Berlin'de 'Hayvanların Ayak İzleri'

Bu yıl 67'ncisi düzenlenen Berlin Uluslararası Film Festivali (Berlinale) geçtiğimiz günlerde başladı. Polonya'lı ünlü yönetmen Agnieszka Holland’ın, Spoor (Hayvan Ayak İzi) isimli filmi de gösterilenler arasındaydı.

Google Haberlere Abone ol

Ahmet Boyacıoğlu

Almanlar pazar günü sessiz sedasız cumhurbaşkanlarını seçiverdiler. 61 yaşındaki dışişleri eski bakanı Frank-Walter Steinmeier kullanılan 1239 oyun 931’ini aldı ve Sosyal Demokratların yanı sıra Hristiyan Demokratlar, Yeşiller ve Hür Demokratların da desteğiyle ilk turda seçildi. Tabii burada Başbakan Merkel’in ince hesaplarının büyük etkisi var. Almanya’da sağ partiler arasında çok tuhaf bir ilişki var. Hıristiyan Demokrat Birlik, Bavyera hariç bütün Almanya’da örgütlü.

Bavyera’da ise sadece Hıristiyan sosyal birlik var ve yıllardır tek başına iktidarda. Bu iki kardeş parti zaman zaman birbirleriyle sürtüşürler. Merkel cumhurbaşkanlığı seçiminde Hıristiyan Sosyal Birlik Başkanı ve Bavyera Başbakanı Horst Seehofer’in olası bir adaylığını engellemek için koalisyon ortağı sosyal demokrat Steinmeier’i aday gösterdi. Önemli bir politik çatışmaya yol açabilecek cumhurbaşkanlığı seçimi de kolayca çözülüverdi. Merkel gençliğinde fizik eğitimi almış, kafası çalışıyor.

Agnieszka Holland’ın,  Spoor (Hayvan Ayak İzi) adlı filmindeyiz. Ön jenerikte farklı ülkelerden birçok kuruluşun adı yer alıyor, yani herkes filmin yapımına destek vermiş. Bu durumda iki olasılık var, ya senaryo çok iyidir, ya da para yönetmenin adına verilir. Holland da tanınmış bir yönetmen, demek ki ikinci şık geçerli.

Berlin Film Festivali 'Kayıp'Berlin Film Festivali 'Kayıp'

kk

Emekli inşaat mühendisi, yaşlı bir kadın iki köpeğiyle birlikte bir köy evinde yaşıyor. Filmin başında köpekler kayboluyor. Aynı zamanda kasabadaki okulda İngilizce dersi veren kahramanımız, öğrencileriyle birlikte gece ormanda köpeklerini arıyor ama bulamıyor. Belediye başkanından papaza kadar kasabadaki erkeklerin neredeyse tamamı tutkulu avcılar ve avcılık yaşamın önemli bir parçası. Çevredeki ormanlarda da her türlü hayvandan bol miktarda var.

Kahramanımız, iki yaşlı, iki de genç arkadaşıyla hayvanların avcılar tarafından öldürülmesine karşı bir direniş başlatıyor, polise giderek şikayette bulunuyor ancak çok başarılı olamıyor. Kasabanın papazı bile hayvanların ruhunun olmadığını, bu nedenle onları vurmanın günah olamayacağını savunuyor, ne de olsa kendi de avcı. Bu sırada ormanda cesetler ortaya çıkıyor. Öldürülen insanların tamamı avcı ve cesetlerin yakınında hayvan izleri görülüyor. ‘Avcılar hayvanları öldürüyor, acaba hayvanlar da avcıları mı öldürüyor’ sorusu ortaya atılıyor. Filmin sonuna doğru kilise yanıyor ve (avcı olan) papaz da öldürülüyor.

Film zaten çok uzundu, biz de lafı çok uzatmayalım, sonuçta bütün avcıları yaşlı mühendisimizin öldürdüğü ortaya çıkıyor ama o arkadaşlarının yardımıyla polise enselenmekten kurtuluyor ve ister inanın ister inanmayın, mutlu olarak birlikte yaşamaya devam ediyorlar. Ana fikrin ana fikri: ‘Sabanınızı ölülerin kemiklerinin üzerine sürün’ adlı romandan uyarlanan bu film bize ‘hayvanları öldüren insanları öldürebilirsiniz’ mesajını veriyor. Ben de hayvanları severim ama bu kadarı biraz fazla.

Derya Durmaz’ın ‘Amerika Otobüsü’ adlı projesi Berlin Ortak Yapım Pazarı’nda Alman TV ve Film Yapımcıları Meslek Birliği’nin 10.000 Avro değerindeki Talent Highlight Ödülünü Kazandı. Kendisini kutluyoruz.

Berlin'de lokum savaşını nasıl kazandık?Berlin'de lokum savaşını nasıl kazandık?

Berlin 'Önce sanatçılar' ile başladıBerlin 'Önce sanatçılar' ile başladı