Yarın olsa ne olacak?

69'uncu Berlin Film Festivali'nde neler oluyor? Festivalden akılda kalanlar...

Google Haberlere Abone ol

Ahmet Boyacıoğlu

BERLİN - Bazen bir filmi izleyip salondan çıktığınızda aklınıza bir replik takılır. Bir süre bu replik ile yaşamak zorunda kalırsınız, isteseniz de ondan kurtulamazsınız. Bu aslında iyi bir film izlediğinizin göstergesidir.

Genç kız hasta yatağında yatıyor, ateşler içinde. Köyün yolu kar nedeniyle kapalı. Beklenen ilaç da, doktor da köye ulaşamamış. Babası kızı rahatlatmak için "Hele bir yarın olsun" diyor. Kız babasına bakıyor ve "Yarın olsa ne olacak?" diyor.

"Yarın olsa ne olacak?"

Genç kız akıllı, geleceğinin olmadığının farkında. Yarın yok ki. Umutsuzluk diz boyu. Köy Enstitüleri'ni kapatan politikacılar "Kız Kardeşler"i izleseler mezarlarında huzursuz olurlar mıydı acaba?

Evet, tahmin ettiğiniz gibi "Kız Kardeşler"’ hakkında yazmaya devam ediyorum. Çünkü "Yarın olsa ne olacak?" cümlesi aklımdan çıkmıyor: Yarın olsa ne olacak?

Aslında ben yarını değil de cumartesi gününü merak ediyorum. Berlin Film Festivali'nin ödülleri cumartesi akşamı açıklanacak. Screen dergisinin yıldız savaşlarında "Kız Kardeşler" 3,0 ile ilk sırada. İkinci sırada 2,9 puan ile Makedonya filmi "Tanrı Var, Adı Petrunya" var. "Kız Kardeşler"in cumartesi günü bir ödül alacağına eminim. Bakalım hangi ödül olacak?

BİR SANSÜR OLAYI DAHA!

"İnternet çağında sansür nasıl hala işlerliğini koruyabilir" diye düşünürken Çin Halk Cumhuriyeti'nden ikinci yasaklama haberi geldi. Zhang Yimou’nın ana yarışmada yer alan "Bir Saniye" (One Second) adlı filmi gösterimine dört gün kala festivalden çekildi. "Teknik nedenlerden dolayı" olduğu söylense de kimse buna inanmıyor. Cuma günü "Bir saniye" yerine yönetmenin 2002 yapımı "Hero" adlı filmi gösterilecekmiş. Ne anlamı varsa... Filmin festival kitapçığındaki tanıtım yazısında Mao’nun Kültür Devrimi sırasında çalışma kampından kaçan bir mahkum ile öksüz bir kızın hikayesinden söz ediliyor. Sansür nedeni bu olabilir mi? Bakalım festival bitmeden başka ne skandallar yaşayacağız?

Film başladı. Bir köpek kırlarda koşuyor, bir tavşan kaçıyor, kaçıyor, kaçıyor, sonra durup kameraya uzun uzun poz veriyor. "Tavşan çok iyi oynamış" diye düşünmemek elde değil. Bir eşek terk edilmiş bir binadan içeri giriyor. Köpeği yakaladığı tavşanı yerken görüyoruz. Sonra eşek pencereden bakıyor, gerçekten bakıyor, ama nereye baktığını göremiyoruz. Sonra bir kadın yürüyor, yürüyor ve yürümeye devam ediyor. Anımsayanlar vardır, 1970’lerde rahmetli Metin Erksan TRT için bir dizi televizyon filmi çekmişti. Filmlerden birinde oyuncunun uzun süre yürümesi basında çok fazla yer almış ve eleştirilmişti. Aklıma o film geliyor. Dayanabildiğim kadar dayandım, sonra kendimi dışarı attım. Merdivenlerden inerken Selanik Film Festivali’nin seçicisi Dimitris Kerkinos ile karşılaştım. Göz göze gelir gelmez aynı anda gülmeye başladık. Güldük ama film hakkında hiç konuşmadık. Filmin adını yazmıyorum, böylesi daha iyi. Hiç kimsenin izlemeyeceği filmler yapılıyor Avrupa’da. Para çok olunca böyle yan etkiler ortaya çıkabiliyor.

'HAYALET KENT' FANTASTİK FİLM FESTİVALİ'NE GÖNDERİLSEYDİ...

Yarışmada bir Kanada filmi var, yönetmeni Denis Cote. Filmin adı "Repertoire des Villes Disparues", İngilizcesi" Ghost Town Anthology". "Hayalet Kent" olarak Türkçe'ye çevrilebilir. Kısaca özetlersen filmin ilk sahnesinde bir trafik kazasına tanık oluyoruz. Düz yolda giden bir araba anlaşılmaz bir şekilde yoldan çıkıyor ve hiç fren yapmaksızın bir duvara çarpıyor. Kaza mı intihar mı? 215 kişinin yaşadığı bu küçük yerleşim yerinde uzun zamandır ilk kez birinin öldüğünü öğreniyoruz. Aile büyük çocuklarının ölümünü bir türlü kabullenemiyor, baba evi terk ediyor, arabaya binip amaçsız bir yolculuğa çıkıyor. Toprağın donmuş olması nedeniyle ölülerin ancak baharda gömülebildiği, sürekli karla kaplı, rüzgarın insanın içine işlediği bu soğuk kasabada tuhaf şeyler olmaya başlıyor.

Ölenlerin hayaletleri ortaya çıkıyorlar ve uzaktan insanlara bakıyorlar. İnsanlar da hayaletlere. Arada bir iletişim, konuşma olmuyor. Kimse kimseye zarar vermiyor. Sonra ne oluyor derseniz, film bitiyor. Önemli fantastik film festivalleri var dünyada. Bu filmi yeniden kurgulasalar ve 20 dakikalık bir kısa film haline getirip bu festivallerden birine yollasalar çok daha iyi olurmuş.