‘Kötülük’ten beklenti bu değildi

Suicide Squad,  DC Comics evreninin kötülerini bir araya getiriyor. Dünyanın güvenliği bu kez onlara emanet.

Google Haberlere Abone ol

Şenay Aydemir  [email protected]

DC Comics’in sinemada Marvel’in çok gerisinde kaldığı aşikâr. Christopher Nolan’ın Batman üçlemesi dışında beklentiyi karşılayan bir yapımı olduğunu söylemek bile zor. Son yıllarda Süpermen’i diriltme çabaları gişede olmasa da sinema olarak beklentileri karşılayamamış olacak ki, son filmde ‘ölmesine’ karar verdiler.

İşte yaz mevsiminin en çok beklenen yapımlarından birisi olan “Suicide Squad: Gerçek Kötüler” tam da Süpermen’in öldüğü yerden başlıyor. Kriptonlu ölünce dünyanın güvenliği de tehlikeye giriyor haliyle. Amerikalı yetkililer de nasıl olur da bu durumdan çıkarız derken DC Comics evreninin kötülerini bir araya getirip onlardan yenilmez bir armada yaratma fikri atılıyor ortaya. Gerçi fikir filme özgü değil. Zaten Suicede Squad adıyla bu karakterler bir araya getirilmiş ve çizgi roman oldukça büyük ilgi görmüştü. Ama mesela filmde, bütün bu kötülerin büyük kısmını Batman’in içeri tıktığı gösterilirken, yarasa adama yönelik bu güvensizlik niye acaba? Batman hala orada dururken neden böyle bir ekip kurulmak isteniyor, orasını anlamak güç. Gereği de yok belki.

DÜNYAYI ELE GEÇİRME ÇABASI

Ama bir filmi iyi yapan bazı gereklilikler var. Hele de bu kadar masrafa girip, bu kadar oyuncuyu bir araya getiriyorsanız. Önce hikayenizin iler tutar tarafları olacak. Sonra da o kadar orijinal karakter arasında bir harmoni yaratma beceriniz… Aksi takdirde elinizde kakofoniden başka bir şey olmaz ki filmin başına gelen de tam olarak bu. Ortalıkta belirgin bir tehdit yokken, bu kadar tehlikeli adamın neden bir araya getirildiğini anlamıyoruz öncelikle. Sonra zaten devlet görevlisi olan Amanda Waller’ın kontrolünde olan kadim bir cadının, neden olduğunu bir türlü anlamadığımız hırsları ve dünyayı ele geçirme çabasını görüyoruz. Tabii Deadshot, Harley Quinn, Captain Boomerang, El Diablo gibi birbirinden azılı ve çizgi roman evreninin hatırı sayılır kötü karakterlerinin neden durup dururken içlerindeki ‘iyiliği’ keşfetme ihtiyacı hissettiklerini de.

Arada Harley Quinn’in çıkışları (filmin en iyisinin bu karakteri canlandıran Margot Robbie olduğunu belirtelim) ve Jared Leto’nun Heath Ledger’ın Joker performansını unutturmaya çalışan çabaları olmasa ortada eğlenceli olacak anlar bulmak bile zorlaşacak. Bu tür filmler için işin zor tarafı seyirciyi kendi evrenine ikna etmek. Bunu yapılamıyorsa da karakterlerinin arasındaki ilişkiyi doğru kurup yükü onların sırtına yıkmak. Ama filmin ikisini de yaptığını söylemek çok zor.

Giderek bir sinema efsanesine dönüşen “Hızlı ve Öfkeli”nin yanı sıra “İlk Gün”, “Özel Tim” gibi kalburüstü filmlerin senaryosunu yazdıktan sonra 2005’te kamera arkasına da geçmeye karar veren ve fakat “Fury” dışında vasat düzeyini bile yakalayamayan David Ayer’in burada da maharetli bir yönetmen olma becerisini gösteremediğini de ekleyelim.

ORİJİNAL ADI: Suicide Squad

YÖNETMEN: David Ayer

OYUNCULAR: Will Smith, Jared Leto, Margot Robbie, Joel Kinnaman, Viola Davis, Jai Courtney, Ike Barinholtz, Jay Hernandez

YAPIM: 2016, ABD

SÜRE: 130 dk.

VİZYON TARİHİ: 12 Ağustos 2016