YAZARLAR

Size iyi gelecek!

Adı İsviçre’den, Fransızca “Yarı toptan”dan geliyor, perakende satsa da. Ama itiraz eden işçisini “toptan” kapı önüne koyan bir irade var.

Şimdi sizi bir markete götüreceğim.
Almak zorunda değilsiniz. Bakalım diye.
Hemen açıklayayım: Fiyat artış oranları, aynı marketler zincirinde, geçen yılın mart ayından fatura, fiş vb. ile şu günlerdeki fiyatlar arasında.
Bazı gereksiz ürünler de olabilir, bazı hayati ürünler de bulunmayabilir.
Artık rafta ne varsa!
Kiminin kilo fiyatı, kiminin paket fiyatı. Ama aynı ürünler.

Domates kokteyl: Yüzde 274
M Havuç: Yüzde 152
M Mantar: Yüzde 76
Armut Deveci: Yüzde 41
Elma Starking: Yüzde 67
Portakal: Yüzde 29
Kereviz: Yüzde 79
Kabak: Yüzde 100

M organik yumurta: Yüzde 39
Tire organik yumurta: Yüzde 45
M Doğalım yumurta: Yüzde 98
Ariste inek peyniri: Yüzde 99
M Tereyağı: Yüzde 83
Bahçıvan kaşar: Yüzde 100

Pınar Süt: Yüzde 81
İçim Laktozsuz Süt: Yüzde 81
Eker probiyotik yoğurt: Yüzde 65
Tire yoğurt: Yüzde 48

 

Superfresh milföy: Yüzde 59
M tel şehriye: Yüzde 73
M tahin ve pekmez: Yüzde 67
Tariş sızma zeytinyağı: Yüzde 164
Uno çok tahıllı ekmek: Yüzde 85
M baldo pirinç: Yüzde 22
M esmer şeker: Yüzde 23
Yayla haşlanmış kuru fasulye: Yüzde 65

Kuzu kavurmalık: Yüzde 47
Dana bonfile: Yüzde 73

M bulaşık deterjanı: Yüzde 60
Selin kolonya: Yüzde 202
Pil: Yüzde 123
Omo sıvı: Yüzde 110
Ace: Yüzde 100
Cif: Yüzde 81
Selpak tuvalet kağıdı: Yüzde 234
Solo dev kağıt havlu: Yüzde 265
M Sıvı Arap sabunu: Yüzde 97
M Mutfak temizleyici sprey: Yüzde 113
Buckler maske: Yüzde 40

Erikli 10 litre: Yüzde 21
Akmina maden suyu: Yüzde 52


Dilerseniz sadece pirinç, portakal ve su alıp çıkabilirsiniz.

Çünkü şöyle bir şey oldu:
Bu marketler zincirinin sahibi ve başına “M” koyduğum ürünlerin markası Migros, bir deposunda direnen işçilere ve direnmeyen, işine devam eden yüzlercesine, buradaki yüksek zamlı ürünleri artık alamayacak kadar bir ücret artışı takdir etti.

Onu kabul etmeyene, polis geldi… Gözaltı geldi.
“Tüm personelimizi aklıselim olmaya davet ediyoruz” diye sahipsiz, kibar-küstah bir hoparlör geldi, “sadece bir ekmek parası kadar zam istiyoruz” derken işçiler; emeklerini ekmeklerinden tamamen yoksun bırakan işten çıkarma geldi.

1954’de İstanbul Belediyesi’nin “tanzim” girişimi olarak kurulan, çocukluğumun uzak mahallesine kamyon-marketle gelen, Koç’un olan, şimdi Yazıcı-Özilhan ortaklığındaki şirketin adı İsviçre’den, Fransızca “Yarı toptan”dan geliyor, perakende satsa da.
Ama itiraz eden işçisini “toptan” kapı önüne koyan bir irade var.
O yüzden, bazen… Ha MÜSİAD ha TÜSİAD!
“Sınıf bilinci” aynı!

Borsadan pek anlamam ama baktım şirket zararda mı, diye.
Hakikaten zarardaymış. Ama pandemiye kadar.
2021’in sadece ilk 3 ayı 210 milyon TL kadar net kâr açıklanmış. Sanırım yıl içinde bu 300’e yaklaşmış.

Salgında bilhassa internet siparişinin artmasıyla, o gencecik çocuklar litrelerce suyu, onlarca torbayı yüklenerek depodan mağazaya, mağazadan sipariş verenlere koştururken, binlerce insan evlerde, hastanelerde can verirken olmuş bu hayırlı artış.
Sanki bu çocukların hiç emeği yokmuş gibi, hayırsız, vefasız bir ruhla herhalde!

Zaten, diğer market zincirlerine de ve şimdi kimi kim olduğunu keşfedip direnen, kimi işyerinde boynunu eğen ve yaya geçidinde, kaldırımda üzerinize belki motor süren kuryelerin getir götür, koy sepete yedir içir, tıktıkla giydir soydur şirketlerinin anormal büyümeleri, gelir ve kâr artışlarına bakarsanız…
Çocukların emeğinin gizlenen, hor görülen değerini de anlarsınız.

Kimi atanamayan öğretmen, kimi iş bulamayan üniversite mezunu, canhıraş çalışarak beyefendilerin, hanımefendilerin büyük dünyasını daha da büyütüyorlar ama kendileri hep un ufak kalmak zorunda!
Yazın, etiketleri günde 3 defa değiştiren Migros çalışanı bir genç anne demişti ki, “Değiştiriyorum ama artık hiçbirini alamıyorum.”
Marx’ın yabancılaşma dediğinin MM versiyonu bir durum.

Tabii, enflasyonun üstünde fiyat artışları ile enflasyonun altında ücret, maaş vb. artışlar “market”te buluşunca şu tablo çıkıyor ortaya:
Size gülümseyen bir deterjan mesela…
Hem onu üreten işçinin, dağıtan kamyoncunun, hem markette çalışan gencin reel ücretinden ve hayatından alıyor…
Hem de gelir artış oranı bu etiket zamlarına yetişemeyen tüketicinin cebinden, ömründen!

Bu durumda, aslında siz müttefiksiniz.
Tüketen ile çalışan…
Hasta ile devlet hastanesinde köleleştirilen doktor ve sağlık çalışanı…
Sipariş veren ile kurye…
Tükenen siz ile tüketilen işçi…
Sizin hayatınız ile onların hayatı!
Aslında, şirket için saldırtılan polis ile hakkını ararken saldırılan işçi de.

Öylesiniz.
İş bunu fark etmenize kalıyor!
Market zincirinin kadim sloganı gibi, bunu bilmek “Size iyi gelecek!”
Kadim mesele de bu zaten:
Fark etmeyesiniz diye, renkten renge giriyor devlet, iktidarlar ve sermaye!

Not: Söylemeden geçemeyeceğim: Bulunduğum şehirde, yaşadığım ilçede, bu markette 28,85 TL olan 10’lu organik yumurtanın, aynı sokaktaki eski mandırada 22 TL’ye satıldığını eklemek de isterim! Sadece çalışan ve tüketici değil, üretici ve tavuk da ikisiyle müttefik aslında!


Umur Talu Kimdir?

Galatasaray Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu olan Talu, genç yaşında Günaydın, Güneş, Cumhuriyet, Milliyet ve Hürriyet gazetelerinde önemli görevlerde bulundu. Milliyet Gazetesi’nde Genel Yayın Yönetmenliği yaptı. Milliyet, Star, Sabah ve Habertürk gazetelerinde yıllarca köşe yazıları yazdı. 1996’da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Türkiye Basın Özgürlüğü ödülünü aldı. 1998 ve 2000 yıllarında TGC Yönetim Kurulu’na seçildi, 2001 yılında TGC Başkan Yardımcısı oldu. 2004 ve 2005 yıllarında yılın köşe yazarı seçildi.