YAZARLAR

Siz Tokyo’da biz burada mücadele edeceğiz

40 yıldır bu topraklarda yaşıyorum. Hep ‘Daha kötüsünü yaşayamayız’ dediğimde aslında serbest düşüşümüzün devam ettiğine tanık oldum. Başkasının yerine utanmaktan, liyakatin değil, ‘hamili kart yakînimdir’ geçer akçe olmasında bıktım. Halbuki insana ve doğaya saygılı olmak bu kadar zor olmamalıydı. İnsanların aklıyla, geleceğiyle, yaşamlarıyla, kariyerleriyle oynamak da bu kadar kolay olmamalıydı.

Odaklanmak istiyorum. Tokyo’da olan bitene, Mete’nin tarih yazmasına, Kadın Milli Voleybol Takımımızın yaptıklarına, cimnastikte yaşananlara, Yasmani’nin ilk peşinde koşmasına, alınan madalyalara ve daha fazlasına. Olimpiyat Oyunları’nı izleyip spor şölenini yaşamak istiyorum. Ama Olimpiyatlar için televizyonu her açtığımda aklıma Marmaris geliyor, soluksuz izlenecek performanslar bana Bodrum’daki yangını söndürmek için canını dişine takan itfaiyecileri ve halkı hatırlatıyor. Yitiyor ya canlar gidiyor ya ağaçlar gözümüzün önünde, konsantre olamıyorum.

Hayır ‘Keşke evim yansaydı’ diyecek kadar pişkin de olamıyorum, evimden kalkıp ağaçları korumak için güneye gidecek kadar cesur da. Sosyal medyada paylaşım yapmak da dindirmiyor acımı, maalesef ki Filenin Sultanları’nın tam da kendi tabirleriyle ‘kan, ter, gözyaşı’ dökerek kazandıkları maç da. Dünyanın kişi başına en çok çay tüketilen ülkesinde çay görmek istemiyorum.

İçin yanıyor, canım acıyor, yalnızca anlık sevinçlerim oluyor. Modern zaman klişesine hak vermek durumunda kalıyorum. Coğrafya gerçekten de kadermiş diyorum. Lüksten vazgeçmeyenlerin topraklarında, yangın söndürme uçağına muhtaç bırakılmayı almıyor aklım ama almalı sanırım.

40 yıldır bu topraklarda yaşıyorum. Hep ‘Daha kötüsünü yaşayamayız’ dediğimde aslında serbest düşüşümüzün devam ettiğine tanık oldum. Başkasının yerine utanmaktan, liyakatin değil, ‘hamili kart yakînimdir’ geçer akçe olmasında bıktım. Halbuki insana ve doğaya saygılı olmak bu kadar zor olmamalıydı. İnsanların aklıyla, geleceğiyle, yaşamlarıyla, kariyerleriyle oynamak da bu kadar kolay olmamalıydı.

Siz yine de bana bakmayın çocuklar. Kaybettiklerimiz çok canımı yaktı. Yine de biliyorum ve inanıyorum ki Tokyo’da verdiğiniz her mücadele, akıttığınız her ter, Olimpiyat Oyunları’na katılmak için yaptığınız her fedakârlık az da olsa umut bize. Sizi gördükçe, birlikteliğinizi izledikçe, birbirinizi ne kadar gönülden tebrik ettiğinize şahit oldukça, siz birbirinizi yerden kaldırdıkça umutsuzluğa düşmenin hakkım olmadığını düşünüyorum. Siz orada önce kendiniz ve aileniz sonra bizim için mücadele ederken, biz de burada başta çocuklarımız olmak üzere herkes için çabalamaya devam edeceğiz. Evet kaybımız çok büyük. Yitip giden ormanların, canların geri dönüşü on yıllar alacak. Ama biz inatla doğayla mücadele değil doğayla birlikte yaşamayı savunacağız. Sporla gelişeceğiz ve birleşeceğiz. Aksini bize sunmaya çalışanlara karşı ise yılmayacağız. Ancak bu şekilde çocuklarımıza yaşanılabilecek bir ülke bırakabiliriz.


Onur Salman Kimdir?

Basına 2006 yılında Cumhuriyet gazetesinde stajyer olarak adım attı. İki aylık staj ve Cumhuriyet’in spor ekindeki yazılarda sonra Eurosport Türkiye’de spiker ve editör olarak çalıştı. 2009 yılında Radikal gazetesine editör olarak geçerken, Eurosport’ta da yarı zamanlı spikerlik yapmaya devam etti. Medya macerasına 2012-2016 yılında Hürriyet’te devam etti. 2016 yazından beri Gazete Duvar’da çocukluk hayalini sürdürüyor. Köken Eurosport olunca tahmin etmesi kolay. Asıl ilgi alanı ‘başka sporlar.’