Cinnet’e nostaljik yolculuk: Doktor Uyku

Mike Flanagan yönetmenliğindeki Doktor Uyku 22 Kasım Cuma günü vizyona girdi. Mike Flanagan’ın Stephen King'in eserinden uyarladığı "Doktor Uyku", Overlook Oteli'nde yaşanan dehşetin üzerinden seneler geçmesine rağmen o travmayı üzerinden atamayan Dan Torrance'ın, kendisinde olan özel güce sahip Abra ile tanışması sonrası gelişen olayları konu ediniyor.

Google Haberlere Abone ol

Stanley Kubrick’in korku şaheseri “Cinnet” (The Shining) Stephen King'in eserinden beyazperdeye uyarlanmıştı. “Doktor Uyku” da King romanından uyarlama bir film. Kubrick’in, “Cinnet” filmi kitaptaki orijinal metinden uzaklaşarak Kubrick’in kendi orijinal dünyasına uyarlandığı için King’in filmi çok da beğenmediğini söyleyebiliriz. Doktor Uyku’yu da “Cinnet” romanının ve filminin devamı niteliğinde olarak görürsek; kariyerine “Absentia” ile başlayıp, Netflix’te yayınlanan “The Haunting of the Hill House” dizisiyle korku ve gerilim türüne yeni bir soluk getiren Mike Flanagan’ın Kubrick’ten sonra hem orijinal kaynağa hem de belki de kitabından önce filmiyle tanınan “Cinnet”e ne denli sadık kalacağını ve hangi tarafı tercih edeceğini merak ediyorduk.

Cinnet’ten tanıdığımız Danny Torrance çocukluğunda yaşadıklarının etkisiyle ve ‘parıltı’sını bastırmak için bir alkoliğe dönüşüyor. Kahramanımız daha sonra normal bir hayata dönmek için küçük bir kasabada bir hastanede işe başlıyor ve ölmekte olan hastaları rahatlatmak için güçlerini kullanarak filmin adında geçen “Doktor Uyku” adını da burada alıyor. “Doktor Uyku” bir nevi korku türü yoluyla çocukluk travması ve bağımlılığın kalıcı etkileri üstüne bir yansıma oluşturuyor. Film, bu sahnelerden itibaren izleyiciye Dan’in hikayesini verecekmiş gibi başlasa da karaktere bir derinlik yüklenmeden farklı bir hikayeye geçiyor ve adeta parıltısını farklı bir amaç için kullanmaya başlayan Dan ile de filmi geçmişinden koparmaya çalışıyor.

Dan onun gibi ışıltısı olan Abra Stone ile zihinsel olarak bir iletişime geçiyor. Fakat olaylar burada bitmiyor. Işıltıya sahip insanları avlayan, başlarında da şapkalı Rose’un bulunduğu True Knot adlı bir tarikat, Abra’nın peşine düşüyor. Abra, Dan’i, Dan’in (“Cinnet”ten hatırladığımız) geçmişindekileri yeniden uyandırması gerekse bile, şapkalı Rose ile çatışmaya götürmesi için ikna ediyor.

İYİYLE KÖTÜNÜN SAVAŞI

Buradan itibaren filmde Kubrick’in oluşturduğu evrenden çok uzak bir yerde, sadece iyiyle kötünün savaşını izlemeye başlıyoruz. Flanagan’ın King’e sadık kalarak oluşturduğu evrende hikaye fantastik bir hal almaya başlıyor; astral seyahatlar, halisünasyonlar derken hikaye de oradan oraya savruluyor. Bu fantastik sahnelerde gerilim ve korku unsurları bizi alışık olduğumuz hikayeden kopararak bir süper kahraman filminin içine bırakıyor. Flanagan yönetmenliğinin dışında kurgunun da başına oturarak her ne kadar psikolojik gerilimi, korku öğelerini ve fantastik sahneleri izleyiciye vermeye çalışsa da karakterler ve olaylar yüzeysellikten ileriye gidemiyor.

KUBRICK’E NOSTALJİK ZİYARET

Fantastik karakterlere, fantastik evrenlere ve astral seyahatlere şahit olduğumuz sahnelerin ardından film, Overlook Oteli’ne dönerek izleyiciyi nostalji sayesinde tutmayı başarıyor. Film, otele gelindiğinde zorlama hikayesinden sıyrılıyor; 237 numaralı odası, baltayla parçalanmış kapısı, içinden kan fışkıran asansörü, barı, altın salonu ve labirentiyle yeni karakterler tarafından keşfedilmeyi bekliyor. Nostalji ile izleyiciyi filme bağlayan Flanagan, Overlook Oteli’nde Dan’in otelle ve babasıyla kurduğu ilişkilere, kurtulduğunu sandığı fakat hep orada olan düşüncelere de girdiği an filme biraz derinlik katılıyor.

GEÇMİŞ VE ŞİMDİKİ ZAMANIN KORKULARI

Doktor Uyku’nun “Cinnet” olmadığını, zaten olmaya çalıştığını da söylemeyiz. Fakat Flanagan, bir yandan King’in kitabını uyarlamaya çalışmış bir yandan da filmi Kubrick’in “Cinnet”inin devam filmi olarak çekmek istemiş. Film bir korku/gerilim şöleni olmasa da içinde geçen bolca korku öğeleri, gerilimi ve fantastik giriş sahnesi ile filmdeki sahnelerin tümünün merkezinde ürpertici bir kült olma yolunda ilerliyor.

Neredeyse iyi ve kötünün mücadelesinden başka bir şeyin anlatılmadığı yüzeysellikteki Doktor Uyku, geçmiş ve şimdiki zamanın korkularını iyi ve kötünün savaşıyla çarpıştıran ve King’in hayalindeki Amerika’sında karanlık bir yolculuk.