Selfie: Öldüren eğlence

Havalı veya tehlikeli selfie’lerle ölümsüz bir kare yakalayıp belki birkaç yüz beğeni almanın peşinde koşarken hayatını kaybedenler; istediklerine, umdukları gibi olmasa da ulaşıyorlar. Dünya çapındaki gazetelerde isimleri, birkaç poz fotoğrafları ve ölümlerine sebep olan selfie sevdası anlatılırken onlar şanslılarsa cesetleri bulunmuş ve cenaze törenleri çoktan yapılmış oluyor.

Google Haberlere Abone ol

Son yılların popüler fotoğraf çekilme yöntemi selfie, beraberinde çoğu insanın tahmin edemeyeceği kadar enteresan bir konuyu da beraberinde getirdi: Selfie çekerken hayatını kaybetmek.

Selfie’yi bilmeyen yoktur. Hatta kadrajın arkasında bir insanın olduğu fotoğraf sayısı, yapılan selfie’lerin yanında artık çok küçük bir oranı temsil ediyor da diyebiliriz.

Herkesin ulaşabileceği fiyatlardaki telefonlarla binlerce fotoğraf çekmek işten bile değil. Bu çekimlerin ne kadarının ne kadar güzel olduğu veya kimin bu fotoğraflara dönüp baktığıysa ayrı bir konu. Önemli olan o anı bir daha bakılmayacak bir fotoğraf karesi pahasına ölümsüzleştirmek. Hatta konu artık öyle bir noktaya geldi ki çoğu telefon üreticisi bütün pazarlama stratejisini cihazlarla yapılabileceklerden ve kullanılan birçok farklı teknolojiden ziyade cihazda kaç kamera olduğu, ışık desteği, çözünürlüğü gibi noktaların üzerine kuruyor. Tabii bu stratejinin sebebi, yaygın olarak telefonların hangi özelliklerinin kullanıldığıyla ve markaların pazar payı mücadelesinde kullanıcıların genel eğilimine göre ilerlettikleri AR-GE çalışmalarının bir sonucu.

Muhakkak ki selfie benzeri fotoğrafların tarihi, fotoğraf makinesinin tek elle kullanılabilir veya zamanlanabilir modellerinin üretilmesiyle paralel ilerlemiştir. Gelgelelim, bu tip tek elle çekimlerin bu kadar kabul görmesinin tarihi 10 yıl bile değil. Bu genel kabulün ve modanın lokomotifi olarak influencer’ların, her çeşit ünlünün, popüler dijital personaların paylaşımlarını kabul edebiliriz.

HAVALI BİR FOTOĞRAF İÇİN ÖLÜME GİTMEK

Elbette herkes istediği gibi istediği yerde fotoğraf çekebilir ve paylaşabilir ancak bu selfie çılgınlığı birkaç yıldır dünya genelinde yüzlerce insanın da ölümüne yol açmaya başladı. 2018’de yayınlanan bir rapora göre, o güne kadar selfie sebebiyle 250’den fazla insanın hayatını kaybettiği kayıt altına alınmış. Elbette bu ölümlerin, sadece kayıt altına alınabilenler ve araştırmacıların ulaşabildikleri olduğunu unutmamak lazım. Bu rapordan sonra geçen 2 yıl içinde de en az bir bu kadar insanın sadece iyi birer fotoğraf çekmek için ölmüş olabileceğini söylesem abartmış olmam.

Selfie çekerken ölen insanların büyük bir kısmı tahmin edebileceğiniz gibi evinde rahat bir koltukta otururken kendi fotoğrafını çektiği için hayatını kaybetmedi. Neredeyse tamamı, orada bulunmanın bile tehlikeli sayılabileceği türden yerlerde çekmeye çalıştıkları selfie sebebiyle -üzgünüm ama sudan bir sebep dolayısıyla- aynı sonu paylaştı.

Bu yazıya konu olan türden selfie’lerin önemli bir bölümü, diğer insanların gördüğünde hayran kalacağı “imkansız” veya “cool” görünen anları yakalamak uğruna çekiliyor. İnsanlar, uçurum kenarlarında, sarp keçi patikalarında, yüksek binaların veya yapıların tehlikeli bölümlerinde, nehir yataklarının azgın bölümlerinde veya hareket eden araçlardan sarkarak Instagram sayfalarına güzel bir hatıra daha eklemek için gerçekten de tehlikenin ortasına atılıyorlar. Mümkün olduğunca fazla beğeni almak ve bu fotoğraf üzerine arkadaşlarıyla havalı sohbetler yapmak için birbiri ardına telefonlarının ekranına art arda basıyorlar.

İlk denemeler genellikle istedikleri gibi olmuyor. Tekrar deniyorlar, ışığı veya manzarayı yakalamak için açıyı değiştiriyorlar. Geriye veya yana bir adım atıyorlar. Şimdiki deneme istediklerine çok yakın ama bu sefer belki de kendileri istedikleri gibi çıkmıyor. Vücutlarını biraz daha geriye atıyorlar, ayaklarını hafifçe kaydırıyorlar. Üzerinde veya içinde durdukları alandaki güvenliklerini değil telefonun ekranındaki görüntüyü düşündükleri için derinlik algıları kayboluyor. Ne tür bir tehlikenin eşiğinde olduklarını fark edemeyecek kadar selfie hırsına yenik düşüyorlar. Mükemmel son bir kare için kafalarını biraz daha yana çevirdiklerinde artık telefon bir yana kendileri bir yana gidiyor…

Bana sorarsanız selfie’yle bir ölüm aşağı yukarı böyle geliyordur. Tren raylarının üstünde, hareket eden araçtan vücudunu sarkıtarak, her an bir parçası kopabilecek bir uçurumun altında veya ayaklarının kayabileceği tehlikeli bir alanın üstünde ölümü kendilerine böyle çağırıyorlar.

HADİ KOLAYA KAÇIP INFLUENCER’LARI SUÇLAYALIM

Çok takipçili hesaplarda paylaşılan tehlikeli selfie pozları insanları özendirse de bence suçu influencer’lara atmak artık işin biraz kolaycılığı olmaya başlıyor. Kendi özgür iradenizle takip ettiğiniz bu hesaplarda sizden de aynı tehlikeli pozları vermeye zorlayan yoktur diye düşünüyorum. Yani herkes kendi muhakemesini yapıp neyin tehlikeli neyin güvenli olabileceği konusunda fikir yürütebilir.

Suçlanması gereken dijital mecralara dair bir fenomen varsa o da beğeni sayısı, takipçi sayısı gibi dijital dünyaya özgü ölçümlerle popülarite arasında insanların hayatlarını direkt etkileyecek bağların, bireylerin bizzat kendileri tarafından kurmuş olması. Yeni fotoğrafına gelen beğeni sayısı bir öncekine göre azalınca üzülen, artınca sevinenlerden olmak belki de insanı bu tehlikeli oyuna getiriyor. Kulağa biraz garip gelse de bunu söylemeden geçemeyeceğim: Herkes kendi selfie’sinden sorumludur.

ÇEKMEYİ DÜŞLEDİKLERİ FOTOĞRAFLAR DEĞİL, ÖZNESİ OLDUKLARI HABERLER PAYLAŞILIYOR

Biraz beğeni almak için sosyal medya hesabına eklenecek tek bir fotoğraf karesi için, üstelik bunu kimsenin zorlaması olmadan tamamen kendi eğlenceleri için yaparken ölen insanlara da yakınlarına da üzülmemek mümkün değil. Aslında bu mecraların ve buralardan gelecek çok beğeninin ve güzel yorumların onları ne kadar motive ettiğini görmek lazım. Bu beğeni ve mutlu edici yorumların tam tersini siber zorbalık bağlamında düşündüğümüzde de insanların internette haklarında yapılan yorumlar veya şakalar dolayısıyla kendi canlarına kıymaya nasıl karar verebileceklerini tam tersi bir motivasyonla görebiliriz.

Günün sonunda havalı veya tehlikeli selfie’lerle ölümsüz bir kare yakalayıp belki birkaç yüz beğeni almanın peşinde koşarken hayatını kaybedenler; istediklerine, umdukları gibi olmasa da ulaşıyorlar. Dünya çapındaki gazetelerde isimleri, birkaç poz fotoğrafları ve ölümlerine sebep olan selfie sevdası anlatılırken onlar şanslılarsa cesetleri bulunmuş ve cenaze törenleri çoktan yapılmış oluyor.

Eğlencesine bir fotoğraf çekmeye çalışmak gerçekten de bunlara sebep olabilir mi? İnanmıyorsanız bildiğiniz dillerde internet taraması yaparak birkaç dakika içinde onlarca hikayeye ulaşabilirsiniz.

Ölenler, çekemedikleri o son selfie sebebiyle dijital evrende isimleri sonsuza kadar var olacak.