Sıkı dostluklar sağlıklı bir bağırsak mikrobiyomu oluşturabilir

Bilim insanlarının bir adada yaşayan makaklar üzerinde gerçekleştirdiği araştırma, sosyal yaşamımız ile fiziksel sağlığımız arasındaki ilişkiyi gözler önüne seriyor.

Cayo Santiago adasında yaşayan Rhesus makakları birbirlerini tımar ederken. Görsel: Lauren Brent.
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Sosyal bağlar, bizler ve diğer primatlar gibi sosyal hayvanlarda sağlık ve refah açısından elzemdir. ‘Bağırsak-beyin ekseni’ diye de adlandırılan bağırsak mikrobiyomunun fiziksel ve zihinsel sağlığımız söz konusu olduğunda hayati bir rol üstlendiğine ve bakterilerin -mesela dokunma yoluyla- sosyal yollarla bulaşabileceğine ilişkin kanıtlarda bir artış söz konusu.

Peki, sosyal bağlara sahip olmak, bağırsak mikrobiyomunun bileşimine ve çeşitliliğine nasıl etki eder? Rhesus makakları (Macaca mulatta) hakkındaki ‘Mikrobiyolojide Sınırlar’ adlı yeni bir araştırmanın konusu da işte bu.

Oxford Üniversitesi Deneysel Psikoloji Bölümü ve Psikiyatri Bölümü’nde araştırma görevlisi olan makale başyazarı Dr. Katerina Johnson, “Daha fazla sosyalleşen maymunların faydalı bağırsak bakterilerinden daha çok ve potansiyel olarak hastalığa yol açan bakterilerden daha az barındırdığını ortaya koyuyoruz” diyor.

MAYMUN ADASI

Bilim insanları, Porto Riko’nun doğu kıyısında yer alan Cayo Santiago adasındaki (6 ilâ 20 yaşları arasında 22 erkek ve 16 dişiden oluşan) tek bir sosyal gruba dahil Rhesus makakları üzerine odaklandılar. Makaklar başlangıçta yalnızca Kuzey Afrika ve Asya’da yaşıyordu. Öte yandan, 1938 yılında, 409 Rhesus makakından oluşan kurucu bir topluluk Hindistan’dan Cayo Santiago’ya taşındı. Günümüzde, 15,2 hektar büyüklüğündeki adada birkaç sosyal gruba ayrılan bini aşkın makak yaşıyor. Beslenmelerinin günlük olarak maymun yemiyle desteklenmesine karşın, etrafta serbestçe dolaşıp beslenebiliyorlar. Araştırmacılar her sene bu maymunlar üzerinde davranışsal gözlemler gerçekleştiriyorlar.

Porto Riko açıklarındaki ‘Maymun Adası’, Cayo Santiago. Görsel: Joyce Cohen. 

Araştırma yazarları, 2012-2013 yılları arasında bu sosyal gruptan toplam 50 kirlenmemiş dışkı örneği topladı. Bilim insanları, sosyal bağlılığın bir ölçüsü olarak, 2012 ve 2013 yıllarında her maymunun tımar etmek ya da edilmek için sarf ettiği zamanı ve tımar ortaklarının sayısını kullandı.

SOSYAL BAKIM

Colorado Boulder Üniversitesi Bilişsel Bilimler Enstitüsü’nden araştırma ortak yazarı Dr. Karli Watson, “Makaklar fazlasıyla sosyal hayvanlar ve tımar, farklı ilişkiler kurmanın ve devam ettirmenin temel yolu; dolayısıyla, tımar, sosyal etkileşimlerin iyi bir göstergesi niteliğinde” diyor.

Johnson, Watson ve ekibi, bağırsak mikrobiyal topluluğunun bileşimini ve çeşitliliğini ortaya çıkarmak amacıyla dışkı örneklerinden alınan DNA dizi verilerini incelediler ve sosyal ilişkilerle olan bağlantıya göz attılar. Bunun yanı sıra, grubun hiyerarşisi içerisindeki cinsiyet, yaş, dönem ve sıralamayı da dikkate aldılar. Çoğunlukla sosyal kopukluğun eşlik ettiği otizm benzeri semptomlar sergileyen ya da sosyal bağlamda yoksun bırakılan insanlarda veya kemirgenlerde az-çok daha fazla bulunduğu pek çok kez kanıtlanan mikroplar üzerine odaklandılar.

GİRİŞKEN MAYMUNLAR DAHA FAZLA İYİ MİKROBA SAHİP

Oxford Üniversitesi Psikiyatri Bölümü’nde profesör olan araştırma ortak yazarı Dr. Philip Burnet, “Sosyal etkileşime girme davranışı, yararlı immünolojik (bağışıklıkla ilişkili) işlevlere sahip belirli bağırsak mikroplarının bolluğu ile pozitif; mikrobiyotanın potansiyel olarak patojenik (hastalık yapıcı) unsurlarının bolluğu ile negatif yönde ilişkiliydi” diyor.

Örnek olarak, en sosyal maymunlarda daha çok bulunan cinsler arasında Faecalibacterium ve Prevotella mevcuttu. Buna karşılık, insanlarda boğaz ağrısı ve zatürree gibi hastalıklara yol açabilen Streptokok cinsi, daha az sosyal ilişkiye sahip olan maymunlarda en fazla görülen unsurdu.

Johnson, “Özellikle dikkat çekici olan husus, bir bağırsak mikrobu olan Faecalibacterium’un bol miktarda görülmesi ile hayvanların sosyalleşme düzeyleri arasında sıkı bir pozitif bağlantı bulmamız. Faecalibacterium, güçlü antienflamatuar özellikleri nedeniyle iyi bilinir ve sağlıkla bağlantılıdır” diyor.

SEBEP-SONUÇ İLİŞKİSİ Mİ?

Öte yandan, sosyal bağlılık ile bağırsak mikrobiyom bileşimi arasındaki ilişkiye yön veren şey ne olabilir? Sebep ile sonuç arasında ayrım yapmak pek de kolay değil.

“Sosyal davranış ile mikrobiyal bolluk arasındaki ilişki, mesela tımar aracılığıyla mikropların sosyal yoldan aktarılmasının doğrudan bir sonucu olabilir. Daha az arkadaşa sahip olan maymunlar daha gergin olabileceği için, dolaylı bir etki de söz konusu olabilir ve bu durum bu mikropların miktarını etkiler. Mikrobiyomu etkileyen davranışlarla birlikte, mikrobiyomun beyni ve davranışı etkileyebileceği karşılıklı bir ilişkinin var olduğunu da biliyoruz” diyor.

Oxford Üniversitesi Deneysel Psikoloji Bölümü’nde profesör olan araştırma ortak yazarı Dr. Robin Dunbar, “Toplumumuz git gide artan bir biçimde çevrimiçi etkileşimleri gerçek hayattaki etkileşime tercih etmekteyken, bu mühim araştırma bulguları, primatlar olarak yalnızca sosyal bir dünyada değil, aynı zamanda mikrobiyal bir dünyada da evrim geçirdiğimizi vurguluyor” diyor.


Yazının orijinali phys.org sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)