Sinemada Ekim Devrimi

Sinemanın Ekim Devrimi'yle olan ilişkisi konuşuldu. Panelde dönem filmleri gösterildi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Kadıköy Her Şey grubu, Ekim devriminin 100. yılı sebebiyle "Sinemada Devrim Yılları: Sovyet Sineması" başlığı altında sinema ile devrimin karşılıklı ilişkisini işleyen bir panel düzenledi. Gazete Duvar'dan Şenay Aydemir, akademisyen Yeşim Burul ile Altyazı Dergisi’nden Fırat Yücel’in konuşmacı Kadıköy Her Şey’den de Aykut Ekşioğlu moderatör olarak yer aldı.

Panel, Dziga Vertov’un Sine-gerçek serisinden bir kısa filmle başladı. Filmin ardından açılış konuşmasını yapan Ekşioğlu, Rus bir arkadaşının "Sovyetler Birliğinde kendine iyi bakmak diye bir deyim yoktu zira biz orada birbirimize iyi bakardık" dediğini aktardı ve bu kolektivist anlayışın sosyalist devrimle kültüre yansıdığını belirtti.

DEVRİMİN HIZINA YETİŞMEYE ÇALIŞAN SİNEMA

Şenay Aydemir ise Ekim devrimini diğer bütün devrimlerden ayıran karakteristik özelliği olan kolektif eyleyişin gerek diğer sanat dallarında olsun gerek Sovyet sinemasında olsun öncesiyle kıyaslanamayacak bir bolluk ve hızla üretimi çeşitlendirmeyi sağladığını belirterek konuşmasına başladı. Devrimin yaşandığı dönemde sinemanın da çok genç bir sanat olduğunu ve sebeple de daha katılaşmış formülleriyle kalıplarının bulunmadığını belirten Aydemir, "Sovyetlerde sinema üretenler, birlikte deneyerek, birbirleriyle tartışarak, zaman zaman didişerek ama elde ettikleri bilgileri sürekli birbirleriyle paylaşarak imkânsızlıklar içinde üretiyorlardı. Bu öyle bir hızla oluyordu ki Ekim devriminin sahnesinde bir oyuncu Eisenstein için ihtiyar diyebiliyordu. O zaman Eisenstein daha yirmi dört yaşında idi. Ama sadece beş yaş genç olan nesil Eisenstein’dan ihtiyarlar diye bahsediyordu" dedi.

"Daha devrimin ilk adımlarında sinemanın diğer sanatlardan ayrışarak kendi dilini yaratması gerekliliğinin de tartışıldığını" söyleyen akademisyen Yeşim Burul, "sahnenin değil de planın kendisinin kâğıda dökülmesi ilk Sovyetler Birliğinde görülüyor" dedi. Devrimin hemen ertesinde Sovyet sinemacılarının yeni denemeler ile ortaya çıkan yeni tartışmaları kağıt üzerine aktarılarak bir birikime dönüşmesini sağladıklarına işaret eden Burul, "ilk sinema akademisinin bu topraklarda kurulabilmesi elbet devrimin bu zengin ortamı yaratabilmesiyle ilişkilidir" dedi. Burul, kısıtlı imkânlar içinde bulunuluyor olsa da hem maddi hem de teorik yaratıcılığın artışını doğrudan gördüklerini vurgularken, "şimdi bile olanaksızlıktan yakınan öğrencilerime o günleri örnek veriyorum" diyerek konuşmasını bitirdi.

DEVRİM KİTLELERİN ESERİYSE FİLMLERİMİZ DE KİTLELERİ ANLATMALI

"Devrimci sinemacıların yapmak istediği temel şey kitlelerin filmini çekmekti" diye söze başlayan Fırat Yücel, iki karşıt kültür çevresinde filmler üreten iki sinemadan bahsetti. Hollywood'un oyuncuları filmin temeline koymayı seçtiğini, Sovyet sinemasında ise günlük yaşamdan emekçilerin, kamerayı alıp kendi çekimini yapmaya çalışan maden işçilerinin, emekçilerin yaşamlarını emekçilere aktaran bir anlayışla “oyuncunun neredeyse bir model olarak kullanılabileceği ve kitlelerin hareketinin, beden hareketinin öne çıkabileceği bir sinemadan söz edilebilir" olduğunu vurguladı. Devrimci sinemacıların "pekâlâ filmlerini izletmek istediğini" belirten Yücel "ama asıl olarak onlara aktarmak istedikleri duyguları yaşatmak, onları da filmin içine katmak, görüneni sorgulatmak" istediklerini söyledi.

Yücel, bütünüyle diyalektik bir sinema yapmaya uğraşmanın, hayatla sanatın bir araya gelmesi için kullanılan malzemenin, yaşamda karşılığını bildiğimiz doğal malzeme, sanayi malzemesi, şehirleşme fikri gibi yaşamdan konuları içerdiğini söyledi. Bu bakışın bir yandan da sinemacıları, sanatçıları kendilerini Mayakovski'nin şiirinde söylediği gibi, şair işçidir gibi, kendilerini bir işçi, bir mühendis olarak konumlandırdıklarını vurguladı. Yücel, "kameranın gözle görülen gerçeği aşan bir gerçeğe ulaştığını, onun sayesinde günlük yaşamda gözlerimizle göremediğimiz bir gerçeğe ulaşabileceğimizin" tartışıldığını, bunun için de sinema perdesinden yaşamı algılamamızı zenginleştirecek bir müdahale olanağına ulaştığına işaret etti.

Panel dönem filmlerinden örnek kesitlerin gösterilip yorumlanmasının ardından soruların cevaplandırılması ve görüşlerin paylaşılmasıyla sona erdi.

Etiketler sinema Kadıköy devrim