Sağlıkçıların Covid-19 bildirimi, bakanlığın görev alanına girmedi

Sağlık meslek örgütlerinin, Covid-19 pozitif tanısı konan sağlık çalışanları için meslek hastalığı bildirimi yapılması talebi karşılık bulmadı. Konuya ilişkin soru önergesi veren iki CHP’li milletvekiline aynı yanıtı gönderen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, konunun bakanlığın görev alanında olmadığını belirtti. TTB avukatı Ziynet Özçelik ise, Sağlık Bakanlığı’nın yasa gereğince hem işveren hem de kamu sağlık kuruluşu olarak yükümlülüğü olduğunu belirterek, “Bizim bir görevimiz yok meselesi bütünüyle mevzuata aykırı” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Covid-19 pandemisi sürecinde binlerce sağlık çalışanına virüs bulaştı, bugüne kadar 23'ü hekim en az 43 sağlık çalışanı vefat etti. Sağlık alanında çalışma yürüten meslek örgütleri, ‘Covid-19 meslek hastalığı olarak bildirilsin’ talebinde bulunurken hükümet buna dönük adım atmadı.

Salgın sürecinde pozitif tanı konan sağlık çalışanları için meslek hastalığı bildiriminde bulunup bulunulmadığını soran CHP Ankara Milletvekilleri Murat Emir ve Servet Ünsal’ın önergelerine Sağlık Bakanı Fahrettin Koca yanıt verdi. Koca tarafından verilen yanıtta konuya ilişkin, ‘Bakanlığımız görev alanına girmemektedir” denildi ve meslek hastalığı bildirimi yapılıp yapılmadığı sorusu yanıtsız kaldı.

İKİ FARKLI VEKİLDEN DÖRT SORU BAKANDAN AYNI YANIT

Sağlık Bakanı Koca’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren CHP’li Murat Emir, “Covid-19 testi pozitif çıkan 7 bin 428 kişiden kaçına meslek hastalığı bildiriminde bulunulmuştur” ve “ Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden sağlık emekçilerimiz için hak sahiplerine gelir bağlanması için meslek hastalığı bildiriminde bulunulmuş mudur” sorularına yanıt istedi.

Aynı konuda soru önergesi veren CHP’li Servet Ünsal ise, “Covid-19 salgınına karşı mücadelede önemli bir görev taşıyan sağlık emekçilerinden testi pozitif çıkanlar için meslek hastalığı bildiriminde bulunuldu mu?” ve “Halk sağlığı için çabalarken bu hastalığa yakalanan sağlık emekçilerinin bu durumu iş kazası olarak kabul ediliyor mu” sorularına yanıt istedi. Önergelerde yöneltilen soruları yanıtsız bırakan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, iki önergeye de aynı yanıtı verdi ve “Hususlar bakanlığımızın görev alanına girmemektedir” denildi.

’HUKUKİ DAYANAĞI YOK’

Kamu sağlık çalışanlarıyla ilgili işten kaynaklanan, sağlığı etkileyen bir zarar ortaya çıktığında 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 47. Maddesi kapsamında değerlendirildiğini belirten TTB avukatı Ziynet Özçelik, “Vazife Malûllüğü diye belirtilen bu madde iş kazası ve meslek hastalığı diye ayırmıyor. Bu maddeye göre yaptıkları işten kaynaklı bir nedenle sağlıkları zarar görmüşse, tedavilerinin maliyetlerinin karşılanması, yaşamlarını kaybederlerse yakınlarına maaş bağlanması gibi kurallar ayrıca düzenleniyor” dedi.

İşçi statüsünde özel sağlık kuruluşlarında çalışanlar yönünden düzenlemenin aynı kanunun 13 ve 14’üncü maddelerinde değerlendirildiğini belirten Özçelik, “Covid-19 hastalığı özel olarak meslek hastalıkları mevzuatımızda yer alan bir hastalık değil. Örneğin tüberküloz bulaşıcı hastalık olarak yer alıyor ama Covid-19 yok. Fakat burada yer almaması, bir hastalığın meslek hastalığı ya da iş kazası olarak tanımlanmasının önünde engel değil. Bunu kim yapabilir? Bunu Sosyal Güvenlik Kurumu, kendi yüksek sağlık kurulundan danışmanlık alarak ya da Sağlık Bakanlığı’ndan görüş alma yükümlülüğüyle bunu sağlayabilir” dedi.

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun kamu ya da özel kuruluşlar fark etmeksizin işverene iş kazasını-meslek hastalığını bildirim yükümlülüğü getirdiğini belirten Özçelik Sağlık Bakanlığı’nın bildirim zorunluluğuna dikkat çekerek, “Ayrıca iş kazası ya da meslek hastalığıyla ilgili tanı koyma ve rapor düzenleme yetkisi kamu kuruluşlarına da verildi. Hem üniversiteler hem de Sağlık Bakanlığı bunu yapabiliyor. Sağlık Bakanlığı’nın bu süreçte 6331’den kaynaklanan hem işveren olarak hem de meslek hastalığı-iş kazası mevzuatı uyarınca kamu sağlık kuruluşu olarak yükümlülüğü var. Dolayısıyla 'bizim bir görevimiz yok' meselesi bütünüyle mevzuata aykırı. Kesinlikle hukuki dayanağı olmayan bir şey” ifadelerini kullandı.

SGK’NIN GENELGESİNE KARŞI TABİPLER HAREKETE GEÇMİŞTİ

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü 7 Mayıs 2020 tarihinde yayınladığı genelgeyle, Dünya Sağlık Örgütü tarafından Covid-19’un pandemik bir hastalık olarak ilan edildiğini hatırlatmış ve genelgesinde “Covid-19 virüsünün bulaşıcı bir hastalık olduğu dikkate alındığında, söz konusu salgına maruz kalan ve sağlık hizmet sunucularına müracaat eden sigortalılara hastalık kapsamında provizyon alınması gerekmektedir” ifadelerine yer vermişti.

SGK’nın, sağlık hizmet sunucularına Covid-19 için “iş kazası/meslek hastalığı” olarak değil “hastalık” olarak provizyon alınması gerektiği yönündeki genelgeye tepki gösteren Türk Tabipleri Birliği (TTB) Sağlık Bakanlığı’na, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ve SGK Başkanlığı’na yazı göndermişti.

TTB Başkanı Sinan Adıyaman’ın imzasıyla gönderilen yazıda, sağlık hizmeti nedeniyle Covid-19 enfeksiyonu geçiren sağlık çalışanın zararının tazmini, rehabilitasyonu ve tedavisinin sağlanması, sağlık çalışanlarının hakları olduğu ifade edildi. Adıyaman Covid-19’un, 6331 sayılı Kanunu’nda tanımlandığı üzere “mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık" olduğunun ivedilikle karar altına alınması ve açıklanmasını talep etti.

YASA NE DİYOR?

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 14’üncü maddesi, ‘İş kazası ve meslek hastalıklarının kayıt ve bildirimi’ni düzenliyor. İşverenin bütün iş kazalarının ve meslek hastalıklarının kaydını tutması, gerekli incelemeleri yaparak bunları raporlaması gerektiği ifade edilen maddenin alt bentlerinde şunlar yer alıyor ve maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Sağlık Bakanlığı’nın görüşü alınarak, bakanlık tarafından belirleneceği ifade ediliyor;

-İşveren, aşağıdaki hallerde belirtilen sürede Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirimde bulunur:

a) İş kazalarını kazadan sonraki üç iş günü içinde.

b) Sağlık hizmeti sunucuları veya işyeri hekimi tarafından kendisine bildirilen meslek hastalıklarını, öğrendiği tarihten itibaren üç iş günü içinde.

-İşyeri hekimi veya sağlık hizmeti sunucuları; meslek hastalığı ön tanısı koydukları vakaları, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularına sevk eder.

-Sağlık hizmeti sunucuları kendilerine intikal eden iş kazalarını, yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları ise meslek hastalığı tanısı koydukları vakaları en geç on gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirir.

- Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığı'nın uygun görüşü alınarak bakanlıkça belirlenir.

MESLEK HASTALIĞI NASIL TANIMLANIYOR?

Sosyal Güvenlik Kurumu meslek hastalığını, “Sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleri” ifadeleriyle tanımlıyor.

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda ise meslek hastalığı, “Mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık” olarak tanımlanırken, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda ise, “Sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir” diye belirtiliyor.