'Korona sonrası sendromu': Aylarca geçmiyor

Dünya çapında korona virüsüne yakalanıp 'iyileşen' binlerce hastanın haftalar boyunca kendilerini iyi hissetmediği belirtiliyor. Doktorlar, hastalığı ağır atlatanların akciğerlerinin onarılamaz şekilde hasar gördüğünü ve dokularda skarlaşma olduğu uyarısı yapıyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Korona virüsünün yol açtığı Covid-19 hastalığına yakalanıp tedavileri sonlanan binlerce hastanın birçok semptomunun haftalarca devam ettiği belirtildi. Dünyanın dört bir yanında hükümetler kaç kişinin iyileştiğine dair açıklamalar yapsa da, virologlar ve bulaşıcı hastalıklar uzmanları Covid-19'un uzun vadede bırakabileceği olası hasarları hâlâ tam olarak çözemediklerini belirtiyor.

İngiliz doktor Jake Suett, mart ayında Norfolk'ta bir hafta boyunca ağır durumdaki korona hastalarını tedavi etmeye çalışırken hastalığı kapıp aylarca iyileşemeyenlerden biri. Üç ay sonra hâlâ kendini işe dönecek kadar iyi hissetmeyen Doktor Suett, kendi deyimiyle ‘korona sonrası sendromu' yaşıyor. Enfekte olana kadar sağlıklı ve hastalıksız bir hayat yaşayan 31 yaşındaki yoğun bakım doktoru, hâlâ nefes darlığı, bulanık görme ve yüksek ateş nöbetleri geçiriyor.

'BAZILARI HİÇBİR ZAMAN TAMAMEN İYİLEŞMEYEBİLİR'

Amerika'nın Sesi'nin aktardığına göre, Suett ve diğer doktorlar, binlerce hastanın hâlâ virüsün geride bıraktığı arazlardan kurtulmaya çalıştığına dikkat çekiyor. Üstelik bazıları hiçbir zaman tamamen iyileşemeyebilir ve uzun vadeli sağlık sorunları yaşayabilir. Zira, iyileşmiş kabul edilen binlerce hasta hâlâ kronik yorgunluk sendromu ve kişiyi zayıf düşüren sorunlarla boğuşuyor.

Sky News televizyonuna konuşan Suett, üç gün boyunca yatakta güçlükle nefes aldığı, hastalığının en ağır döneminden bu yana toparlanmasının çok yavaş olduğunu anlattı. Hala da sindirim sistemi sorunları yaşadığını, el ve ayaklarına ağrılar saplandığını söylüyor.

AĞIR GEÇİRENLERDE KRONİK HASTALIK BEKLENTİSİ

İngiltere Fizyoterapi Derneği ise korona virüsüne yakalanan ve hastalığı ağır geçiren binlerce kişinin kronik hastalıkları olacağına dikkat çekiyor. Durumu en ağır olanlar zaten güçten düşmüş oluyor. Covid-19’un solunum kaslarını zorlayarak, etkinliğini azalttığını söyleyen İtalyan solunum uzmanı Marta Lazzeri, "Bu hastalar genelde yorgun olduklarını, banyo yapmaya ya da traş olmaya bile takatlerinin kalmadığını bildiriyorlar’’ diyor.

'AKCİĞERLER ONARILMAZ ŞEKİLDE HASAR GÖRÜYOR'

Doktorlar, hastalığı ağır atlatanların akciğerlerinin onarılamaz şekilde hasar gördüğünü ve dokularda skarlaşma olduğu uyarısı yapıyor. İtalyan doktorlara göre iyileşen ağır hastaların yüzde 30’nda kalıcı akciğer hasarı tespit edildi. Virologlar ve bulaşıcı hastalıklar uzmanları da, Covid-19'un uzun vadede bırakabileceği olası hasarları hâlâ tam olarak çözemediklerini belirtiyor.

İngiliz düşünce kuruluşu Chatham House’da bilgilendirme toplantısına katılan bulaşıcı hastalıklar uzmanı David Heymann bunun nedenini, enfeksiyonun hâlâ erken aşamalarında olmasına ve hayatta kalanların uzun vadeli inceleme gereksinimine bağlıyor. Ancak o da akciğerlerde süregelen tepkilerin olduğunu ve hastalıktan kalkanların hala nefes darlığı çektiğini vurguluyor. Bu sorunun çözülüp çözülmeyeceği ise bilinmiyor.

SARS GEÇİRENLERİN KAPASİTESİ YÜZDE 50 DÜŞTÜ

Tıbbi araştırma ekipleri, Covid-19’un neden olduğu uzun vadeli sağlık sorunlarıyla ilgili bazı ipuçlarının, Hong Kong’da yürütülen ve şiddetli akut solunum yolu sendromu (SARS) ile Ortadoğu solunum sendromuna (MERS) neden olan farklı korona virüsü tipleriyle ilgili araştırmalarda bulunabileceği fikrinde. SARS’ın uzun vadeli etkileri ile ilgili bir araştırma, hastalıktan iki yıl sonra bile hayatta kalanların yüzde 50’sinin fiziksel kapasitelerinin hiç hastalanmayanlara oranla daha düşük olduğunu gösterdi. SARS atlatanların sadece yüzde 78’i hastalıktan bir yıl sonra işbaşı yapabildi.

'ÜÇ YIL SONRA BİLE KRONİK YORGUNLUK'

Bir başka araştırmaya göre de iyileşenlerin yüzde 40’ı, SARS geçirdikten üç yıl sonra bile kronik yorgunluk semptomlarıyla yaşıyor. Hastaların bir bölümü için kronik yorgunluk, yaşadıkları sorunların sadece küçük bir kısmı. Avrupa, Asya ve ABD’den bulaşıcı hastalıklar uzmanları, bu hastaların sadece akciğerlerinin değil başka organlarının da virüs nedeniyle zarar gördüğüne dikkat çekiyor. Doktorlar diğer sorunlar arasında kan pıhtılarına bağlı inme, kalp krizi, böbrek yetmezliğinin yanı sıra beyin hasarını sayıyor. Ömür boyu hastalık anlamına gelen bu sorunlar sadece yaşlıları değil gençleri de etkiliyor.

Korona virüsü salgınının çıkış noktası kabul edilen Çin’in Wuhan kentinde yapılan bir araştırma, Covid-19 hastalarının yüzde 12’sinin kalp ve damarlarında hasar oluştuğuna dair belirtiler gösterdiğini ortaya koydu. Başka araştırmalarda da myokardit denilen kalp kası enfeksiyonuna dair kanıtlar bulundu.

SARS’a yakalananların yüzde 50’ye yakını nörolojik sorunlar yaşadı. Doktorlar Covid-19’un beyni nasıl etkilediğine dair daha fazla araştırma gerektiğini söylüyor. Johns Hopkins Üniversitesi’nden anestezi ve yoğun bakım uzmanı Profesör Robert Stevens, Corona virüsünün dört şekilde beyni etkilemesinin mümkün olduğunu söylemişti.

'SİTOKİN FIRTINASI' BEYNİ OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR

Bunlardan biri bağışıklık sisteminin Corona ile mücadelede ‘’sitokin fırtınası’’ denen aşırı çalışmaya başlaması ve kendi kendine saldırarak doku ve organlarda virüsten bile daha fazla hasara neden olabilmesi. Yüksek ateş ve düşük oksijen seviyeleri de beyinde fonksiyon bozukluğuna ve uzun vadeli hasara neden olabilir. Beyin, kan pıhtılarının neden olduğu inmeler sonucu da hasar görebilir.

Stevens ve başka doktorlar, virüsün beyne yerleşerek ani ve ağır bir enfeksiyona neden olma ihtimalinden de endişeli. Zira Çin’den ve Japonya’dan gelen haberler virüsün genetik parçacıklarına omurilik sıvısında rastlanıldığı yönünde. Florida’da bir hastanın beyin hücrelerinde Corona virüsü parçacıkları tespit edildi. Bunun nedeni de virüsün kan dolaşımına ya da sinir uçlarına girmesi olabilir.

Ancak tüm bu veriler, pandemi sona erse bile Corona’dan sağ çıkan hastaların, tıbbi taleplerinin süreceği ve uzmanlaşmış tedavi ve rehabilitasyon yöntemlerinin geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor. (Amerika'nın Sesi)