Yönetmenler ve favori oyuncuları

Kuşkusuz bir film yaratma sürecinde, filmin yönetmeni ile oyuncuları arasındaki bağ çok özeldir… Bu bağ bazen çok sancılı süreçler geçirebilir veya aksine film sırasında daha da güçlenebilir. Bazen çekim koşullarının zorluğu her iki tarafı zorlasa da, bütün ekibin filme veya projeye inanması ve süreci sonuna kadar taşıyabilmesi ortaya büyük bir film hatta bir başyapıt çıkarabilir…

Google Haberlere Abone ol

Önemli yönetmenlerin vazgeçemediği oyuncuları… Beraberce ortaya çıkarttıkları filmler… Aralarındaki işbirliğinin özellikleri…

Kuşkusuz bir film yaratma sürecinde, filmin yönetmeni ile oyuncuları arasındaki bağ çok özeldir… Bu bağ bazen çok sancılı süreçler geçirebilir veya aksine film sırasında daha da güçlenebilir. Bazen çekim koşullarının zorluğu her iki tarafı zorlasa da, bütün ekibin filme veya projeye inanması ve süreci sonuna kadar taşıyabilmesi ortaya büyük bir film hatta bir başyapıt çıkarabilir… Bu durumun en deneyimli isimlerinden biri, çekim süreçleri birer kabus gibi geçen ‘Baba’ ve ‘Kıyamet’ filmlerinin yönetmeni Francis-Ford Coppola’dır herhalde…

Birçok yönetmen genelde daha önce çalışmış olduğu ve memnun kaldığı kişileri seçer… İlk sırada tabii ki görüntü yönetmeni ve başrol oyuncuları gelir. Yönetmenin oyuncularla elektriğinin tutması, iyi anlaşabilmeleri ve birbirlerinin beklentilerini karşılayabilmeleri, bizce filmin başarısının kilit noktalarından biridir. Ender durumlarda bunlardan hiçbiri olmaz, ( Hitchcock’un Kim Novak’la tartışmaları, Herzog’un çekimi terk etmek isteyen Klaus Kinski’ye silah çekmesi(!)) ancak film yine de bir şekilde bitirilir ve sonuç çok başarılı olur.

Vereceğimiz listede bazı önemli yönetmenler ve favori oyuncularından bahsedeceğiz… Aralarından bazıları yollarını uzun zaman önce ayırdılar ancak zamanında beraber çıkardıkları filmler halen sinemaseverlerin aklında önemli bir yer tutuyor.

Sayacağımız yönetmen/oyuncu örneklerinin bazılarında bir değil iki oyuncu ismi koyduk çünkü bir tanesini es geçmemiz haksızlık olabilirdi. Bu oyunculardan çoğu filmin başrollerinden birini üstlendiler bazıları ise yan roller oynamalarına karşın filmin başarısında ciddi katkı sağladılar.

Son olarak belirtmemiz gerekir ki listede kadın oyuncuların azlığı, kesinlikle oyunculuk yeteneklerini veya kariyerlerini değerlendirmez sadece aynı yönetmenle çalışma istikrarlarının erkek oyunculara nazaran daha az olduğunu gösterir.

HİTCHCOCK VE JAMES STEWART (VEYA CARY GRANT)

Büyük üstad Alfred Hitchcock, filmlerinin başrol oyuncularını seçerken belli ki büyük bir titizlik gösteriyor ve aklındaki karakterlere uyan oyuncuları seçerken ciddi bir tarama yapıyordu. Kadın başkarakterlerinin birer soğuk güzel olmasına dikkat eden yönetmen, döneminin birçok önemli kadın oyuncusuyla çalıştı. Bu isimlerden, filmlerinde birden çok kez rol verdiği İngrid Bergman ve Grace Kelly’ye karşı bir zaafı olduğu bilinir… Ancak söz konusu erkek başrol oyuncusu olunca akla gelen ilk isimler, kuşkusuz, beraberce tam sekiz film çektikleri James Stewart ( dört film) ve Cary Grant’tır. (dört film) Bu işbirliğinden doğan filmlerin çoğu bir başyapıt olmuştur ve halen sinema tarihindeki özel yerlerini korurlar. ( Arka Pencere, Ölüm Korkusu, Gizli Teşkilat, Aşktan da Üstün…)

FRANÇOİS TRUFFAUT VE JEAN-PİERRE LEAUD

Bilindiği üzere, büyük Fransız yönetmen François Truffaut ilk uzun metrajlı filmi ‘400 Darbe’yi çektiğinde sadece sinema tarihine unutulmaz bir film eklemekle kalmıyor aynı zamanda Fransa (ve Avrupa) sinemasında öncülerinden biri olduğu ‘Yeni Dalga’ (Nouvelle Vague) akımını başlatıyordu. ‘400 Darbe’ filminin başrol oyuncusu, o zaman çocuk yaşlarda olan Fransız oyuncu Jean Pierre Leaud’ydu. Antoine Doinel adlı bir karakteri oynayan Leaud yönetmenin (belki kendi çocukluğundan yansımalar gördüğü) bir çeşit alter-ego’sunu temsil ediyordu. Sonrasında yönetmen filminin unutulmaz finalinde, deniz kıyısında bıraktığı çocuk kahramanını unutmadı ve onu, daha ileri yaşlarda aynı karakteri canlandırması için diğer filmlerinde de kullandı. ‘400 darbe’den tam dokuz sene sonra çekilen ‘Çalınan buseler’le devam eden bu birliktelik, yönetmenin daha sonraki birçok filminde dikkatimizi çekti.

MARTİN SCORSESE VE ROBERT DE NİRO (VEYA LEONARDO DİCAPRİO)

Büyük yönetmen Martin Scorsese’nin Robert de Niro’yla 1973 yılında çektikleri ‘Arka Sokaklar’ deneyimi daha sonra tam yedi filmle sürdü. Beraber çalıştıkları her filmle büyük ses getiren bu ikili, kuşkusuz oyuncu-yönetmen işbirliği denince sinemaseverlerin akıllarına gelen ilk isimlerden biridir. Birlikteliklerini son çektikleri ‘Casino’ filmiyle bitiren Scorsese daha sonra, o zamanlar yükselişte olan daha genç bir oyuncuyla, yani Leonardo DiCaprio ile bir işbirliğine başlar. Yönetmene büyük bir hayranlık duyan DiCaprio, onunla beraber (şimdilik!) tam beş film çeker. Bu filmlerin her biri gerçekten etkileyicidir ve oyuncu Robert de Niro (beraber 8 film) ve Joe Pesci’den (beraber 3 film) sonra yönetmenin fetiş oyuncularından biri haline gelir…

DAVİD LYNCH VE KYLE MACLACHLAN (VEYA JACK NANCE)

Günümüzün en ayrıksı yönetmenlerinden biri olan David Lynch, birçok önemli filminde başrolü oyuncu Kyle MacLachlan’a teslim etmiştir. Kuşkusuz MacLachlan’nın oyuncu olarak zengin ve önemli bir kariyeri vardır ancak bunlardan belki de ilk aklımıza gelen ‘Twin Peaks’ serisinin garip dedektifi Dale Cooper karakteridir. Artık kült haline gelmiş ‘ Twin Peaks’ serisinin sinema filmi versiyonunda da aynı rolü oynayan MacLachlan aynı zamanda yönetmenin ‘Dune’ ve ‘Blue Velvet’ gibi önemli filmlerinde de başrolü üstlenmiştir. Hatta yakın bir zamanda tekrar başlayan ‘Twin Peaks’ serisinde, uzunca bir aradan sonra, filmin casting’ine yazılan ilk isim, o olmuştur.

Bir diğer oyuncu Jack Nance ise yönetmenin ilk filmlerinden ‘Eraserhead’de başrolü oynasa da daha sonra Lynch’in her filminde küçük birer rol bulur. Tamamı özel olarak, İngiliz oyuncularla çekilmiş ‘Fil Adam’ dışında yönetmenin her filminde görünen Nance, çok göze batmayan ancak vefat edene kadar Lynch’in vazgeçemediği oyunculardan biri olmuştur.

COEN KARDEŞLER VE STEVE BUSCEMİ

Aslında Coen kardeşlerin filmlerinden belli bir oyuncunun ismini seçip, yazmak zordur çünkü Coen’ler teknik ekiplerine oldukları kadar oyuncularına da sadıktırlar. Başta Joel Coen’nin karısı, büyük oyuncu France McDormand olmak üzere birçok oyuncuyla defalarca çalışmışlardır. John Goodman’dan John Turturro’ya, George Clooney’den Jeff Bridges’e kadar uzanan bu etkileyici listede, en fazla gözümüze çarpan isim kuşkusuz Steve Buscemi’dir. Yönetmen Joel Coen’nin bir röportajında: ‘Filmlerimizde Steve Buscemi’yi oynatmayı ve filmin sonunda onu dövdürmeyi veya öldürmeyi seviyoruz!’ diye tanımladığı oyuncu, yönetmenlerin ‘Barton Fink’, ‘Fargo’, ‘The Big Lebowski’ gibi birçok önemli filminde rol almıştır. Hatta yönetmenler ‘Seni Seviyorum Paris’ adlı kolektif filmde bile kendi çektikleri bölümde başrolü ona emanet etmişlerdir.

PEDRO ALMADOVAR VE ANTONİO BANDERAS (VEYA PENELOPE CRUZ)

Artık dünyaca ünlü olan Antonio Banderas ve Penelope Cruz, sinemadaki ilk ciddi adımlarını Almadovar filmlerinde atmışlardır. İki oyuncunun Hollywood sineması tarafından keşfedilmesinde büyük emeği olan yönetmen bu iki oyuncuyla bağlarını asla tam olarak koparmaz. ‘Sinir krizinin eşiğindeki kadınlar’, ‘Bağla beni!’, ‘Matador’ gibi erken dönemindeki birçok filminde Banderas’ı oynatan yönetmen, Penelope Cruz’a ise göreceli olarak daha yeni olan ‘Volver’, ‘Kırık Kucaklaşmalar’ gibi yapımlarda etkileyici roller hediye etmiştir. Dolayısıyla iki oyuncunun, Oscar töreninde, en iyi yabancı film ödülünü yönetmene verirken sevinç çığlıkları atmalarını veya Cruz’un ilk Oscar’ını aldığında ilk teşekkür ettiği isimlerden birinin Almadovar (ödül aldığı filmin yönetmeni Woody Allen) olmasını yadırgayamayız. Almadovar yıllar sonra Banderas’la tekrar çalışmış (İçinde Yaşadığım Deri) ve (bizce maalesef başarısız!) son filmlerinden birinde (‘Aklımı Oynatacağım’) iki oyuncuya, ana hikayeden bağımsız birer küçük rol vermiştir.

DAVİD CRONENBERG VE VİGGO MORTENSEN

Usta yönetmen David Cronenberg’in, genelde, rol verdiği oyunculardan son derece verim alsa da göze çarpan bir fetiş oyuncusu yoktur. Ancak yönetmen son yıllarda çok sık bir şekilde aktör Viggo Mortensen’le beraber çalışmaktadır. İlk defa ‘History Of Violence ‘ filmiyle buluşan bu ikili, daha sonra iki filmle bu birlikteliği perçinleştirmişlerdir. Bu şiddetli, sert ve karanlık filmlerde Mortensen oyunculuğuyla canlandırdığı karakterlerin gizli kalan yüzlerini büyük bir başarıyla gösterir. Dr. Freud’dan bir Rus mafyası fedaisine kadar giden bu oyunculuk yelpazesi, herhalde en çok yönetmenin ilgisini çeken performanslardan oluşur.

BARRY LEVİNSON VE DUSTİN HOFFMAN

Bu yönetmen ve oyuncu ikilisi aslında bu listeye girmeleri tartışılabilir isimler olabilir… Uzun aralıklarla çalışan bu ikili, beraber olarak tam dört film yaptılar ve çok göze çarpan, sürekli devam eden bir ortaklıkları bulunmuyor. Ancak deneyimli yönetmen Barry Levinson’nun çektiği bu filmlerin birinde Dustin Hoffman Oscar ödülünü kazandı (Rain Man) bir diğerinde ise Oscar’a aday oldu (Wag the dog). Aslında epeydir beraber çalışmadılar ama Dustin Hoffman beraber çektikleri ‘Sphere’ filminden sonra: ‘Barry Levinson’la çalışmayı seviyorum… Yıllardır gıpta ile baktığım Martin Scorsese-Robert De Niro ortaklığını sanırım Levinson’la yakalamayı başardık!’ manasına gelen sözler sarf etmişti. Bizce ileriki yıllarda tekrar beraber çalışması muhtemel ve hatta belki uzun soluklu bir işbirliği yapılabilecek iki isim. İkisi de formunda olursa, tabii ki seyirci olarak hiçbir itirazımız olamaz!

WON KAR-WAİ VE TONY LEUNG CHİU WAİ

Aradan epey bir zaman geçmiş olmasına rağmen, Won Kar-Wai’nin ‘Aşk Zamanı’ filmi, eminiz, birçok sinemaseverin aklındadır. Yönetmen Won Kar-Wai’nin 2000 yılında çektiği bu film, kırık bir aşk öyküsünü çok değişik bir sinema diliyle anlatıyordu ve doğal olarak film çok beğenildi. Hatta yönetmen daha sonra, bu filmin bir tür devamı olabilecek (bizce çok başarılı değildi!) ‘2046’ filmini çekti… Yönetmen Wai, ‘Mutluluk zamanı’ filminde başrollerden birini vazgeçilmez oyuncusu Tony Leung’a verdi. Beraber altı filmde (artık yedi!) çalışmışlardı ve yönetmen oyuncuya güvenini: ‘Leung’i çekim sırasında çok yönlendirmem gerekmiyor! Aramızda öyle bir bağ var ki bazen bakışlarımdan bile ne beklediğimi anlıyor!’ sözleriyle açıklamıştı.

İkili epeydir beraber çalışmıyor ve kariyerlerini farklı yollarda devam ettiriyorlar ama tekrar beraber çalışabileceklerini beklemek de bizce tamamen hayalcilik olmaz…

YAVUZ TURGUL VE ŞENER ŞEN

Sinemamızda Yavuz Turgul’un bir film çekeceği açıklandığında aklımızda beliren ilk soru: ‘Şener Şen’in nasıl bir rol oynadığıdır?’ herhalde… Bilindiği üzere ikili çok uzun zamandır beraber çalışıyor ve beraber yaptıkları her film, ister istemez bir beklenti ve heyecan yaratıyor! Bizce ‘Eşkıya’ filminden beri beklentilerimiz pek karşılık bulmamış olsa da yine de Türkiye sinemasına damga vurmuş bir yönetmen-oyuncu ortaklığı yarattıkları yadsınamaz bir gerçek…

Son olarak şunu da belirtmemiz gerekir: Kuşkusuz Türkiye sinemasının Yeşilçam döneminde birçok önemli yönetmen, aynı oyuncularla birkaç kez çalışmışlardır ancak bu ortaklıkların nedenlerini kısmi olarak, ‘belli rolleri oynayacak oyuncuların azlığına’ ve bazı oyuncuların inanılmaz bir tempoyla, arka arkaya filmlerde oynamasına bağlamak mümkün…