil, bir kentin yönetim anlayışı ve insanlarının sosyal algısı oluyor ne yazık ki. Artık acımayan yaralarını kanatan da bu olsa gerek.
Sürat felakettir, hızın fazlası 'körlük' yapar 02 Mart 2025
Kadın durup dururken temizlik hastası olmadı değil mi? 23 Şubat 2025
Küfür etmemeyi öğrenebilirsiniz, bunun için de bir uzvunuz var! 16 Şubat 2025
Cüneyt Arkın sıkılmıştı, ya son jönlerimizin gerekçesi ne? 02 Şubat 2025 YAZARIN TÜM YAZILARI