Asıl olan her zaman başkadır!

Birlikte çalışmaya karar veren iki dolandırıcı kadının hikayesini konu edinen Düzenbazlar, izleyiciyle buluştu. Film, ‘Kirli, Çürük ve Adi’ filminin bir tür ‘kadın’ versiyonlu 'remake’i olarak gözümüze çarpsa da filmin orijinaline göre bakış açısı çok üstünkörü işlenmiş hatta belki de pek değinilmemiş gibi duruyor. Düzenbazlar, orijinal filmi atlamış izleyiciler için gülümseten ve sempatik bir komedi…

Google Haberlere Abone ol

Özellikle 2000’li yıllardan sonra Hollywood yapım şirketleri, belki hem özgün senaryo hatta fikir kısırlığı çekmeleri nedeniyle, hem de zamanında bazı film konularının sonuna kadar işlenemediğini düşünerek, zaman zaman üst üste, değişik türdeki filmlerin ‘Remake’lerini çekmeye başladı ve bu akım hala sürüyor. Bu hafta sinema salonlarımıza uğrayan ‘Düzenbazlar’, 1988 yılında çekilmiş ve bizce türünün çok başarılı bir örneği olan ‘Kirli, Çürük ve Adi’ filminin bir tür ‘kadın’ versiyonlu 'remake’i olarak gözümüze çarpıyor. Ancak ‘Düzenbazlar’ zaten orijinalinin çok eğlenceli senaryosuna, fena olmayan bir yönetmen becerisine ve yetenekli oyuncularına rağmen bizce orijinalinin yarısı kadar zevk vermiyor ve eğlendiremiyor. Film tabii ki çok başarısız bir remake değil ve ilgiyi belli ölçülerde ayakta tutuyor. Ama esprilerin asla beklenen patlamayı yaratamayarak sürekli ayak sürümesi, hikayeye gereken ince mizahın bazen ‘Vodvilesk’ düzeye düşmesi ve karakterlerin rolüne tam oturamaması yüzünden ‘Düzenbazlar’ın neredeyse tek ilginç noktası, filmin başkahramanlarını kadın olarak sunması gibi duruyor.

Josephine Chesterfield, İtalya’nın Beaumont-Sur-Mer bölgesinde, kendine büyük ölçekte bir 'Düzenbazlık' organizasyonu kurmuş, zengin adamları dolandıran genç ve güzel bir kadındır. Bir gün yolculuk sırasında, karşısına tesadüfen kendisi gibi ama çok daha küçük ölçekte bir düzenbaz olan Lonnie çıkar ve onun da Beaumont-Sur-Mer’e gitmesiyle ‘tahtı’ sallanmaya başlayan Josephine, rakibiyle bir iddiaya girer: İkisi de hedef seçtikleri aynı zengin adamı baştan çıkarmaya ve para sızdırmaya çalışacaktır ve kaybeden şehri terk edecektir. İkili iddiayı kazanmak için akıllarına gelen her hileyi ve her yolu denemeye başlarlar.

REMAKE’ DEN ZİYADE KOPYA!

‘Düzenbazlar’ın ana zaafı tabii ki bir remake olmasından değil, bir ‘orijinaliyle tıpatıp aynı!’ bir remake olmasında yatıyor. Bizce başarılı olan (veya en azından deneyen) ‘Yeniden Çekim’ler (Remake’ler) esinlendiği hangi film olursa olsun ve bu film hangi türde olursa olsun, ana hatlarıyla orijinal hikayenin tamamen dışına taşmasa da kendine has taze bir bakış açısı, ufak bir özgün yan hatta belki dönemin gerektirdiği bir yeni ‘icat’ gerektirir. Her ne kadar bazı yapımcılar bu işin suyunu çıkarıp filmin finali giderek şirazeden çıkan bir hale sokmuş (bakınız Diabolique) ve orijinalle çok zayıf bağlantılar bırakan remake’ler çekmiş olsa da genelde dozunda tutulan bir özgün yan, bir remake’de bizce kilit bir rol oynar.

‘Düzenbazlar’ın esinlendiği orijinal filmle ( Dirty Rotten Scoundrels / Kirli, Çürük ve Adi / 1988) arasındaki ciddi fark değindiğimiz gibi sadece ana iki karakterin bu sefer ‘kadın’ olması. Önemli gibi görünen bu fark, filmin hikayesine yeni açılımlar ve konunun işlenişinde değişik kapılar açabilecekken asla mizah düzeyinin beklenen kıvama gelememesi, oyuncuların çoğu zaman yaptıkları işi ne zaman ciddiye alınıp alınmayacağını bilmiyor gibi davranmaları aksine bu kapıları adeta kapıyor. İlk sahtekarlık sekansı ve bir iki durumdaki farklılık dışında, orijinal filmin mekanını, olaylarını, gidişatını ve sürprizlerini neredeyse harfiyen tekrar eden film, dolayısıyla ne tamamen şaşırtıyor, ne de eğlendiriyor. En fazla bazı sekanslarda seyirciden ufak bir gülümseme kopardığını söyleyebiliriz.

KADINLARIN BAKIŞ AÇISI EKSİK!

Genel hatlarıyla aynı olduğu için karşılaştırmanın kaçınılmaz olduğu orijinal filmdeki iki erkek karakter, düzenbaz olmalarının yanında aynı zamanda zengin ve züppe kadınları sömürüyor, paralarını sızdırmak için türü türlü dolaplar ve üç kağıtlar çeviriyorlardı. Bu zengin kadın sömürüsü özellikle Steve Martin’in oynadığı Benson karakterinin ‘Misogyne’ ancak ince bir mizah taşıyan bakış açısı ve ‘Asıl zayıf olan cins biziz!’ gibi savlarıyla bir oto-ironi boyutu oluşturuyordu. Bir şekilde ikisi de bu düzenbazlıkları kendilerince belli bir felsefeye ve ahlaki açıdan ‘yozlaşmış’ zengin kadın profiline dayandırarak meşrulaştırıyordu.

Bu filmde ise böyle bir bakış açısı çok üstünkörü işlenmiş hatta belki de pek değinilmemiş gibi duruyor. Evet, yine insanlar dolandırılıyor, paraları çalınıyor ancak başkarakterler sanki bunu eğlenmek için ve rastgele yapıyorlar. Filmin başkarakterlerinden Lonnie için seçilmiş bir ‘erkek kurban’ profili yok, Josephine ise zengin adamları seçse de bunları orijinal filmde Michael Caine’nin yaptığı asil ve zarif baş çıkartmayla yapmıyor, daha çok el çabukluğuyla bazı değerleri eşyaları araklayarak yani neredeyse yankesicilik numaralarıyla gerçekleştiriyor. Evlenme teklifini kabul eder gibi yapıp, para sızdırdığı sekanslara gelince bu sekansların da ne orijinalindeki yoğunluğu ne de mizahı barındırmadığını söylememiz lazım! Dolandırmayı adeta bir ‘sanat’ haline getirmiş iki üst düzey erkek sahtekarla karşılaştırınca bu filmdeki Josephine ve Lonnie maalesef ‘sudan çıkmış balık’ gibi duruyorlar.

DEĞİŞİK BİR GÜLDÜRME GAYRETİ…

İlk olarak filmin ana karakterleri Lonnie ve Josephine orijinal filmde olduğu gibi iki değişik sosyal tabakadan gelen karakterler. Josephine zengin ve aristokrat (en azından öyle bir izlenim veren) bir tabakadan gelirken Lonnie daha alt-orta sosyal tabakadan, daha taşradan ve sonuç olarak daha ‘görgüsüz’ bir ortamdan gelmiş gibi görünüyor. Ancak bu iki kişi arasındaki fark ‘kirli…’ de aynı zamanda belli bir yaş ve deneyim aralığıyla vurgulanıyordu. Steve Martin’in çizdiği Freddy Benson kadınları daha çok seks temelli arzularken Caine’in Jamieson karakteri bu arzuyu daha romantik (ama tabii sahte) bir bazda sürdürüyordu. Bu durumlar ikili arasındaki ‘karakter’ farkından ziyade ‘kültürel’ farka işaret ediyordu.

‘Sahtekarlar’da asıl aksayan nokta, Josephine karakterinin genç olması, dolayısıyla Caine’in canlandırdığı karakterin ağırlığına sahip olmaması dışında, Steve Martin ve Rebel Wilson arasındaki güldürme tarzındaki farklılıktan kaynaklanıyor. Bu iki oyuncuyu yetenek açısından yarıştırmak gibi bir amacımız bulunmuyor. Ancak ikisinin canlandırdığı karakterin komik olanı ele alışlarında ciddi farklılıklar olduğu da yadsınamaz bir gerçek. Martin daha çok Benson karakterinin görgüsüzlüğünü, sahte bir şekilde mağduru oynamanın ustalığını ve duygusal olarak insanları sömürmenin katmanlarını gösterirken bunu aynı zamanda bazen abartılı ama rahatsız etmeyen oyunculuk gösterileriyle yapıyordu. Wilson ise daha durgun, daha sakar ve kilosundan dolayı fiziksel olarak daha dezavantajlı bir karakter çiziyor. Karakterinin komikliği bu büyük ‘operasyona’ ayak uydurmamaktan ziyade bu olaylara fiziken alışkın ve ve yeterince ‘Fit’ olmamasından kaynaklanıyor gibi gösteriliyor. Bizce bu izlenen yol, bir komedi remake’inde ciddi bir riski oluşturuyor ve bunun burada biraz ters teptiği görülüyor.

Filmin oyunculuk açısından lokomotif görevini üstlenen Rebel Wilson ve Anne Hathaway hiç de fena olmayan performanslar sergiliyorlar. Aralarındaki kimya özellikle bazı sekanslarda işlemese de genelde filmi ayakta tutmaya çalışıyorlar ve çoğunlukla başarılı oluyorlar. Sadece Anna Hathaway’den naçizane bir ricamız olabilir: Seyirci olarak onu biraz fazla sık görmeye başladık ve dolayısıyla yüzü biraz eskimeye başlıyor. Oyunculuk yeteneği tartışılmaz ama bence kendisini biraz özlememiz herkes açısından daha iyi olabilir.

Sonuç olarak ‘Düzenbazlar’ özellikle orijinal filmi sinemada veya televizyonda atlamış sinemaseverlerin sıkılmadan izleyeceği, gülümseten ve sempatik bir komedi… Ancak bizim gibi ‘aslını görenler’ için bu remake orijinalinin ‘light’ ve ‘Çin Malı’ versiyonu gibi geliyor.

Yönetmen: Chris Addison

Oyuncular: Rebel Wilson, Anne Hathaway, Alex Sharp (II), Casper Christensen, Ingrid Oliver, Nicholas Woodeson, Dean Norris, Timothy Simons…

Ülke: ABD