Yeni bir Varda, yeni bir hava…

Mekanlar ve Yüzler kuşkusuz Varda’nın başyapıtlarından biri değil. Ancak Bu büyük yönetmenin genç bir fotoğrafçıyla yarattığı bu deneyim ve onun görüntüleri bizi iliklerimize kadar duygulandırıyor. Bu görüntülerden akan hikayelerden, insanlardan ve hatıralardan etkilenmemek imkansız gibi...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Kariyerinde başyapıtlara imza atmış, yeteneği tartışılmaz ve hatta kendine özgü bir ekol yaratmış bir yönetmen, dünyaca ünlü bile olsa, yeni bir film haberi verdiğinde bizim kadar birçok sinemaseverin de içinde bir heyecan kadar bir endişe duygusu da belirir. Çünkü filmleri her ne kadar belirli bir düzeyin altına inmese de, çoğu kez yaşı oldukça ilerlemiş, biraz eski heyecanını kaybetmiş ve bazen de eski filmlerinin konularını tekrarlayan bu yönetmenler başyapıtlarının düzeyine çoğu kez ulaşamazlar. (Pollack, Lumet, Coppola vb.)

Varda’nın Fransız fotoğraf JR ile ortaklaşa çektiği film Mekanlar ve Yüzler, bütün bu endişelerimizi silip atan, nefes alan, samimiyetiyle büyük keyif veren ve klasik belgesellerin çerçevesinden çok daha dışına taşan çok güçlü bir yapım…

İKİ AYRI JENERASYONDAN GELEN İNSANIN YOLCULUĞU... 

Yaşı artık oldukça ilerlemiş olan büyük yönetmen Agnes Varda (tam 89 yaşında!) torunu yaşında olabilecek bir profesyonel Fransız fotoğrafçı ve onun stüdyo görevini gören kamyonetiyle Fransa’nın değişik bölgelerini geziyor. Genelde taşra bölgelerinde gerçekleşen bu yolculuk, bazı yerlerde mola verip, bir çeşit enstalasyon (installation) projesi yaratma amacı güdüyor. Bu bölgelerin bazı kesimlerinde duran ikili, JR’in afiş boyutunda fotoğraf veren stüdyosu sayesinde, özel bir teknik ve ekiple, sıradan insanların fotoğraflarını, bina yüzlerine, devasa taşlara, yük konteynırları gibi çok büyük yüz ölçümündeki yerlere yapıştırıyorlar. Aslında sıradan insanlar demek doğru değil, çünkü bu insanların çoğu ünlü olmasalar da kendi içlerinde belli bir geçmiş, belli bir kültür ve yaşadıkları kent için bazı sembolleri taşıyan insanlar.

Bu ister bir şehirde post-modern bir keşiş gibi ücra bir yerde yaşayan yaşlı bir adam olsun, ister terk edilmiş bir işçi bölgesi yerleşiminde son oturan orta yaşlı bir kadın olsun, isterse de emektar liman işçilerinin eşleri olsun durum pek değişmiyor. Dediğimiz gibi hepsi bazı şeyleri temsil eden insanlar.

Film boyunca bu samimiyet ve doğallık duygusu seyirciye de sirayet ediyor çünkü filmdeki fikirler de eylemler de hiçbir önceden planlama, reklam amacı veya kar hedefi gütmüyor. Tabii ki söz konusu olan rastgele fotoğraf çekimleri değil, Varda da, JR de biraz o bölgenin ve o anın yarattığı sinerjiyle hareket ediyorlar. Bölgedeki insanlarla konuşuyorlar, mekanları dolaşıyorlar ve bazı özellikler taşıyan insanları seçip, onların inanılmaz büyük ölçekteki fotoğraflarını bina duvarlarına koyuyorlar (daha doğrusu bir şekilde kazıyorlar). Böylece bu unutulmuş, biraz karanlıkta kalmış insanları daha görünür hale getiriyorlar.

VEDA FİLMİ DEĞİL... 

Mekanlar ve yüzler ilk bakışta bir yönetmenin veda filmi olarak görülebilir ancak gerçek durum böyle değil. Her ne kadar Varda 89 yaşında olsa da (ve yaşı itibarıyla son filmi olma ihtimali de olsa), yönetmenin tutumu bir son filmden ziyade bir yeni deneyim izlenimi veriyor. Bunun nedeni sadece Varda’nın yaşına göre çok formda olması ve çekime pek katılmayıp, kendini geri çekip arka planda bırakmaması değil.

Yönetmen aksine yaratma sürecine sonuna kadar katılıp en az genç ortağı kadar kendini filmine veriyor. Ancak aynı zamanda Varda’nın JR’e karşı, aralarındaki çok büyük yaş ve deneyim farkına rağmen, hiçbir zaman üstten ve öğretici bir tavır sergilememesi. Kuşkusuz JR’in Varda’ya karşı derin bir saygısı var ve mutlaka onun deneyimlerinden yararlanmak istiyor fakat Varda da kendini ortağıyla sürekli aynı seviyeye koyuyor, sanki ilk filmini çeken genç bir yönetmen hevesiyle projeye sarılıyor. Ara sıra eski günlerini hatırlıyor ve çektiği bazı filmlerden kesitler ve fotoğrafları görüyoruz ancak bunlar hiçbir zaman naftalin kokmuyor, gereksiz bir karamsarlık havası estirmiyor. Aksine örneğin gençken hiç çıkarmadığı güneş gözlüğünü onun için çıkaran Jean-Luc Godard’ın görüntüleri gibi sekanslar oldukça duygusal ve etkileyici. Aynı şekilde Varda’nın eski bir arkadaşının kendisine modellik yaptığı bir fotoğrafı plajdaki dev bir kayaya kazıdığı sahneler gerçekten çok özgün bir hava estiriyor.

VARDA'NIN BU TUZAĞA DÜŞMEMESİ... 

Peki, Varda’nın başta bahsettiğimiz büyük yönetmenlerin yaşadığı şiddetli düşüşü yaşamamasının nedeni ne? İlk olarak bu düşüşü yaşayan yönetmenler genelde Hollywood kökenli. Genellikle geçmişlerinde yarattıkları büyük filmler içerik kadar görsel açıdan da büyük bir güç taşıyor. Bunu tekrarlamak isteyen bu yönetmenler yine görsel yan üzerine yükleniyorlar fakat filmlerinin mesajı ve içeriği genelde aynı kalıyor.

Varda’nın ise böyle bir iddiası yok. Eğer isteseydi kendisi de yaratıcılarından biri olduğu ikinci Yeni Dalga izlerini taşıyan bir film çekebilirdi. Bunun için kuşkusuz gerekli olan deneyimi ve imkanları var. Hatta başka bir bakışla belki Truffaut ve Godard’ın yarattığı Yeni Dalga akımıyla paralellikler taşıyan ama tamamen aynı olmayan nitelikteki başyapıtlarından bir yenisini seyretmek heyecan verici olurdu.

Ancak dediğimiz gibi Varda’nın ne böyle bir iddiası ne de böyle bir amacı var. Kendisi aksine daha yeni, merak uyandırıcı, çağımıza uyan ama sanatsal yaratma gücüne zarar vermeyen bir projede yer almayı seçmiş.

Son olarak şunu da belirtelim: bütün bu güzel ve anlamlı yolculuğun aynı şekilde zarif bir şekilde sonlanması için Varda’nın eski bir dost ve yoldaşına bir ziyareti gerekiyordu. Film bu sekansla son buluyor fakat... ( Sürprizi bozmamak için fazla detaya girmiyoruz)

Mekanlar ve Yüzler kuşkusuz Varda’nın başyapıtlarından biri değil. Ancak Bu büyük yönetmenin genç bir fotoğrafçıyla yarattığı bu deneyim ve onun görüntüleri bizi iliklerimize kadar duygulandırıyor. Bu görüntülerden akan hikayelerden, insanlardan ve hatıralardan etkilenmemek imkansız gibi. Bizce kesinlikle kaçırılmaması gereken bir film…

Yönetmenler: Agnes Varda, JR

Oyuncular: JR, Laurent Levesque, Agnes Varda, Jean-Paul Beaujon, Amaury Bossy, Yves Boulen…

Ülke: Fransa