Siyah kuzu Yol'a geldi!

İsviçreli yapımcı Donat Keusch tarafından restore edilen ve yeniden kurgulanan Yol, bir efsane haline gelen at sahnesi ve karın üzerinde yürüyen siyah kuzu gibi bazı küçük ayrıntılar da eklenerek yeniden restore edildi.

Google Haberlere Abone ol

Ahmet Boyacıoğlu

Berlin Film Festivali’ni bitirdik ve Türkiye’ye döndük. Çok sevdiğim iki film, iki önemli ödülü kazandılar. Beden ve Ruh Üzerine (On Body and Soul – İldiko Enyedi) En İyi film seçildi ve Altın Ayı’yı aldı. Aki Kaurismaki’nin yönettiği Umudun Diğer Yüzü (The Other Side of Hope) ise En İyi Yönetmen Ödülü’ne layık görüldü.

Berlin Film Festivali’nde Yarışma Bölümü’nde her yıl 18 film yer alıyor. Bunların yarısı biraz ünlü isimler gelsin diye seçilmiş sıradan filmler oluyor. Öne çıkan beş–altı film de ödülleri topluyor. Ancak bazen jürinin nasıl karar verdiğini anlamak mümkün olmuyor. Bu yıl iyi bir yıldı ve genelde jürinin verdiği ödüller olumlu karşılandı.

Geceden aklımda kalanlara gelince: Kısa film ödülünü alan Meksikalı yönetmen, ‘Meksika hükümetine sesleniyorum. Şiddetle savaşmanın tek yolu eğitime ve kültüre yatırım yapmaktır’ dedi ve çok alkış aldı. Sunucu Anke Engelke sözü biraz uzatan bir yönetmeni, ‘Gecenin sonuna kadar sahnede kalmak mı istiyorsun?’ diyerek kovaladı. Calin Peter Netzer’in ‘Ana, mon Amour’ adlı filminin kurgucusu Dana Bunescu, Üstün Sanatsal Başarı Dalında bir Gümüş Ayı kazandı ancak böyle bir ödülü hiç beklemediği için büyük bir şaşkınlıkla sahneye çıktı ve kuru bir teşekkür etti. Umarım aradan geçen zaman içinde ödülüne alışmıştır. Aki Kaurismaki En İyi Yönetmen Ödülü’nü aldığı anons edilince ayağa kalktı ama sahneye doğru yürümedi. Birkaç saniye içinde Festival Yönetmeni Dieter Kosslick ve sunucu Anke Engelke ödülü Kaurismaki’nin ayağına getirdiler. Bu seferde ödül heykelciğini mikrofon gibi tutup konuşmaya başladı. Hemen eline bir mikrofon tutuşturulan Kaurismaki yalnızca teşekkür etti ve sustu. Bir krize dönüşebilecek olay da kısa sürede kapatılmış oldu.

Berlin Film Festivali’nin 2018 yılında 15-25 Şubat tarihlerinde yapılacağı da açıklandı. Aldığım bilgiye göre Dieter Kosslick’in 2019 yılına kadar sözleşmesi olmasına karşın, ayağını kaydırıp yerine geçmek isteyen bir sürü kişi varmış. İnsan her yerde aynı.

YILMAZ GÜNEY'İN İSTEĞİYDİ

Gelelim Berlin’den getirdiğim son habere: Spielberg ‘İyi bir filmin yüz tane babası vardır, kötü bir film ise piçtir’ diye bir söz söylemiş. Ben de Yol filminin kaç tane babası olduğunu çok merak ediyorum. Görünen o ki Yol’un iki babası var. (Filmin gerçek sahibinin kim olduğu ile ilgili bir yorum yapmayacağım, çünkü hukukçu değilim. Ben olayı sinema açısından değerlendirmeyi tercih ediyorum.) Geçen yıl, Berlin Film Festivali sırasında, İsviçreli yapımcısı Donat Keusch tarafından restore edilen ve yeniden kurgulanan filmi, renk düzeltmesi ve ses tasarımı yapılmamış haliyle izlemiştim. Bu yıl da festivalin son gününde Alman Film ve Televizyon Akademisi’nin küçük salonunda Yol’u artık neredeyse bitmiş haliyle izledik. Donat davet mektubuna Yılmaz Güney ve Elizabeth Waelchli’nin kurgu planını da eklemiş. Daha önce de yazdığım için kısa keseceğim. Yol, Cannes Film Festivali'ne yollanıyor. Festival Yönetmeni Gilles Jacob filmin iki saatin altına indirilmesini talep ediyor. Zaman çok kısıtlı olduğu için film hızla yeniden kurgulanıyor ve Cannes’a gönderiliyor. Büyük ödülü alınca da yeni bir kurgu ile kimse uğraşmıyor. Donat yeni kurgunun Yılmaz Güney’in istediği kurgu olduğunu söylüyor.

Donat 2007 yılında Gezici Festival'e konuk olmuş ve ‘Yol’un bilinmeyen görüntüleri’ni Ankara ve Kars’ta, Tarık Akan, Şerif Sezer, Necmettin Çobanoğlu ve Muzaffer Hiçdurmaz’ın katılımıyla izleyicilere sunmuştu. Ankara’da filmi bir daha izlediğinde de çok şaşırmıştı, çünkü Türkiye’de gösterilen kopyada önemli değişiklikler vardı. Yılmaz Güney tarafından seslendirilen bölümlere yeniden dublaj yapılmış ve filmin müziği değiştirilmişti.

Filmin şimdiki durumuna gelince: Uzunluk 114 dakika, biz son jeneriği olmayan 110 dakikalık bir kopyayı izledik. Mahkum Süleyman’ın hikayesi filme eklenmiş, ama bazı sahneler de kısaltıldığı için film yaklaşık eski uzunluğunda. Hapishanedeki anonslar, Tarık Akan’dan sigara isteyen yaşlı adam, amatör dişçi olan berber, Yılmaz Güney tarafından seslendirilmiş. Bir efsane haline gelen at sahnesi ve karın üzerinde yürüyen siyah kuzu gibi bazı küçük ayrıntılar da filme eklenmiş.

Donat filmin bu halini ‘Yol, the full Version’ olarak tanımlıyor, yani ‘tamamlanmış haliyle Yol’. Geçen yıl da yazmıştım, tekrar edeceğim. Yol hâlâ çok güçlü bir film. Tek sorun Türkçe dublajın çok acemice olması. O da yalnızca Türkçe bilen izleyiciler için geçerli. Yabancılar altyazı okuyor.

Yeni Yol’un bir dünya dağıtımcısı var. İlk gösterim hedefi Cannes Film Festivali, Klasik Bölümü. Eğer film Cannes’a yetişmezse Venedik Film Festivali sırada bekliyor. Almanya’da üç, İsviçre’de de dört şirket filmi gösterime sokmak istiyorlarmış. Büyük bir olasılıkla bu yıl içinde yeni Yol’u Türkiye’de de izleyebileceğiz. ;