Tuhaf'lığa övgü

Tim Burton’ın, Ransom Riggs’in çok satan kitabından hareketle beyazperdeye aktardığı Bayan Peregrine’nin Tuhaf Çocukları, bu hafta vizyonda. Burton, son yıllarda düşürdüğü ivmesini bu son filmle yakalayacağa benziyor.

Google Haberlere Abone ol

Esra Karataş  [email protected]

Tim Burton’un kafasının içinde bir büyüyle dolaştığını düşünürüm hep. Bu sebeple fantastik ortamlar yaratmakta usta bir yönetmen Burton. Bu durumu onun 'tuhaf'lığına yorabiliriz kolayca. Son zamanlarda çıtayı düşürse de, yeni filmi Bayan Peregrine’nin Tuhaf Çocukları (Miss Peregrine's Home for Peculiar Children) ile alıştığımız büyülü ortamı tekrar yakalamayı başarıyor.

Burton’ın “Okur okumaz etkilendim” dediği ve çekmeyi kafasına koyduğu Ransom Riggs’in romanından esinlenilen Bayan Peregrine’nin Tuhaf Çocukları yönetmenin istediği fantastik dünyayı yaratması için gerekli tüm donanıma sahip bir metin. Filmin Charlie’nin Çikolata Fabrikası (Charlie and the Chocolate Factory), Ölü Gelin (Corpse Bride), Büyük Balık (Big Fish) Sweeney Todd: Fleet Sokağı'nın Şeytani Berberi (Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street) filmlerinden sonra tekrar çıtayı yükseltiyor.

16 yaşındaki Jake’in (Asa Butterfield) sıradan bir günüyle başlıyoruz filme. Bu sıradanlık çok uzamadan Burton’un fantastik dünyasına adım atıyoruz. Filmin başarılı atmosferi, iyi işlenmiş bir hikâye ve birbirinden ilginç karakterlerle birleşince sonuç görsel bir keyfe dönüşüyor.

tim

Jake ve büyükbabası Abe (Terence Stamp) ile yakından ilgilenir. 2. Dünya Savaşı sırasında ailesi tarafından Galler’deki bir yetiştirme yurduna gönderilmesi ve buranın Nazi’ler tarafından bombalanmasının büyükbabada travmatik izler bıraktığı düşünülür. Herkesin bunak olduğu konusunda şüphesi olmayan büyükbabanın tek dert ortağı torunu Jake’tir. Kendi dertlerinden muzdarip, babası (Chris O'Dowd) ne Jake’i ne de büyükbabasını anlamaya muktedir, sevgisiz, sevimsiz, basiretsiz biridir. Büyüklerin sınırları çizilmiş dünyasında mutlu olamayan Jake’i sınırsız hayal gücüyle büyükbabası tetikler. Ölüm döşeğinde ondan aldığı öğütle hayallerinin peşine düşer.

Jake’in yaşadığı pırıl pırıl gökyüzüyle Florida’da Galler Adası’nda karanlık bir gökyüzüne bırakır. Dedesinin ölümünden etkilendiği düşünülen Jake, terapistinin de (Allison Janney) onaylamasıyla, dedesinin büyüdüğü Galler kıyısındaki yetimhaneyi ziyaret edecektir.

DF-07237 - Miss Peregrine (Eva Green) takes aim at her powerful enemies. Photo Credit: Jay Maidment.

Adada yaratılan gizemli ve karanlık atmosfer “sıradan” ve “tuhaf” dünyaları bıçak gibi ayırır birbirinden. Dış dünyanın kabul etmediği çocuklar burada aynı zaman diliminde sıkışıp kalmış bir biçimde yaşarlar. Keskin çizgileriyle, saç stili, makyajı, cep saati ve piposuyla Bayan Peregrine’in (Eva Green) gözetimindeki çocukların kimi ağzından arılar saçar, kimi bakışlarıyla taş kestirir insanı, kimi yangınlar çıkarır, kimi bitkileri büyütür, kimi ise oyuncak bebeklerden mutantlar yaratır. Abe ve Jake’i en çok etkileyen, tüy kadar hafif yeteneğiyle ve güzelliğiyle Emma (Ella Purnell) olur. Çocuklar var oldukları ortamı döngülerle koruyabilirler.

Film, Jules Werne kitaplarına yolculuk gibi biraz. Denizaltında yaratılan dünya çok şiirsel. Etrafta uzun kollu, uzun bacaklı iskeletlerle savaşan garip mutant görünüşleriyle soğukkanlı çocukların olması filmi hayli çekici kılıyor. Bu “tuhaf”ların kurdukları aile ortamı da filmin en çekici yanlarından biri. Son filmlerinde sevenlerini üzen Tim Burton hayranları, bu kez memnun ayrılabilirler salondan.

Yönetmen: Tim Burton

Senaryo: Jane Goldman

Oyuncular: Asa Butterfield, Eva Green, Ella Purnell

Tür: Macera, Aile, Fantastik

Ülke: ABD, Belçika, İngiltere

Etiketler Tim Burton