Kuzey'den Güney'e geçiş hikâyesi

Kim Ki Duk, Kuzey’in zenginliğini ve Güney’in yoksulluğunu gösterirken, her iki dünya için de yaratmak istediği etkiyi isabetli bir biçimde oluşturuyor. Yönetim biçimlerinin kendilerini inanç üzerine var etmelerini işliyor film.

Google Haberlere Abone ol

[email protected]

Esra Karataş

Güney Koreli yönetmen Kim Ki-Duk, Kuzey Kore ve Güney Kore yönetim sisteminin yanı sıra inanç kavramına da eleştiri getirdiği filmi Ağ / The Net ile izleyicisiyle buluşuyor. Zıt kutupların benzerliklerini göstererek sistemi eleştiren Kim Ki Duk, iki ateş arasında kalan sıradan bir balıkçının yaşadıkları üzerinden anlatıyor hikâyesini. Yönetmen, yarattığı paralel evrenlerin benzerliklerini düz bir anlatımla ve simetrik senaryosuyla vermeye çalışıyor. Yönetmenin bu tercihi dozu ayarlandığında etkili olabilecekken, filmi zayıflatan bir etkene dönüşüyor.

Kim Ki Duk, Kuzey’in zenginliğini ve Güney’in yoksulluğunu gösterirken, her iki dünya için de yaratmak istediği etkiyi isabetli bir biçimde oluşturuyor. Yönetim biçimlerinin kendilerini inanç üzerine var etmelerini işliyor film. İnsanların körkütük bir şekilde sistemi sahiplenişini eleştiren Ağ, ancak birbirimize saygı duyarak yaşama hakkını saklı tutulabileceğimizin altını çiziyor.

Bir sabah sahnesiyle başlıyoruz filme. Küçük kız çocuğu eski ayısı ile uyumaktadır. Babanın ilk işi bu ayıyı alıp kontrol etmek olur. Anne bilmem kaçıncı kez oyuncak ayıyı yamalar, diker. Günün bu en güzel saatinde yoksul balıkçı Chul-Woo, ailesiyle vedalaşıp ağ atmak üzere göle gider. Göl, Kuzey Kore ile Güney Kore sınırında yer alır. Bu sebeple Chul-Woo her defasında askerlerden izin almak zorundadır. Bu ilk sahnelerden itibaren, günlük rutinini yaşayan alelade bir balıkçının Kuzey’e kaçma ihtimali sorgulanır. İki ülkenin sınırında balık avlayıp karnını doyurmaya çalışan balıkçının ailesinden başka bir derdi yoktur.

Fakat bir gün son derece olağan bir şekilde, ağ kayığın motoruna takılır ve kayık Kuzey’e doğru sürüklenmeye başlar. İki ateş arasında kalan Chul-Woo, Kuzey kıyılarına yanaşmak zorunda kalır ve casus olmakla suçlanıp tutuklanır.

Büyük gözaltı!Büyük gözaltı!

Kuzey, Güney’den gelen herkesi potansiyel casus gibi gördüğü için, her zamanki işini yapan bu balıkçının casus olma ihtimalini sorgulaması doğaldır. Ancak, paranoyak bir asker tarafından gerçekleşen bu sorgulama bezdirici bir hal alır. Doğrusu paranoya, birbirlerinin tercihlerine saygı duymadan yaşayan her iki taraf için de gelişmiş bir hastalık gibidir. Güneylilerin beyninin yıkandığını düşünen Kuzey tercihi Güney’den yana olan bu balıkçıyı anlayamaz. Chul-Woo’nun tek dergi ailesine ve hayatına tekrar sahip olabilmektir. Kuzey’de yaşadıklarına benzer davranışları Güney’de de gören Chul-Woo derin bir depresyonun içine bulur kendini. Bunun en önemli sebebi, Chul-Woo’nun inancını kaybetmesidir.

KUZEY VE GÜNEY

Yönetmen, olayları tam anlamıyla simetrik iki dizgede anlatır. Chul-Woo, Kuzey’in gerçek yüzüyle bir seks işçisi sayesinde tanışacaktır. Yönetmenin buradaki tercihi, yani genç kadının ailesiyle yaptığı telefon konuşmasını son derece sıradan bulduğumu söylemeliyim. Yönetmenin simetri tutkusunun filmi zedelediğini düşünüyorum. Kuzey’de gördüklerimizin aynısını Güney’de göstermek yerine yalnızca ima etmesinin etkisi daha büyük olabilirdi. Zira Kuzey’de tekrar tekrar yaşananlar yönetmenin bakış açısını anlatmaya yetiyor.

Filmin son derece sahici iş çıkaran iki karakteri, Temiz yüzlü Kuzeyli Oh Jin-Woo ve dürüst balıkçı Chul-Woo her iki tarafın tercihlerine saygı duyarak var oluyorlar. Yönetmenin göstermeye çalıştığı ve toplumu kurtaracak olan şey, birbirimize saygı duymamız gerektiği gerçeği. Bu anlamda önemli bir film Ağ, ancak bunun filmi izlenilir kıldığını söylemek zor.

Yönetmen ve Senaryo: Kim KuDuk

Oyuncular: RyooSeung-Bum (Chul-Woo), Lee Won-Geun (Oh Jin-Woo),