Sertaç Yıldız: Belgesel sinema, doğası gereği iktidarı rahatsız eder

Yönetmen Sertaç Yıldız'la belgesel sinemayı konuştuk. Yıldız, "Belgesel sinema, sinemanın içinde bile sayılmıyor aslında fakat bu belgesel sinemanın önemini ya da gücünü azaltan bir şey değil" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 2010 yılından itibaren belgesel film yapan Sertaç Yıldız, 2012 yılında Çiğdem Mazlum’la birlikte Kıbrıs'ta 1974’teki askeri harekât sonrasında kapatılan, tellerle çevrilip insansızlaştırılan Varosha/Kapalı Maraş’ı terk etmek zorunda kalan, 38 yıldır evine dönemeyen Varoshalı dört göçmenin hikâyesini anlatan “Asla Hoşçakal Demedik Varosha” belgeselininin yönetmenliğini yapar. 2014 yılında Gökçeada’daki Aya Todori köyünde yaşayan Rumların ana dilde eğitim hikâyesini dört öğrencili bir ilkokul üzerinden anlatan “Siyah Taşlar” adlı belgeseli de Mazlum’la birlikte yapan Yıldız, bu kez 2016 yılında 21 yıldır cezaevinde olan şair İlhan Çomak’ın hikâyesini anlatan, “Gönderen: İlhan Sami Çomak” belgeselini tamamlar.

Pandemi sürecinde de belgesel üretmeye devam eden Yıldız, bu süreçte çeşitli ortaklıklarla "Eve Sığmayan Hayatlar", "Perde Kapanmasın Diye" ve "Hayatın Sığmadığı Yer" isimli belgeselleri çeker.

Yıldız’la bir araya geldik ve belgesel sinema anlayışını konuştuk.

'BELGESEL SİNEMA KISITLAYICI DEĞİL ÖZGÜRLEŞTİRİCİ BİR ALAN'

Kavramsal olarak bakıldığında belgesel sinema, diğer sanat dallarına nazaran gerçeğe sadık kalmasıyla öne çıkıyor. Zihninizde belirlemeye başlayan bir fikir belgesele varmadan önce, tıpkı bir ağacın dalları gibi kurmacaya, hayali olana uzanıyordur muhakkak. Bu durum bir sanatçıyı kısıtlamaz mı?

Aslında belgesel fikri reel bir durumdan ortaya çıkıyor. Filme almayı istediğimiz bir gerçeklik. Tabii filmin ilerleyen aşamalarında, bütünlüklü bir anlatım dilini oluştururken kurmacayla iç içe geçiyor. Aslında belgesel sinema kısıtlayıcı değil özgürleştirici bir alan. Çünkü gerçeği ifade etmeye çalışıyorsunuz.

Türkiye’de belgesel sinema pek önemsenmez. Festivallerde geri planda kalır, TV satışı yapılmaz, kaynak yaratmada sıkıntı yaşanır. Kendinizi “üvey evlat” gibi hissediyor musunuz?

Belgesel sinema, sinemanın içinde bile sayılmıyor aslında. Fakat bu belgesel sinemanın önemini ya da gücünü azaltan bir şey değil. Buna çok takılmıyorum. Bir belgesel yaparken sadece o konunun gerçekliğiyle kurduğum ilişkiye odaklanıyorum.

'BELGESEL VE KURMACA BİRBİRİNİ BESLEYEBİLEN İKİ TÜR'

Bir estetik tercih olarak belgesel için, sinemanın özü, kaynağı diyebiliriz. Zira çekilen ilk filmler belgeseldi. Tarihsel bağlam içinde, belgeselin bugüne ulaşma serüvenini, geçirdiği değişimleri nasıl yorumluyorsunuz? Kendinizi bu gelenek içinde nerede görüyorsunuz?

Yanıtlaması zor bir soru aslında. Çünkü belgesel sinema ve kurmaca sinema birbirlerinden sürekli beslenir. Belgesel gerçekliği ve anlatımı üzerine inşa edilen kurmaca filmler olduğu gibi kurmaca sinema teknikleri kullanan çok sayıda belgesel mevcut. Kurmaca ve belgesel iç içe geçebilen ve birbirini besleyebilen iki tür.

Özellikle sosyal medyada, hazır bilgi veren birtakım Youtube içerikleri belgesel olarak tanımlana geliyor. Bu noktadan yola çıkarak iki ayrı soru soracağız. İlki, belgesel bilgi taşıma aracı mıdır? İkincisi, bu içerikleri estetik olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir konu üzerine yapılmış, kısa haber videoları, röportaj ya da televizyon programlarına belgesel demek gibi bir yanlış bir kullanım var. Evet belgesel bilgi verir ama sadece bilgiden ibaret değildir. Belgesel sinema, bilgi taşımanın yanında, dramatik bir anlatımı ve çoğu kez ideolojik bakışı barındırır. Bilgi veren, gerçeği aktaran her kayıt değerlidir ama belgeselin bir sinema değeri vardır.

'BELGESEL SİNEMANIN ÖNEMLİ İŞLEVLERİNDEN BİRİ HAKİKATİ ORTAYA KOYMAKTIR'

Belgesel sinema, gerçekle olan doğrudan ilişkisinden dolayı, sık sık egemenlerin hışmına uğruyor. İdeolojik bağlamda bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Belgesel sinema doğası gereği iktidarı rahatsız eder. Gerçeğin gizlendiği, manipüle edildiği bir dönemde belgesel sinema üzerinde baskı ve sansür olması kaçınılmaz. Alacağınız karşılık ne olursa olsun sorumluluğunuzu yerine getirmeniz gerekiyor. Çünkü belgesel sinemanın en önemli işlevlerinden biri hakikati ortaya koymaktır.

'YENİ MECRALAR, TEKNİK OLARAK BELGESEL ÜRETMEYİ KOLAYLAŞTIRICI BİR ETKİYE SAHİP'

Son günlerde, filmler/diziler yayımlayan çeşitli internet mecralarının daha aktif kullanılıyor olması hasebiyle, birkaç sermayedarın “piyasaya” gireceği konuşuluyor. Bu durum sadece dizi sektörü için değil, sinema sektörü için de heyecan yarattı. Peki, belgesel sinemacılar bunun neresinde? İnternet mecralarından destek alarak iş üretebilmek, geçmişteki üretim koşullarına nazaran sizi özgürleştirir mi? Ne düşüyorsunuz?

Bu yepyeni bir dönem tabii. Bu süreçte belgesel sinemanın nasıl bir yerde konumlanacağını kestiremiyorum. Ama yeni mecralarla birlikte birçok olumlu gelişme olacağına dair umut taşıyorum. Siyasal iklimden dolayı belgesel film üretmenin zorluklarını bir kenara bırakırsak yeni mecralar teknik olarak belgesel üretmeyi, yaygınlaştırmayı kolaylaştırıcı bir etkiye sahip.

Hazırladığınız yeni bir proje var mı? Günleriniz nasıl geçiyor?

Evet, pandemide sağlık çalışanlarının yaşadığı hak kayıplarını ele alan “Yaşamın Kıyısında” isimli bir belgesel film hazırlığı içindeyiz.