YAZARLAR

Savunmanın sefaleti Portekiz

Ne bireysel ne bölgesel baskıya maruz kalan Almanlar adeta yürüyerek, Portekiz savunmacılarıyla oynamaya başladı. Bazen aynı kanatta dört kez içeri girip, topu kaptırmadan dışarı çıktılar...

Savunma, temel olarak savunma oyuncularıyla sınırlandırılacak bir faaliyet değil; Esasen savunma, stratejik anlamıyla topun rakipte olma hali üstüne, topu geri almak isteyen tarafın duruş, konum ve davranışını anlatır. Savunma stratejisi dendiğinde anlaşılması gereken olgu, top rakibe geçtiğinde o topu neden ve nerede geri almamız gerektiği. Strateji nedenlerle ilgilidir ve bu nedensellik zincirinin kaynağı da rakibin neyi nasıl yaptığına bağlıdır. Daha doğrusu 'nasıl yapılır' sorusu stratejik bir soru değil; 'nasıl' taktiğe dair bir dünyadır.

Savunma, topun bir hali üstüne sabitlediğimiz kendi konum ve pozisyonuz olmakla birlikte, sınır ve bitmiş hali, hücum girişimlerini de kapsar. Çünkü rakip her an topu kapma ihtimaline sahip olduğu için hücum eden taraf, hücum ederken bile savunma pozisyonlarını gözetmek zorunda kalır. Dolayısıyla savunma süreçleri bitimsizdir. Ve yine dolayısıyla savunma, bütün takımın sorumluluğudur.

Almanya maçında Portekiz Teknik Direktörü Fernando Santos, savunmayı sadece savunma oyuncularıyla sınırladığı için, takımı Almanya karşısında çok ciddi sefalet yaşadı. Aslında bu kesinlikle savunma oyuncularının sefaleti değildi; Öyle ki, Almanların attığı dört golün ikisini, Portekiz savunma oyuncuları kendi ağlarına yollamalarına rağmen bu vaziyet bir hata, daha doğrusu birer bireysel hatanın sonucu değildi. Özellikle iki gol, savunma oyuncularının pozisyon ve konum hatası yapmadıklarını anlatıyor. Kendi kalesine gol atan bir oyuncu, rakipten daha çok pozisyonun içindedir. 

Portekiz kalesinde gördüğümüz dört gol, savunma oyuncularının hata ve yetersizliğinden daha çok ve öte, Almanya’nın muhteşem gol planını anlatır. Almanlar, İlkay Gündoğan önderliğinde, her iki kanatta öyle yaratıcı versiyonlar sergiledi ki, bırakın Portekiz savunmasını, benim bile başımı döndürdü. Löw, Fransa maçından büyük ders çıkarıp, Kroos ve İlkay’ı ikinci bölgenin göbeğinde konumlandırarak, takımını ve oyun merkezini rakip yarı sahasına taşımıştı. Fransa maçında, Fransızlar buna izin vermediler. Sürekli baskı ile Almanları geri püskürtmeyi başarmışlardı. 

Ama Portekiz, Almanların bu taktik planına hiç itiraz etmedi. Portekiz seyirci kalınca Alman makinesi tıkır tıkır çalışmaya başladı. Ronaldo başta olmak üzere, Jota, B. Silva ve Bruno  Fernandes, hiç bölgesel baskı yapmaya çalışmadılar. Pereira ve Carhalho da kontralar için, söz konusu dörtlüye göre pozisyon alınca, maç deyim uygunsa, bütün Alman takımıyla Portekiz geri dörtlüsü arasında cereyan etti. 

Ne bireysel ne de bölgesel baskıya maruz kalan Almanlar, çay-kahve içerek, adeta yürüyerek, Portekiz savunmacılarıyla oynamaya başladı. Bazen iki kanada dörder kez top dolaştırdılar ve bazen de aynı kanatta dört kez içeri girip, topu Portekiz savunmasına kaptırmadan dışarı çıktılar.

Bütün bu faciayı Fernando Santos sadece izledi. Ne savunmayı ikişerli blok halinde Almanlara karşı kademeli olarak dizdi ne de kanat koridorlarını çok adamla savundu. 

Çünkü Fernando Santos savunma stratejisini belirsizliklere emanet etmişti. Belki de Ronaldo’nun varlığı ona bu konforu sunmuştu ya da Almanların bu kadar dominant oynayabileceğini tahmin etmemişti. Nedeni ne olursa olsun, bu anlayış, futbol oyun ilkelerine aykırıydı ve sonuç da sefalet oldu.


Ali Fikri Işık Kimdir?

Ali Fikri Işık, 1958 yılında Mardin’in Savur ilçesine bağlı Xeramemo köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Batman’da, liseyi ise Silvan’da okumuştur. 1978 yılında Batman'da “Sesleniş” Gazetesiyle yazın hayatına başlamış. 1985 yılında yazarlar kooperatifi olan Yazko’nun dergisi “Yazko Somut”ta, 1994 yılında “Zone News” gazetesinde, 1995 yılında haftalık dergi “Roj”da, 2010 yılında Taraf gazetesinde, 2016 yılında “BasNews ve Kurdistan24 Türkçe'de yazmıştır. Amedspor Kaos ve Direniş Amedspor kitaplarının yazarıdır.